Avrupa Birliği tarafından her yıl yapılan Suriye konulu Brüksel Konferansı’nın dokuzuncusu, 17 Mart 2025 tarihinde “Suriye’de geçiş sürecinin başarıya ulaşmasını sağlamaya yönelik ihtiyaçların karşılanması” temasıyla yapıldı.
Suriye, bölge ülkeleri ve Avrupa’dan birçok paydaşın yanı sıra uluslararası kuruluş temsilcilerinin de katıldığı konferansta Türkiye’yi, Dışişleri Bakan Yardımcısı Nuh Yılmaz başkanlığındaki heyet temsil etti.
Von der Leyen.
Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, AB tarafından düzenlenen Suriye konulu 9. Brüksel konferansının açılışında konuştu.
Sosyo-ekonomik iyileşmeyi desteklemek istiyoruz. Kapsayıcı bir siyasi geçişi de desteklemek istiyoruz. 1,5 milyon Suriyeli bu yıl ülkelerine geri dönebilir. Şu anda Suriye içinde yerinden edilmiş olan iki milyon kişi daha potansiyel olarak evlerine dönebilir. Bugün, ev sahibi ülkeler ve Birleşmiş Milletler kuruluşlarıyla birlikte bu süreçte onlara destek olmak için çalışıyoruz.
Temel hizmetler yeniden sağlanmalı. Elektrik günde sadece birkaç saat kullanılabiliyor. Yeterli içme suyu yok. Suriyeli çocuklar okula geri dönebilmeli. Tüm bunlar normal ve onurlu bir hayatı yeniden inşa etmek için hayati önem taşıyor. İster hala yurtdışında olsunlar, ister eve dönmeye karar versinler, Suriyelilerin daha fazla desteğe ihtiyacı var.
AB’den Suriye’ye 2.5 milyar Euro yardım
Bugün 2025 ve 2026 için ülkede ve bölgedeki Suriyelilere yönelik taahhüdümüzü 2,5 milyar Euro’ya kadar çıkarıyoruz. Bugün burada bulunan herkesi aynısını yapmaya çağırıyoruz. Çünkü bu kritik zamanda, Suriye halkının bize her zamankinden daha fazla ihtiyacı var.”
Kaja Kallas
AB Dış Politika Şefi Kaja Kallas da konferans için açılış konuşması yaptı.
Kallas’ın konuşmasından bir bölüm şöyle:
Bugün Suriye için yeni bir sayfa açıyoruz. Suriye muazzam bir geçiş süreciyle karşı karşıya ve bu süreçte kaçınılmaz güçlükler var. Bu geçiş süreci son derece karmaşık. Sosyoekonomik sıkıntılar, güvensizlik ve siyasi zorlukların hepsi birbiriyle bağlantılı.
Sayın Bakan Al Şeybani, bunun tamamen farkındayız ve omuzlarınızda büyük bir sorumluluk var. Ancak onlarca yıl süren acımasız diktatörlük ve savaşın ardından büyük bir umut da var. Tüm vatandaşların görüşlerini özgürce, korkusuzca ifade edebildiği, güvenliğin ve eşit hakların tadını çıkardığı bir Suriye için umut. İnsanların ve işletmelerin gelişebildiği bir Suriye için. Çatışmaların korkuyla ya da silahın namlusuyla değil, hukukun üstünlüğü ve adaletle çözüldüğü bir Suriye için.
“SDG ile yapılan anlaşma büyük bir atılım”
Sayın Bakan, geçiş hükümetinin son üç ay içerisinde attığı bir dizi olumlu adımı memnuniyetle karşılıyoruz. Bunlar arasında geçen hafta Suriye makamları ile Suriye Demokratik Güçleri arasında varılan anlaşma da yer almaktadır. Bu anlaşma büyük bir atılımdır. Suriyeliler için daha fazla istikrar ve daha iyi bir geleceğin yolunu açabilir. Tarafları uygulama üzerinde çalışmaya kuvvetle teşvik ediyoruz ve bunu desteklemeye hazırız.
Ayrıca geçiş sürecinde kimyasal silahlar ve terörizm de dâhil olmak üzere uzun süredir devam eden güvenlik tehditleriyle mücadele etmek için tarihi bir fırsata sahipsiniz. Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü’nün Suriye’ye bir doğrulama misyonu göndermesini 4 milyon Euro ile destekleme niyetindeyiz. Diğerlerini de aynısını yapmaya çağırıyorum. Kuzeydoğu Suriye’de yabancı terörist savaşçıların tutulduğu kamp ve hapishanelerin güvenliği ve günlük yönetimi konusunda iş birliği de önemini korumaktadır
Son şiddet dalgası bu geçiş sürecinin kırılganlığını ortaya koymuştur. Özellikle sivilleri hedef alan saldırıları şiddetle kınıyoruz. Bu saldırılar süratle ve kararlılıkla ele alınmalıdır. Yetkililer tarafından, bu eylemleri inandırıcı bir şekilde soruşturması gereken bağımsız bir soruşturma komisyonu kurulmasını memnuniyetle karşılıyoruz.
Mevcut BM Soruşturma Komisyonu bu çabalarla ilişkilendirilmelidir. AB aynı zamanda geçiş sürecinin başarısı için elzem olan sivil toplumun sürece tam anlamıyla dâhil edilmesinin de güçlü bir savunucusudur. Bugün Suriye sivil toplumunun birçok üyesinin bize katılmasından dolayı mutluyum.
Adalet ve uzlaşma geçiş sürecinin temel parçalarıdır. Suriye halkı onlarca yıl boyunca dehşet içinde yaşadı. Tüm Suriyelilerin barış içinde güvenle yaşamalarının zamanı gelmiştir. AB, BM hesap verebilirlik mekanizmalarını ve diğer geçiş dönemi adaleti girişimlerini desteklemeye devam edecektir.
Geçtiğimiz 13 yıl boyunca işlenen savaş suçları ve insan hakları ihlallerinden sorumlu olanlar nihayet hesap vermelidir. Adalet olmadan barış olmaz.
“IŞİD ve Esad yanlıların yanı sıra Rusya ve İran da geçiş sürecinden rahatsız”
Açık olalım. Suriye’deki geçiş sürecinin başarıya ulaşmasını tüm taraflar istemiyor. Bu taraflar arasında IŞİD ve Esad yanlılarının yanı sıra Esad rejimini destekleyen Rusya ve İran da bulunmaktadır. İster şiddeti körükleyerek ister internette bilgi manipülasyonu yaparak olsun, geçişi rayından çıkarmaya yönelik kötü niyetli girişimler görüyoruz.
Suriye’de son dönemde yaşanan şiddet olayları bunun tehlikeli sonuçlarına mükemmel bir örnek teşkil ediyor. Dış aktörler bilgi ortamını manipüle ederek vatandaşlar ve toplumlar arasındaki gerilimi arttırmaya çalışıyor.
Peki bundan gerçekten kim kazançlı çıkıyor? Çünkü Suriye halkı tüm bunların bedelini hayatlarıyla ödüyor. Kuzeyden güneye, doğudan batıya tüm aktörler Suriye’nin egemenliğine, birliğine ve toprak bütünlüğüne saygı göstermelidir. Suriye için barış, istikrar ve refaha giden yol, hem Suriye içinde hem de sınırlarının ötesinde tüm paydaşların desteğini ve işbirliğini gerektirmektedir. Suriye tarihinin bu kritik anında AB üzerine düşen rolü oynamaya hazırdır. Teşekkür ederim.”