Suriye´de DEAŞ´ın, Fırat´ın doğusundaki son yerleşimden de çıkarılması ve ABD Başkanı Donald Trump´ın Avrupa´ya, örgüte katılan vatandaşlarını geri alma çağrısı, bu ülkelerin konuyla ilgili isteksizliklerini ve hazırlıksızlıklarını bir kez daha gözler önüne serdi.
ABD ve terör örgütü YPG/PKK´nın, DEAŞ´ın Fırat´ın doğusunda elinde tuttuğu son yerleşimi de ele geçirmesiyle, DEAŞ´lı teröristlerin akıbetine ilişkin soru işaretleri oluştu.
Deyrizor´un Bagoz beldesinde sıkışanların çoğu yabancı uyruklu teröristlerden oluşuyor.
Bagoz´un YPG/PKK işgaline girmesinin ardından silahlarını bırakarak teslim olmayı kabul eden DEAŞ´lılardan onlarcası ve aileleri, ABD güçlerince Deyrizor´da üs olarak da kullanılan El Ömer petrol sahasına kamyonlarla götürülmüştü. Ancak bu kişilerin akıbeti bilinmiyor.
Beldede bahçe ve kampların yer aldığı alanda, halen yüzlerce DEAŞ´lı terörist ve aileleri bulunuyor.
Trump´ın pazar günkü sosyal medya mesajındaki, "İngiltere, Fransa, Almanya ve diğer Avrupalı müttefiklerden Suriye´de yakaladığımız 800 DEAŞ militanını teslim alarak yargılamasını istiyoruz. DEAŞ çökmek üzere. Hoş olmayan diğer alternatif ise onları serbest bırakmak zorunda kalmak." ifadeleri de Avrupalı ülkelerin bu konudaki isteksizliği ve hazırlıksızlığını gündeme getirdi.
Trump´ın açıklaması üzerine Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas, dünkü açıklamasında, durumun ABD´nin düşündüğü kadar kolay olmadığını, öncelikle vatandaşlarının Suriye´de DEAŞ eylemlerine ne derece katıldığını öğrenmeleri gerektiğini söyledi.
Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian da DEAŞ´ın henüz bitmiş olmadığını vurgularken, Adalet Bakanı Nicole Belloubet ise "Fransa bu aşamada (Trump´ın) yüzlerce militanı geri alma taleplerine yanıt vermiyor." değerlendirmesinde bulundu.
İngiltere´nin ise DEAŞ´a katılan vatandaşlarını istemediği, vatandaşlıktan çıkarma yöntemini benimsediği biliniyor.
Yargı sistemlerindeki boşluklar
Batılı ülkeler, Birleşmiş Milletler´in "oturum hakkı ya da vatandaşlığına sahip olmadığı bir ülkeye, sızma, terörist eylemleri planlama, hazırlama, onlara katılma, bu amaçla eğitim alma amacıyla seyahat eden bireyler" olarak tanımladığı yabancı terörist savaşçılar (YTS) için herhangi bir tedbir almadı.
Türkiye´nin yıllardır yaptığı çağrılara rağmen, söz konusu ülkelerin hukuk sistemleri, bu tür suçları yargılama konusunda boşluklar içeriyor.
Suçlar sınır dışında işlendiği ve bu kişilerin DEAŞ içerisinde hangi suçları işlediğinin kanıtlanması zor olduğu için, ülkelerinde yargılandıklarında oldukça hafif cezalar verilebiliyor.
DEAŞ´lıların ülkelerine döndüklerinde normal adli süreçlerden geçerek kısa bir süre sonra serbest bırakılma riski dahi mevcut bulunuyor. Bu nedenle Avrupalı ülkeler, DEAŞ´lıların bulundukları ülkede etkisiz hale getirilmeleri için beklemeyi seçiyor.
Terör tecrübelerini taşımaları riski
Batı´nın bu konuda isteksiz davranmasının bir diğer nedeni de YTS´lerin cezaevine girmeleri halinde, buradaki mahkumları da radikalleştirme ihtimalinin bulunması.
Radikal ideolojilerini yayma fırsatı bulan YTS´lerin hukuk sistemindeki yetersizlik nedeniyle serbest kalması durumunda, kaynak ülkeleri terörize edebileceğinden endişe ediliyor. Bu kişilerin sahadan getirdiği terör eylemlerini planlama, hazırlama, düzenleme konusundaki tecrübeleri, ülkelerinde de saldırı düzenleme ya da yeni hücreler kurma riskini taşıyor.
Fiziki ve ekonomik çekinceler
Dönen her bir teröristin, diğer mahkumları da radikalleştirmesinin önüne geçmek için ayrı hücrelerde tutulması gerekiyor. Ancak bu durum, fiziki ve ekonomik imkanlar nedeniyle mümkün görünmüyor.
Ayrıca bu kişilerin kendi ülkelerine döndüklerinde izlenmesi ve iletişime geçtiği şahısların istihbari takibinde kullanılacak teknoloji oldukça yüksek maliyet taşıyor. Söz konusu sistemin terörist başına milyon avrolara mal olacağı ifade ediliyor.
Türkiye´nin aldığı tedbirler
Türkiye, Avrupa ülkelerine YTS´lerle mücadele için tedbir alma çağrıları yaparken, iç savaşın başından bu yana aldığı önlemleri itinayla uyguluyor.
Diplomatik kaynaklardan alınan bilgiye göre, 2011´den bugüne kadar 70 bin 519 kişiye yurda giriş yasağı konuldu.
Ayrıca, terör örgütleriyle ilişkisi olduğundan şüphelenilen ve yasadışı yollarla ülkeye giriş yapan yabancılar, idari gözetim altına alınarak sınır dışı ediliyor. Bu kapsamda, 7 bin 60 kişi sınır dışı edildi.