Tarih: 16.07.2019 10:21

Avrupa Birliği´nden skandal karar: 15 Temmuz´a denk gelmesi manidar!

Facebook Twitter Linked-in

Dış İşleri Bakanlığı, AB Dış İlişkiler Konseyi´nin yaptığı toplantıda aldığı kararlara ilişkin açıklama yaptı.

Türkiye´nin Akdeniz´deki doğalgaz aramaları gerekçesiyle finansal yardımı kısıtlama ve hava taşımacılığı anlaşması ile ilgili görüşmeleri askıya alma kararı aldı. 

Avrupa Birliği´nin 15 Temmuz günü aldığı kararlara tepki gösteren Türkiye, alınan kararların Akdeniz´deki doğalgaz ara faaliyetlerinin engellemeyeceği bildirildi.

Avrupa Birliği´nin skandal kararlarına ilişkin Dışişleri Bakanlığı´ndan yapılan dikkat çeken açıkalmada şu ifadelere yer verildi: 

"AB Dış İlişkiler Konseyi´nin dün (15 Temmuz) yaptığı toplantıda aldığı kararlar, ülkemizin Doğu Akdeniz´deki hidrokarbon faaliyetlerini sürdürme yönündeki kararlılığını hiçbir şekilde etkilemeyecektir.

Bu kararlarda, Kıbrıs Adasının doğal kaynakları üzerinde eşit haklara sahip Kıbrıs Türklerinden hiç bahsedilmemesi ve Kıbrıs Türkleri yokmuş gibi hareket edilmesi, AB´nin Kıbrıs konusunda ne kadar önyargılı ve taraflı olduğunu göstermektedir.

Bu kararlar Rum/Yunan ikilisinin AB üyeliklerini kendi maksimalist pozisyonları doğrultusunda nasıl suistimal ettiklerinin ve diğer AB ülkelerinin de buna nasıl alet olduklarının en son örneğidir.

Geçmişte de defaten vurguladığımız üzere, Doğu Akdeniz´deki hidrokarbon faaliyetlerimizin, kendi kıta sahanlığımızdaki haklarımızın korunması ve Ada´nın ortak sahibi olan Kıbrıs Türklerinin Ada´nın hidrokarbon kaynakları üzerindeki eşit haklarının korunması olmak üzere iki boyutu vardır.

İlk boyutta, Türkiye´nin Kıbrıs meselesi çözülmeden GKRY ile deniz yetki alanlarını sınırlandırmak için görüşmelere başlaması sözkonusu değildir. Zira sözde Kıbrıs Cumhuriyeti, 1963 yılından beri Kıbrıs Türklerini temsil etmediği için, bizim ve Kıbrıs Türklerinin gözünde gerçek bir devlet değildir. Kıbrıslı Türklerin ve Kıbrıslı Rumların siyasi eşitliği üzerine kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti 1963 yılında sona ermiştir. Kıbrıs meselesinin bugüne kadar çözümsüz kalmasının sebebi de Kıbrıslı Rumların 1963 yılından bu yana Kıbrıs Türklerinin siyasi eşitliğini kabul etmemesidir. Kıbrıs Rum Yönetimi´nin muhatabı Türkiye değil, KKTC´dir. AB´nin bu gerçekleri kabul etmeden, Kıbrıs Türklerini azınlık olarak değil, Kıbrıs Adası´nın ortak sahibi olarak görmeden, Kıbrıs meselesini anlaması ve yapıcı bir katkıda bulunması mümkün değildir.

İkinci boyutta bir çözüm bulunması ise ancak Kıbrıs Türklerinin haklarının garanti altına alınması ile mümkün olabilir. Bu bağlamda, Kıbrıs Türklerinin, 13 Temmuz 2019 tarihinde yaptığı ve ülkemizin de tam destek verdiği kapsamlı işbirliği önerisi çözüm için önemli bir fırsat teşkil etmektedir.

AB´nin bu fırsatı değerlendirmek ve hidrokarbon kaynakları konusunda Ada´daki iki tarafı bir araya gelmeye teşvik etmek yerine, Türkiye aleyhinde kararlar almaya yönelmesi etkisiz, gerçeklikten kopuk ve yapıcı olmayan bir hareket tarzıdır.

Ülkemiz hem kendi haklarını, hem de Kıbrıslı Türklerin haklarını bundan önce olduğu gibi bundan sonra da kararlılıkla korumaya devam edecek, bu yöndeki faaliyetlerini daha da arttıracaktır. Bu hususta Kıbrıs Türklerine verdiği sözleri 26 Nisan 2004´ten beri tutmayan AB´nin bize söyleyeceği bir sözü de yoktur.

Bu kararların, 15 Temmuz hain darbe girişiminin üçüncü yıldönümü gibi Türk halkı için çok önemli bir günde alınmış olması da manidardır."

 

 

 

 




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —