Tarih: 21.01.2020 12:09

‘Ateşkese destek’ için Berlin toplantısına gerek var mıydı?

Facebook Twitter Linked-in

Berlin’de önceki gün Libya ile ilgili olarak düzenlenen toplantının ardından yapılan açıklamaları dikkatlice dinlemeye çalıştığım halde ciddi bir husus göremedim. Bir takım temennilerden ibaret açıklamalara bakınca insan ‘dağ fare doğurdu’ demekten kendini alamıyor. BM Genel Sekreteri dâhil çeşitli ülkelerin yöneticilerinin katıldığı toplantıda en net husus toplantıya katılanlar, “Ateşkese destek” hususunda ortak bir noktada buluşuyorlar. Ama ateşkesin hayata geçirilmesi için alınacak tedbirlerin neler olduğu net bir şekilde ortaya konulmuş değil. Söz gelimi Moskova toplantısı Hafter’in masayı terk etmesi ile başarısızlıkla sonuçlandıktan sonra genişletilmiş olarak Berlin’de ikinci toplantının yapılması sanki Libya olayını zamana yaymak isteniyor görüntüsü verdi. Çünkü yol haritasının, daha doğrusu Libya’da yapılması gerekenlerin neler olacağı hususu Cenevre’de ele alınacak. Belli ki toplantıya katılanlar ortak bir noktada buluşamamış.

Bu arada medyada farklı haberler yer alıyor. Söz gelimi bazı gazeteler Berlin toplantısını, “Ateşkesin temeli atıldı” başlığı atında verdiler. Böylece Türkiye ile Rusya’nın birlikte başlattığı Libya’da barışı sağlama girişiminden bir sonuç çıkmadığı, bu yolda ilk ciddi adımın Berlin’de atıldığı anlamına gelen bir değerlendirme söz konusu. Peki, Berlin’de ateşkesin temeli atıldı da ne oldu? Yani, hangi mutabakatlar sağlandı, Moskova’da ateşkes metnini imzalamadan kaçan Hafter, Berlin’de söz konusu metni imzaladı mı? Görünen o ki, Berlin Konferansı Libya’da ateşkesin sağlanması hususundaki belirsizliği biraz daha artırdı. Sorular daha da arttı.

Mademki Berlin toplantısına katılanlardan ortak bir ses olarak ateşkese destek kararı çıktı, bunun hayata geçirilmesi için masadan ayrılmadan iş garantiye alınamaz mıydı? Bunun yanında Libya’da hatta Suriye’de de çatışmaların durdurulması hususunda Birleşmiş Milletler artık bir takım rakamlar yayınlamak yerine devreye giremez, söz gelimi Libya’ya bir BM Barış Gücü gönderilmesi üzerinde durulamaz mıydı? Bir başka ifadeyle BM’ye bu yönde bir çağrıda bulunulamaz mıydı? Derdim sorularla kafaları karıştırmak değil. Ancak, bizim bilmediğimiz diplomasi galiba olaylara anlık ve kesin çözümler bulmak yerine sorunları zamana yayarak kangren etmek anlamına geliyor.

Bunu şunun için söylüyorum. Suriye ve Libya’da kan akıyor, insanlar hayatlarını kaybediyor. Buna çözüm bulmak da BM denen örgüt gerçekten varsa, sadece Güvenlik Konseyi’nin 5 daimi üyesinin çıkarları söz konusu olduğunda varlık gösteren, diğer zamanlar ortada görünmemeyi tercih eden bir örgüt değilse, en azından bazı kararlar alınabilmeli.

Türkiye ve Rusya, Libya ve Suriye’de barışı sağlamak için birlikte harekete geçtiler. Bu geçiş ile Suriye ve Libya’da ateşkes ilanı bazılarına ümit verdi. Çünkü insanlar çatışmalardan bunaldı. Ne var ki, ateşkes çağrısı ile birlikte iki ülkede de çatışmalar hızlandı. O zaman bu ateşkes çağrısı niçin yapıldı sorusunu akla getiriyor. Libya’da barışı sağlamak için düzenlenen Berlin’de kapalı kapılar ardında Libya petrolünün bölüşülmesinin toplantısı olduğu izlenimi veriyor. Sanki bazı ülkeler Libya petrolünden alacakları payı büyütmek için, kesin bir karar alınmasını engellemiş, meseleyi zamana yaymayı tercih etmiş görünüyorlar. Bu arada, yapılan açıklamalar arasında Türkiye’nin bundan böyle Libya’ya silah göndermeyeceği ifade edildi. Yani, Türkiye Libya’nın uluslararası tanınmış yönetimine silah göndermeyecek. İyi de Hafter’e silah gönderilmesi de engellenecek mi? Engellenmeyecekse o zaman ateşkes nasıl sağlanacak? Özetle Berlin’de ciddi bir gelişme sağlanamadığı anlaşılıyor.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —