Ateşkes çağrısı katliam için vesile olmamalı

Abdülkadir ÖZKAN ANALİZ ETTİ...

Ateşkes çağrısı katliam için vesile olmamalı

Savaş çığırtkanlığı yapmak, sağlıklı bir yaklaşım olamaz. Ancak özellikle Suriye ve Libya’da çatışmaların devamında kendileri için yarar gören; kişi ya da kuruluşlar var ise oralarda çatışma, kan ve gözyaşı hakim hale geliyor. Bu bakımdan mecbur olunmadığı sürece kanla beslenen kişi ve kuruluşların yanında bilerek ya da bilmeden yer almak anlamına gelecek tutumlardan uzak durmak gerekiyor. Bu bakımdan esas olan çatışmaların ve iç savaşların son bulmasından yana olmak, bu hususta herkesin elinden geleni yapması şart. Bunun için de yıllardan beri devam edip giden çatışmaların son bulması için ateşkes çağrısında bulunulması, sadece çağrıda bulunmakla kalınmayarak bu hususta gerektiğinde çatışan taraflara müdahale edilmesi gerekiyor.

Bu tespitin ardından ateşkes çağrısı ile Suriye’de rejim, Libya’da Hafter güçlerinin ateşkes saatine kadar saldırılarını sürdürmesi özellikle de sivilleri katletmesi, Suriye’de ise rejim güçlerinin İdlib’e yönelik saldırıları sonucu yüz binlerce insanın hayatta kalabilmek için yerlerini terk ederek Türkiye’ye yönelik harekete geçmeleri ilk anda insanın aklına ateşkes çağrısının birkaç gün önceden ilan edilmesi, sanki saldırganlara son vuruşu yapmak imkânı verdiğini getiriyor.

Gerek Suriye’de gerek Libya’da Türkiye ile Putin’in ateşkes ilan etmeleri  doğru ve gerekli bir hamle olmuştur. Ancak Suriye’de Rusya desteğindeki rejim güçlerinin, Libya’da ise yine Rusya destekli paralı askerlerin saldırılarını artırmaları ve katliam gerçekleştirmeleri çeşitli soruların akla gelmesine sebep oluyor. Bu tür saldırıların medyada, “Ateşkes öncesi katliam” başlığı altında yer alan haberler Rusya bir yandan Türkiye’nin yanında yer alarak Suriye ve Libya’da ateşkes çağrısında bulunurken bu çağrı ile birlikte Suriye’de ve Libya’da katliamların artması dikkat çekici bir gelişme olarak ortaya çıkıyor.

Bu arada medyada Suriye ve Libya’da ateşkes çağrısı ile birlikte Suriyeli muhaliflerin Libya’ya gidecekleri haberleri yer alıyor. Bu durum belki Suriye’de çatışmaların şiddetini düşürebilir ama, Libya’da ateşkes saatine kadar çatışmaların artmasına vesile oldu. Halbuki Suriye’de ve Libya’da beklenen, çatışmaların son bulmasıdır. Ateşkes çağrılarının kalıcı olabilmesi için çabaların bu yönde artırılarak barışın sağlanmasıdır. Böyle bir sonuç için kararlar alınırken, çağrılar yapılırken Suriyeli muhaliflerin Libya’ya gitmesi akla, “Suriyeli muhalifler ülkelerinde ne yaptılar, barışın sağlanması hususunda hangi başarıyı gösterdiler, rejim güçlerinin katliamlarını ne ölçüde engellediler?” sorusunu akla getiriyor. Bu bakımdan Suriye ve Libya konusunda Rusya’nın söylediklerinin arkasında samimi olarak durması gerekiyor. Bu olmayacaksa ateşkes çağrıları oyalamadan öteye geçmeyecektir. Hatırlanacağı gibi daha önce de Suriye konusunda ve özellikle güvenli bölgede çatışmaların son bulması için Türkiye ile Rusya mutabakat sağlamış, aradan geçen bunca zamana rağmen özellikle rejim güçlerinin saldırıları artarak devam etmiş, ülkemize yönelik yeni göç dalgaları başladı. Suriye konusunda Putin’in verdiği sözler ile uygulamalar uyumlu olmamıştır. Masada her türlü barış çağrılarına evet derken, anlaşmaların altına imza atarken sahada durum eski tutumunu sürdürmüştür.

Rusya’yı suçlamak, tüm sorumluluğu onların üzerine yıkmak derdinde değilim. Ancak bu gerçeği gözden ırak tutmamak gerekiyor. Sonuç olarak sömürgeci ülkelerin söylediklerinden çok uygulamalarına bakmak, değerlendirmeyi ona göre yapmak durumundayız. Aksi halde aldatılmalar devam edip gidecektir.