Son zamanlarda insanların ifade ettiği düşüncelerden dolayı devlet memurluğundan ihraç edildiğini, açığa alındığını veya haklarında dava açıldığını okuyoruz medyadan.
Bunun en çok Atatürk’ü koruma kanunu, Cumhurbaşkanına hakaret veya halkı kin ve nefrete teşvik gibi nedenlerle yapıldığı yazılıyor.
Açıkça ifade edeyim ki hiç kimsenin hiç kimseye hakareti tasvip edilemez. Sebep ne olursa olsun hakaretin mazereti olmaz, olamaz.
Atatürk’e, Cumhurbaşkanına, inanç ve kutsala veya herhangi bir kişi veya değere hakaret cezasız bırakılmamalıdır.
Aynı şekilde hiç kimse hiç kimsenin düşüncesini, inancını veya ideolojisini kabul etmeye mecbur tutulamaz, zorlanamaz. Bu durum kanunla, devlet zoruyla veya başka bir şekilde dayatılamaz.
Herkes düşüncesinde, ideolojisinde ve inancında özgürdür. Özgür bırakılmalıdır.
İnsanlar düşüncelerini birilerine göre zararlı, tehlikeli, kabul edilemez dahi olsa ifade etmekte özgürdür. İfade özgürlüğü temel insan haklarından biridir.
Bu hak; İslam hukukunda, uluslarası sözleşmelerde, Anayasa ve yasalarımızda tanınmıştır.
Bir düşünce ifade edilirken sert bir dil kullanılmış, suçlayıcı ve kamu otoriteleri açısından rahatsız edici olabilir.
İfade özgürlüğü sadece devlet ve toplum tarafından kabul gören veya zararsız ya da ilgisiz kabul edilen bilgi ve fikirler için değil incitici, şoke edici ya da endişelendirici bilgi ve düşünceler için de geçerlidir.
Bu bağlamda hakaret ve ifade özgürlüğü bir birinden ayrıştırılmalıdır. Eleştiri ve muhalefet hakaret olarak kabul edilmemelidir.
Unutulmamalıdır ki farklı fikirlerin özgürce ifade edilmediği ve tartışılmadığı bir toplumdan yeni ve orijinal fikirler çıkmaz.
Özetle;
Hakaret kabul edilemez. Ancak ifade özgürlüğü bir haktır ve korunmalıdır.
Kimseyi rahatsız etmeyen bir ifadenin korunmaya ihtiyacı da yoktur zaten.
Vesselam...
HerTarafHaberSitesi