Ankara Sivil Toplum Platformu Bileşenleri Tunus Büyükelçiliği önünde bir araya gelerek Tunus’ta Tutuklanan ve Hapse atılan Nahda Hareketi lideri Raşid El-Gannuşiye Özgürlük talebiyle basın açıklaması gerçekleştirdiler.. Adalet ve İnsanhaklarına saygı temalı konuşmaların ön plana çıktığı programda "Gannuşiye Özgürlük", "Darbeye Hayır" sloganları atıldı..
Konuşmaların ve Basın Açıklamasının Ardından, Tunus Büyükleçiliği Önüne Siyah Çelenk bırakıldı..
Raşid El Gannuşi’nin Kızı Somaya Gannuşi'nin de katıldığı eylemde açılış konuşmasını ASTP Başkanı Mustafa KIR yaptı..
ASTP Başkanı Mustafa KIR: Diktatör Kays Yenilecek, Gannuşi Kazanacak!
Mustafa Kır, siyasi hayatı normalleştirme, ülkeyi seçime götürme, demokrasi insan hakları, özgürlük ve herkese adalet vaadiyle 2019 yılında Tunus Cumhurbaşkanlığına seçilen, sözde Hukukçu Kays iktidara geldikten sonra Temmuz 2021’de meclisi feshettiğini, hükümeti görevden aldığını, Şubat 2022’de yüksek yargı konseyini feshederek Haziran 2022’de de tüm yargıçları görevlerinden ihraç edecek yetkileri elinde topladığını ve vaatlerini askıya alarak hukuk dışı eylemleri ile ülke yönetiminin rotasını diktatörlüğe çevirdiğini ifade etti..
ASTP Başkanı Kır, Kays Said’in muhalefetin kökünü kazıma eylemlerine giriştiğini ifade ederek, “Tunus’ta yapılan ilk özgür seçimlerden büyük zaferle çıkan Tunus Meclis Başkanlığı da yapan, ülkesinde ve İslam coğrafyasında saygın bir kişiliği yanında demokratlığı temel insan hak ve hürriyetlerine derece bağlılığı ile tanınan Nahda liderinin “Halkın güvenliğine komplo kurma, halkı silahlı isyana teşvik etmek gibi son derece mesnetsiz bir iddia ile Diktatör Kays Said’in talimatıyla 81 Yaşındaki Raşit Gannuşi’nin evine yüzlerce polis ile 2 saat süren bir baskın yapılmış, avukatlarının gözlemci olarak bulunmasına müsaade edilmemiş, Gannuşi resmen terörist muamelesine tabi tutulmuştur. Nahda’nın bütün büroları da kapatılmıştır. Sağlık konusunda ciddi rahatsızlıkları da bulunan Gannuşi’nin nerede tutulduğu konusunda avukatlarına ve ailesine dahi bilgi verilmemitir. Gannuşi’nin sağlığı konusunda ciddi endişeler bulunmaktadır. Diktatör C. Başkanı Kays’ın talimatıyla Gannuşi’ye reva görülen hukuk ve insanlık dışı muameleyi Gannuşi’nin şahsında tüm Tunus’un ve Tunus halkının huzur ve istikrarına yapılmış bir darbe olarak değerlendiriyoruz. Kays derhal bu dikta rejim sevdasından vazgeçmeli,. Raşid Gannuşi derhal özgürlüğüne kavuşturulmalıdır.”dedi
Mustafa Kır, özellikle BM Uluslararası Kurum ve kuruluşların Gannuşi’ye yapılan bu darbe karşısında kınamakla yetinmemesi gerektiğini vurguladı.
Kays’ın Uluslararası mahkemelerde derhal yargılanmasının yolu açıldığını belirten Mustafa Kır: “Diktatörler hiçbir zaman kazançlı çıkmamıştır. Diktatör Kays yenilecek Gannuşi kazanacak” dedi
(BİLAL) Genel Başkanı Ömer Lütfi Türkmenoğlu “Bu gün burada savunduğumuz mesele Raşid Gannuşi’nin Nezdinde tüm insanlığın onuru, şahsiyeti, hakkı ve hukukudur.
Mustafa Kır’ın konuşmasından sonra Uluslararası Bilgi ve Algı Derneği (BİLAL) Genel Başkanı Ömer Lütfi Türkmenoğlu söz aldı.
Türkmenoğlu ,Tunus’un Siyasi reformlarının mimarı, El Nahda hareketi lideri ve Tunus’un eski meclis başkanı Raşid El Gannuşi’nin Evine 100 kadar polis baskın düzenlenmesini eleştirdi.
Ömer Lütfi Türkmenoğlu, Raşid Gannuşi’nin haksız ithamlarla tutuklanırken, El Nahda Merkezi kapatıldığınımış , evinin sivil polisler tarafından arandığını, avukatlarının şahit olarak aramayı izlemesine dahi müsaade edilmediğini, göz altı sürecinde gayri insanı ve gayri hukuki bir sürü muameleye maruz kaldığını belirtti..
Türkmenoğlu, Tunus’un, kendisi bir Anayasa Profösörü olan Cumhurbaşkanı Kays Said’in ikbal kaygısı ve siyasi hırsları sebebiyle; demokratik kazanımlarından savrularak, antidemokratik, darbeci bir sürece evrildiğini belirtti.
Ömer Lütfi Türkmenoğlu konuşmasını şu ekilde sürdürdü:
“Bu gün burada savunduğumuz mesele Raşid Gannuşi’nin Nezdinde tüm insanlığın onuru, şahsiyeti, hakkı ve hukukudur.
Savunduğumuz şey ; irfani geleneklerden beslenmiş hikmet sahibi erdemli toplumu oluşturma çilesini çeken, mütefekkir insanların hakkı ve hukukudur .
Savunduğumuz şey ; insan olma mefkûresini, insan olma muhayyilesini yaşatmanın savunulmasıdır.
Savunduğumuz ve korumaya çalıştığımız mefhum; fikri mustakimdir, elbette bununla beraber sıratı mustakimdir.
İnanıyoruz ki İnsanlığın onurunu düşünce iffetini,fikir namusunu zedeleyen her mütecaviz tutum ve davranış yine kalbi bizimle beraber atan ,duygu ve dualarını ileten , bir gün adalet mutlaka tecelli edecektir diye bizlerle beraber dua eden insanlar tarafından telin edilmektedir.
Bu minvalde sözlerime son verirken, Tunus’un demokratik kazanımlarına da saldırı niteliği taşıyan darbeci reflekslerle ikbal ve siyasi hırslarına bürünmüşlerin yapılan yanlışlar silsilesini farketmesini temenni ediyor, Haklının güçlü olduğu bir dünyanın tesis edilebilmesi için Adaletin, Barışın ve Özgürlüğün hakim olduğu bir dünya diliyorum.”
GANNUŞİNİN KIZI: Haksızlığa ve Zulme Hayır Diyoruz
Ömer Lütfi Türkmenoğlundan sonra Gannuşinin Kızı Somaya Gannuşi söz aldı.
Raşid El Gannuşi’nin Kızı Somaya Gannuşi'nin ASTP’nin Düzenlediği “Nahda’ya ve Gannuşi’ye Özgürlük” eyleminde yaptığı konuşma:
“Bugün bizler buradayız, çünkü haksızlığa hayır, zulme hayır diyoruz. Haksız, siyasi yargılamalara hayır demek için geldik. Tüm bu haksız siyasi yargılamalar oradaki bir darbeci tarafından yapıldı. O darbeci ki devrimin ve demokrasinin kazanımları üzerine iktidara gelmiş ve geldiği günden itibaren kendi nihai amacını gerçekleştirmek için devrimi ayaklar altına almıştır. Peki Cumhurbaşkanı Kays Said neden Raşid Gannuşi'den bu kadar nefret ediyor. Çünkü o tarihi olmayan köksüz bir insandır. Raşid Gannuşi ise siyasi ve entelektüel ciddi bir simgedir, semboldür. Raşid Gannuşi ise demokrasi için, özgürlük için, adalet için hayatını yazmaya ve mücadeleye adamış bir insandır. O aynı zamanda İslam ile demokrasi arasında köprü kurmuş bir insandır. Hatırlıyorum ben küçükken yani çocukluğumda annemle, küçük kardeşlerimle birlikte babamın kaldığı karanlık zindanları ziyaret ederdik. Geçmişte Burgiba'nin (Habib Burgiba, Tunus Cumhuriyeti'nin ilk devlet başkanı) zindanlarındaydi, daha sonra Bin Ali'nin (Zeynel Abidin Bin Ali, 1987-2011 yılları arasında Tunus'un devlet başkanlığını yapti) zindanlarına atıldı. Şimdi de diktatör Kaya Said'in zindanlarına geri döndü. Fakat kazanan adalet olacak, mazlumlar olacak , Özgürlük olacak, darbeciler ve zalimler kaybedecek.. Bu arada Türk halkına ve Cumhurbaşkanı Erdoğana bize verdiğiniz destekten dolayı teşekkkür ediyoruz, iyiki varsınız”
Gannuşi’nin Kızı Somaya Gannuşiden sonra Av. Dr. Ramazan ARITÜRK tarafından basın açıklaması okundu.
Basın açıklamasının tam metni:
TUNUS ‘DA YAPILAN HUKUKSUZ TUTUKLAMALARA İLŞİKİN DÜNYA KAMAOYUNA AÇIKLAMA
Son 20 yılda İslam dünyasının özgürlükleri, refahı, toplumsal huzuru ve siyasi istikrarı askeri darbelerle, hukuka aykırı müdahalelerle ciddi ölçüde sekteye uğratılmıştır. Mısır, Suriye, Irak veya diğer ülkelerde tecrübe ettiğimiz şey topluma karşı girişilen her hareketin iç savaş veya veya çatışma ile sonuçlanma ihtimalinin yüksek olduğudur. Bizler Nahda hareketi lideri Gannuşi öncülüğünde başlatılan anayasal reformlarla adından sıkça söz ettiren Akdeniz’in incisi Tunus, yakın coğrafyasıyla aynı akıbeti yaşama tehlikesiyle karşı karşıya olduğu için bugün bir araya geldik.
17 Nisan pazartesi günü Tunus’un siyasi reformlarının mimarı, El Nahda hareketinin lideri ve eski Meclis Başkanı olan 81 yaşındaki Raşid el Gannuşi’nin evine polis tarafından baskın düzenlenmiştir. Gannuşi tutuklanırken aynı günlerde El Nahda’nın merkezi kapatıldı ve ülke genelinde toplantı yapması yasaklandı. Fakat bu tutuklama ve yasaklamalar daha öncesinde Tunus demokrasisine yönelen tehditlerin son aşamasını teşkil ediyor. Ne hazindir ki kendisi de bir anayasa profesörü olan Cumhurbaşkanı Kays Said, 2019’da yüzde 72 oyla Cumhurbaşkanı seçilmiş, daha sonra anayasayı çiğneyerek halkın boykot ettiği bir referandumla ülkeye demokratik olmayan nitelikleri haiz başkanlık sistemini geri getirmiştir. 2022 yılında yüzde 30 katılımla gerçekleşen anayasa referandumundan sonra muhaliflerin boykot ettiği genel seçimlerde katılımın yüzde 11’le sınırlı kalması mevcut yönetimin yürüttüğü sürecin meşruiyetini ortaya koymuştur. Yaşanılan hukuki meşruiyet krizi Gannuşi’yi tutuklama girişimiyle doruk noktasına ulaşmıştır. Soruşturma hakiminin, Gannuşi’nin ölüm cezasına varabilecek, bütünüyle hayali ve temelsiz bir iddia ile “devlet güvenliğine karşı komplo kurmak” suçundan yargılanmak üzere tutuklu kalmasına karar vermesi bu noktada oldukça endişe vericidir.
Gannuşi Tunus’un yanında bütün İslam coğrafyası için de sembolik değeri yüksek bir isimdir. Tunus’un son dönemde elde ettiği düşünce, din ve vicdan özgürlüğü, ifade özgürlüğü, seçme ve seçilme hakkını güvence altına alınması gibi temel hak ve özgürlüklere ilişkin anayasal kazanımlar büyük ölçüde onun eseridir. Gannuşi fikirleri ve kişiliği itibariyle çoğulcu demokratik anlayışa sahip, ülkenin farklı kesimlerini kuşatıcı, halkını seven, hak merkezli anayasal siyaset anlayışını savunan erdemli bir siyasetçidir. Siyaseti daime oy oranının ötesine taşıyarak seçmenlerinin ötesinde, demokratik yaklaşımı ile tüm toplumu kuşatması gerektiğine inanmış ve bu inancı doğrultusunda örnek bir siyasi hayat yaşamıştır.
Konunun siyasi yönleri bir tarafa Gannuşi’nin gözaltı sürecinde yaşanan olaylar en temel insan haklarına aykırı olan uygulamalar Tunus’un bugüne kadar elde ettiği bütün kazanımlara gölge düşürmekte, Tunus halkı ile devleti karşı karşıya getirmektedir. Öte yandan ceza hukuku açısında Gannuşi ve çalışma arkadaşlarına yöneltilen “devlet güvenliğine karşı komplo kurmak” gibi varsayıma dayalı, kanunilik ilkesinden uzak suç tipleri her zaman için oldukça soyut ve siyasi değerlendirmelere açıktır. İtham edildikleri suç dikkate alındığında mevcut yönetimin Gannuşi’yi keyfi olarak tutuklamakla birlikte El Nahda hareketini de ortadan kaldırmaya yönelik evrensel hukuka aykırı girişimleri aslında amaçlananın toplumsal bir tasfiye hareketi olduğu izlenimini uyandırmaktadır. Hayatı, savunduğu özgürlükçü fikirler nedeniyle uzunca bir süre sürgünde geçen Gannuşi’nin bugün ülkesinde tekrarını yaşadığı hukuk dışı uygulamalardan vazgeçilmesini ve karar mercilerinin anayasal düzenin bütün yönleriyle yeniden tesisi için sağduyuyla davranmasını Tunus’un geleceği adına zorunlu görüyoruz. Bu açıdan Gannuşi ve arkadaşları bir an önce serbest bırakılmalı ve Nahda hareketine yönelik olanlar başta olmak üzere Tunus demokrasisini sınırlayan yasaklar derhal kaldırılmalıdır. Toplumun farklı kesimlerini temsil eden siyasetçilere yönelik bu tür tasarrufların, Tunus’un toplumsal barışına fayda sağlamayacağını düşünüyoruz. Tunus'ta demokratik geçiş sürecinin çoğulcu, hukuka uygun, toplumun tüm kesimlerini içeren, geniş bir uzlaşı temelinde yürütülebildiği takdirde başarılı olabileceğine inanıyoruz.
Tunus’ta yaşanan antidemokratik faaliyetleri, insan hakları ihlallerini, Gannuşi ve arakadaşlarına karşı yapılan siyasi tutuklamaları, siyasal faaliyetlere karşı yapılan yasakları, tüm Tunus halkına yapılan bu kirli müdahaleleri şiddetle kınıyoruz.
Tunus’da yaşanan hukuka ve temel insan haklarına aykırı sürecin bir an önce sona ermesini için demokrasi ve insan haklarına saygılı bütün devletleri, kamu veya sivil toplum kuruluşlarını göreve davet ediyoruz.
Dünya kamoyuna saygı ile duyurulur.
Av. Dr. Ramazan ARITÜRK
(Nahda Hareketi Lideri Raşid El- Gannuşinin Kızı Somaya Gannuşi Genel Yayın Yönetmenimiz Ali Dalaz'ın sorularını cevapladı)
Haber: Fuat Taşcı Hertaraf Haber - Ankara