Buna rağmen bu palavraya dayananlar, bu palavra üzerine bir şeyler bina etmeye çalışanlar hiç eksik olmuyor ve bugünlerde seslerini yine yükseltmeye başladılar.
Hâlbuki, Barış Pınarı harekatı dolayısıyla başta Cumhurbaşkanı olmak üzere bütün bir devlet yetkilileri dünya kamuoyuna;
“Bu bir Türk-Kürd savaşı değildir”
“Bu bir Türk-Arap savaşı değildir”
“Bu bir din ve mezhep savaşı değildir” diye durmaksızın nefes tüketirken hatta bir anlamda seferberlik yürütürken birileri onların bu çırpınışlarını boşa çıkartacak şekilde “Türk’ün Türk’ten başka dostu yok” palavrasını namluya sürüyorlar.
Ülke içinde “Savaşa Hayır” kampanyası yürütenlere şöyle bir bakar mısınız? Türkiye’nin önde gelen sendikaları ve büyük meslek odaları ve kelli felli adamları. Ve KKTC Cumhurbaşkanı. Ya bunların kaydını Türklükten sileceksiniz ve “bunların tohumu başka” diyeceksiniz, o zaman da ırkçılığınız katmerlenip tescillenecektir.
Hem bu “Türk’ün Türk’ten başka dostu yok” zırvasını gerçek kabul ettiğiniz takdirde bu harekatı bal gibi hem de kendi ağzınızla bir Türk-Kürd savaşı, bir Türk-Arap savaşı olarak ilan etmek zorunda kalacaksınız. Söylediğimiz gibi devlet bütün bürokrasisiyle, askeriyle, medyasıyla asla böyle olmadığını dünyaya anlatma çabasındadır.
Bunun böyle olmadığını yani olup bitenin bir Türk-Kürd savaşı olmadığını ispata çalışmaya hiç gerek yoktur zannedersem. Cumhurbaşkanı en büyük desteği Suriyeli Kürdlerden gördüklerini daha yeni açıkladı.
Gelelim birinci palavranın ardından namluya sürülen ikinci palavraya;
“Araplar bizi arkamızdan bıçakladı”
İslam düşmanlığını ancak bu şekilde dışarıya yansıtarak tatmin olan bir güruh yine bu iftirayı ısıtıp ortaya sürmüş durumda.
Şurası asla unutulmamalıdır ki Müslüman Arap halkları asla Müslüman Türk ve Kürd halkına düşman değildir.
Özelikle şu harekât bünyesinde Araplardan oluşan Suriye Milli ordusunun yerleşim yerlerine ilk önce girdiğinin farkında değil misiniz?
Hangi Müslüman Arap halkları şu son Barış Pınarı Harekâtı aleyhinde bir şey söylemiş veya bir protesto gösterisi yapmıştır?
Gelelim onların başlarındaki firavunlara, nemrudlara, tağutlara, diktatörlere ve bilumum emperyalist taşeronlara. Onların en büyük düşmanlarının biz İslamcılar olduğunu, vaktimizin önemli bir bölümünün bu taşeronlarla boğuşmakla geçtiğini, Körfezin küstah krallarının, kahpe veliahtlarının karşısındaki duruşumuzu bal gibi biliyorsunuz.
Bu arada şunu da unutmayınız ki, Türk’ü arkadan bıçakladı dediğiniz o Arap krallar ve darbeciler hemen bir göbek sonra sizinle birleşmekteler, yani sizin kölelik yaptığınız, hayat tarzlarını bize dayattığınız, sizin sözcülüğünü yaptığınız Batılı efendilerinizin öteki köleleridir.
