İran devriminin aşıkları ve nefret edenleri vardır çünkü. Tahran sokaklarında, 1979 yılında, Şah´ın askerlerinin kurşunlarına koşarak göğüs geren, genç devrim aşıklarının hikayesi vardır. Şimdi Beheşt-i Zehra mezarlığında yatıyor çoğu.
Böyledir devrimin kuralı: Devrim aşkla olur, akılla değil.
Devrimi yapanlar, ona aşık olurlar, onu akla ve mantığa bürümezler. ?Devrim aşkı? dedikleri şey, insanın canını bile feda edecek kadar şiddetli bir duygudur.
Devrimler aşk gibi, duyguyla anlaşılır, yorumlanır ve kabullenilir.
?DEVRİMİ YA SEVERSİNİZ YA DA NEFRET EDERSİNİZ´
İran´da, devrimin hayatlarını perişan ettiğine inananlar, devrimden dolayı mutsuz olanlar, devrimden nefret edenler sokakları doldururken, dünden itibaren devrime aşık olanlar, devrime inananlar, devrim liderlerine bağlı olanlar sokaklara çıktı. Aşk ve nefret birlikte aktı sokaklarda.
?Devrimi ya seversiniz ya da nefret edersiniz´. İran devrimini yapanlar ve bugüne kadar ülkeyi yönetenler durumu buraya getirdi.
Oysa aşkla yapılmış bir devrimin, sonra sevgiye dönüştürülmesi gerekirdi. İki aşık insanın, mutlu bir evlilik yapması için, aşklarını sevgiye dönüştürmesi gibi, içine biraz akıl ve mantık katmak gerekirdi.
Ancak öyle olmadı bir türlü.
?ALLAH´A KARŞI YAPILMIŞ KALKIŞMA?
İran için en kutsal şehirlerden olan Meşhed ve Kum´da, finans kurumlarında ikramiyesi batan bir emeklinin ya da içine işlemiş fakirliğe isyan etmiş bir garibanın sadece sesi yükselmişti. Yani insani bir tepki, hayatın içinden bir itirazdı.
Ne dinle, ne devrimle, ne ideolojiyle, ne de inançla bir ilişkisi vardı o itirazların. Sıradan vatandaşların, hayatın tam orta yerinde yaşadıkları sıkıntılardı.
Devrim Muhafızları Komutanlığı´ndan şöyle bir açıklama yapıldı:
?Velayeti Fakih´e (dini lider Hameney´e) karşı yapılmış her kalkışma, (masum) imamlarımıza, dolayısı ile Allah´a karşı yapılmış bir kalkışmadır.?
Aşkın insanı delirten merhalesi, böyle bir şey olsa gerek.
Devrime olan aşkın, ona biraz olsun itiraz eden herkese karşı nasıl da nefrete dönüştüğüne bakın.
Devrimin ve onun liderinin, Allah´ın yer yüzündeki kutsal ve dokunulmaz temsilcisi haline gelmesi, ancak kör bir aşk ve inançla mümkün olabilir.
GÖSTERİLER YAKINDA BİTER
Sokakta insani bir itirazda bulunanların talebi, birileri tarafından rejim karşıtlığına, ABD ve İsrail tarafından rejimi devirme eylemine dönüştürüldü. Sonunda Hamaney, bu protestoları düşmanlarının silah, para ve ajanlarla yaptığı bir kalkışma olarak tanımladı.
Yakında bu protestolar bitecektir. ABD ve İsrail´in destek verdiği, Devrim Muhafızlarının ?Allah´a isyan´ olarak tanımladığı ve devlet başkanının ?düşmanların kışkırtması´ dediği bir gösterinin uzun sürmesi mümkün değil zaten.
Ya kanlı ya da kansız bitecektir bu isyan.
REJİMİN SORUNLARI TARTIŞILAMADI YİNE
Aşkın ve nefretin arasında kalmış bir devrimin ciddi sorunlarını, halkın çektiği sıkıntıları, sistemin çürümüşlüğünü, milletin mutsuzluğunu tartışmak mümkün olmadı yine. Kimse akıl, bilgi ve sağduyu ile sorunları konuşamadı.
Şurası bir gerçek ki, konuşmayan insan, bağıran insana gebedir. Bağıramayan, insan da kırıp, döken insana gebedir.
İran her geçen gün sıkıştırdığı, baskı altına aldığı halkın bir gün gerçek isyanıyla yüzleşirse şaşırmasın.