Başlıktaki soruyu, bambaşka bir bağlamda 8 Kasım 2009´da, Radikal´de sormuştum.
AK Parti henüz ?gizli anayasa´ denilen Kırmızı Kitap´ı değiştirip ?iç düşman´ gibi tanımlamaları çıkarmamıştı. Düzen karşıtı siyasi görüşleri muhalif değil ?kriminal´ ve ?hain´ gören ve ?iç tehdit´ kapsamında mücadele edilmesini isteyen bir Milli Güvenlik Siyaset Belgesi´yle yönetiliyordu hala devlet.
Genelkurmay´ın, irticai ve bölücü tehdit unsurlarını izlemek için internet siteleri kurup işlettiklerini doğruladığı zamandı.
?Sınırları beklemekle yetinmeyip interneti de gözetliyorlar? diye göstermiştim tepkimi.
Ve ufuktaki bir dijital devrimi işaret ederek, savunma teknolojimizin modernizasyonuyla birlikte bir zihniyet modernizasyonu projesi de önermiştim.
Çin´den gelen bir haber, o dijital devrimin yaklaştığını gösteriyor.
Alibaba firmasının geliştirdiği yapay zeka, okuduğunu anlama testinde insanı geçen ilk makine oldu. Bilgisayara öğrenmeyi öğretme çalışmalarında büyük bir sıçrama.
Dolayısıyla...
?Bir ordu, dış düşman yerine kendi vatandaşını izler mi? Kendi toplumuna karşı psikolojik harekât icra eder mi? Kamuoyunu istediği şekilde yoğurmak için kara propaganda yapar mı? Sonra, hangi kaynakları buna harcıyorlar, harbe hazırlık bütçesiyle mi yapıyorlar, kendi vergimizle mi bizi fişliyorlar? diye sormak artık anlamsız...
Çünkü vatandaş kadar devletin de hayatını kolaylaştıran, beklenen kadar bekçinin de elini rahatlatan, gözetlenenle birlikte gözetleyeni de özgürleştiren bir makineleşme çağına geçiyoruz.
Halihazırda kullandığımız makineler, insan zekasına mahsus kabiliyetlerden mahrum...
Biçimsel karşılaştırma ve eşleştirmeler yapsalar da, içerik okuyamıyorlar.
Çok yetenekli birer ezberciler yani...
Fakat bu yeni nesil yapay zeka düşünme, anlama ve yorumlama özellikleriyle insansı yeteneklere sahip.
DEVLET-TOPLUM İLİŞKİSİNDE YENİ BİR MODEL
İnsan zekasının becerilerine kavuşan bilgisayarlar, devletin istihbarat toplama ve işleme faaliyetlerine nasıl bir otomasyon kazandıracak, o günkü şartlarda şöyle yazmıştım:
?Askeri istihbarat elemanlarının cep telefonlarına bir program yüklenecek, o kadar.
Onlar da internet bağlantıları ile ses kayıt ve kamera cihazları açık, istedikleri yerde oturup çay-kahve içecekler.
Cep telefonu, sanal ya da doğal ortamda duyduğu her sesi, yakaladığı her yüzü veritabanına sorup anında tanımlayacak.
Ekranda açılan balonda, yakalanan bir yüz veya ses için ?mürteci´ yazacak mesela.
Ya da ?kara yobaz´... Ya da ?hain bölücü´... Ya da ?zararlı unsur´... Ya da ?makbul vatandaş´...
Bir apartman görüntüsü takıldı diyelim...
Hemen sakinlerinin şeceresine bakacak... Daire daire dökümünü verecek, kırmızı çember içindekine ?hücre ev´ diyecek; alt kattakinde ?seccade tespit edildi´, en üstte ?devlet aleyhine yıkıcı faaliyet gösteren internet girdisi bulundu´ diyecek...?
Makinelerin kullanıcılarını, istihbaratçıların makineleri bekleyeceği bir dönemin başında gibiyiz.
Devlet yazılımımızda zamana uyumun, zihniyet güncellenmesinin de anlam değiştirdiği bir dönem.