Aşırı Teşhis Hastalığı (ATH)

Ali AKBEN - 04. 11. 2018 Pazar

Aşırı Teşhis Hastalığı (ATH)

04. 11. 2018 Pazar

Böyle bir hastalıkla karşı karşıya olduğunun bilincinde olmayan on binlerce kendini hasta sayan insanın var olduğunu söylesem mübalağa olmaz.

Hekimlerimiz ihtisaslaştıkça, sağlık teknolojisinin imkanları da arttıkça bu hastaların sayısı füze gibi hızla artmaya devam edecek gibi görünüyor.

Ne demek istediğimi basit birkaç örnekle aktarırsam meramım daha iyi anlaşılır.

Hastalarımız şöyle veya böyle sebeplerle sağlık kuruluşlarımıza müracaat ediyor. İlk muhatap olduğu hekimin yaklaşımına göre bir yerlerden araştırma başlıyor.

 Hekimliğin olmazsa olmaz birinci şartı olan hastalıkların hikayesini iyi dinlemek.  Çeşitli sebeplerle bu süre kısaltılınca aşırı teşhis hastalığının bulguları baş göstermeye başlıyor.

Basit bir baş ağrısı şikayeti ile sağlık kuruluşuna baş vuran bir hastanın eline MR istek formu tutuşturuluyor sapa sağlam gittiği kurumdan, beyin tümörü veya benzer bir ön teşhisle çıkış yapabiliyor. 

Aynı şekilde basit bir üşütme ile ilgili şikayetle hastaneye veya polikliniğe müracaat eden bir hastanın eline tomografi istek formu yanında, akciğer grafisi ve çek-up olarak adlandırılan kan tetkikleri istenirken ön tanıya pnömoni, bronşit hatta daha ağır teşhisler yazılarak bir anda ATH hastası haline geliveriyor insan. 

Örnekler o kadar çok ki, gerçekten içler acısı acınacak haller içerisinde çok sayıda hasta ile maalesef sıkça karşılaşır oldum. Hocam bende şu var bu varlı kelimelerle konuşmaya başlayan hastalarımızı, sağlıklı oldukları hususunda ikna etmek kolay olmuyor.

Hastalığı sahiplenme ve onunla duygusal bir ilişki içerisine girmeyi seven bir toplumuz gibime geliyor. Aykırı bir cümle ile başlayacak bir açıklamaya çoğunun tahammülü bile yok. 

Paylaşılacak daha çok mesele var.

Amacım kimseyi yargılamak değil elbet.

Sağlık bilincimiz yeterli değil.

Hekimlerimizin zaman sorunu yanında moral ve motivasyon eksikliği sorunu da var.

Son 15 yılda sağlık sistemimizde devrim diyebileceğim olumlu gelişmeleri yok sayacak da değilim. Ancak bir yerlerde sorun var değerli dostlar. Un-yağ ?şeker olmasına rağmen helva yapmada kat ettiğimiz mesafe maalesef yeterli düzeylerde değil. Bir türlü helva yapamıyoruz.

Durum böyle olunca sağlık sisteminden olumlu sonuç alamayan insanlar hekim dışı yollara başvurarak dimyata pirince giderken evlerindeki bulgurdan oluveriyorlar.

Sağlıkta arz-talep dengesinde esas amaç talebi azaltmak olmalı.

Koruyucu hekimlik ve sağlık bilinci geliştirilmesi gibi sağlık sistemine talep azaltıcı önlemler yerine ha bire tetkik ve abartılı teşhis yollarının labirentinde sağlıklı insanlarımız hasta oluyor.

Mevcut hastanelerimiz yetmezmiş gibi şimdi devasa şehir hastaneler zinciri ile çare ve çözüm peşinde koşuluyor. Amaç üzüm yemek olsa amenna. Ancak bağcıları dövmek gibi bir riskin olduğunu unutmamalıyız.

Sağlıkta arzı artırmanın hasta sayısını ve hastalık sayısını artırarak aşırı teşhis almış hastalar üretmek gibi bir riskinin olduğunu açık seçik beyan etmek isterim.

Endüstriyel tıbbın birincil amacının ekonomik gelir üretmek olduğu akıldan çıkarılmamalı.

Reçete memurluğu yapan meslektaşlarımızın ister istemez endüstriyel tıbbın birer elemanı olmak gibi büyük bir problemlerinin olduğu akıldan çıkarılmamalı ve buradaki tehlike ciddiye alınmalı.

Benim hekimlik yaptığım yıllar içerisinde yüzlerce mucize ilaç şöyle veya böyle sebeplerle insan sağlığına şifa değil zarar verdikleri için toplatılarak yok edildi.

Bizlere güvenerek yardım talep eden hastalarımıza yaptığımız yanlışlar nedeni ile bir anlamda özür dileyerek kendimizi temize çıkarmamız zor gibime geliyor. 

Hafif yaramaz diyebileceğimiz çocuklara dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu teşhis koymak veya kaygı düzeyi biraz yüksek bir kişiye anksiyete demek hatta tertipli düzenli bir insana da OKB tanısı koymak ?

Örnekler o kadar çok ki, hangi birisi dedirtecek cinsten.

Siz siz olun aşırı teşhis konulmuş bir hastalıkla yaftalanmadan önce iyi sorgulayarak sağlığınıza sahip çıkın. Aşırı teşhis koyarak sağılığınıza zarar veren kişi ve kurumlardan da uzak durun diyorum. Bugünlük de bu kadar. Kalın sağlıcakla..