Aşının önündeki engel nedir?

Abdülkadir Özkan yazdı;

Aşının önündeki engel nedir?

Salgın ile mücadele konusunda söylenen ve çizilen başarı tablosuna rağmen her akşam yapılan açıklamalardaki rakamlar gerçeğin söylenenlere uymadığını gösteriyor. İlk akla gelen husus tablodaki bu olumsuzluğun sebebi olarak kısıtlamaların hafifletilmesi, bir diğer ifadeyle kontrollü serbestliğe geçilmesinin rol oynadığı oluyor. Elbette ramlardaki fırlamada kontrollü serbestliğin hayata geçirilmesinin önemli rolü bulunuyor. Ancak, kanaatim o ki, olayı sadece kontrollü serbestliğe geçilmesi ile izah etmek olayın bir boyutunu dikkate almak anlamına geliyor. Çünkü salgın ile mücadele aşılamanın önemi konusunda dünyada bir ortak görüş oluşmuş durumda. Böyle olunca eldeki tüm imkanların aşılamaya yönlendirilmesi, toplumun çoğunluğunun kısa zamanda bir ve ikinci doz aşı uygulamasından geçirilmesi gerekiyor.  Ancak,  aşılama konusunda uygulamanın son haftalarda yavaşladığı da dikkati çekiyor. Daha önceki bir yazımda aşılamanın niçin birden bire yavaşladığını sormuş, kendimce de bunun sebebini aşı tedarikinde çekilen tedarik sorununa bağlamıştım. Ancak, yapılan açıklamalarda bir yandan Çin ile 50 milyon dozluk aşının bağlantısının yapıldığı, sevkiyatın başladığı ifade edilmekte, bunun yanında bir başka aşı içinde 4,5 milyon dozluk bağlantı yapıldığı, Mart sonu itibarıyla aşılama kampanyasının hızlanacağı açıklamaları geldi.

Elbette aşılama konusunda yapılması gerekenler, alınacak tedbirler hayata geçirilecektir. Bu konuda ilgililer yoğun bir çabanın içinde olabilirler. Ancak, yoğun çabaya rağmen aşılamada ikinci doz uygulamasında ancak 5 milyon 40 bin 336 rakamına ulaşılabildiği görülüyor. Bu arada birinci ve ikinci doz aşı uygulamasında toplam 13 milyon 58 bin 60’a ulaşıldığı belirtiliyor. Kısacası aşı kampanyasında 21 Mart 2021 saat 11.32 itibarıyla tüm aşı bağlantılarına ve tedarik edildiği bildirilen rakamlara rağmen ciddi bir noktaya gelindiğini söylemek mümkün değil. Çünkü sonuç olarak bir ve ikinci doz aşı uygulaması yapılabilmiş insan sayımız 8 milyon civarında.

Aşılama böyle ilerlerken son günlerde yapılan açıklamalar toplumu tedirgin edecek boyutlarda. 18 Mart’ta salgın ile ilgili açıklanan rakamlara göre vaka sayısı 20 bini geçerken iyileşen hasta sayısı 18 bin 615’te kalmış, vefat edenlerin sayısı ise her gün artarak 81 olarak açıklanmıştı. Ertesi gün yani, 19 Mart tarihinde açıklanan rakamlarda ise yeni vaka sayısı 21 bini geçmiş, iyileşenlerin sayısı 18 bin 119’da kalmıştı. Vefat edenlerin sayısı ise artışını sürdürmüş 87’ye ulaşmıştı. 20 Mart Cumartesi günü ise yeni vaka sayısı yine 21 binin üzerinde kalmış, iyileşen sayısı 18 bin 815 olarak açıklanmıştı. Bu arada vefat edenlerin sayısında meydana gelen ciddi artış ile 95 olmuştu. Vefat edenlerin sayısı 60’lı rakamlara inmiş iken birden bire artışa geçerek 100’e yaklaşmış bulunuyor.

Tüm bunları felaket tellallığı yapmak için aktarıyor değilim. Yaptığım iş açıklanan rakamların endişe verici boyutlara ulaştığına dikkat çekmekten ibaret. Çünkü rakamlar salgının yeniden tırmanışa geçtiğini gösteriyor. Bu gidişle normal hayata geçmemizin mümkün olmayacağı, kontrollü normal hayata geçişin bir anda vakaları artırdığını görüyoruz. Böyle olunca toplumun kendiliğinden kurallara uyarak salgının önünün kesilemeyeceğini görmemiz gerekiyor. Artık kontrollü normal hayatın işe yarayabilmesi için aşılama kampanyalarının hızlandırılması, birinci ve ikinci doz aşı yapılan insanımızın sayısının hiç olmazsa 40-50 milyona ulaştırılması gerekiyor. Kısacası, toplumun büyük çoğunluğunun bağışıklık kazanmasının sağlanması gerekiyor, bunun yolu da aşılamadan geçiyor. Görünen bu. İlgililer bu konudan farklı bir görüş ve düşünceye sahipseler bildikleri gerçeği açıklamaları gerekiyor. Çünkü toplumu daha uzun süre ev hapsinde tutmak zorlaşacak. Bunun da ötesinde işin ekonomik boyutunu karşılamak da giderek imkansız hale gelecek. Böyle olunca işin aşılama boyutunun halledilmesi gerekiyor ve bu hususta topluma net bilgiler verilmesinde yarar vardır.