Seylan Adasına seyahat - 24 Şubat 2008
Yola Pazartesi akşamı çıktık. Ekipte Vuslat dergisinden Ahmet Gürbüz ve kameraman/tercüman Kerim Çollak var. Bir de ben.
İsmini çocukluğumda Seylan adası olarak bildiğim ülkeye gidiyoruz.
Muslim Aid ile Kurban ve yetimlere yönelik yardımları ulaştırmak için Sri Lanka'dayız.
Ayrıca programımıza başka şeyler de eklemek istiyoruz.
Birçok şehre gidiyoruz. Müslim Aidden iki rehber ve bir de Budist bir şoför ile bir minibüste yola düştük.
Sırasıyla Colombo, Kalutara, Beruvala, Kandy, Galgamuva, Kerunegala, Tambala, Anuradhapura, Polonnaruva, Hilal, Polgahavale şehirlerine uğruyoruz.
Müslim Aid'in merkezi başkent Colombo'da. İndiğimizde merkeze gidip programımızı konuşuyoruz. Kurban çalışmaları ve yetim yardımının yanına ülkedeki yazar, gazeteci ve ülkenin önemli Müslüman aktivistleri ile görüşmeleri de eklemek istediğimizi söylüyoruz. Ülkedeki yoğun Cristmas kutlamaları ve tatili ile Kurban bayramının birleşmesinden dolayı başkentteki çoğu Müslüman "memleketlerine" gitmiş.
Yine de bir kısım görüşmelerle kimi isimler tespit edip randevular aldık.
Tercüman sıkıntımız var. Bunu çözmek için burada olduğunu tespit ettiğimiz Türk Kolejine ulaşmaya çalıştık. Böyle bir kolej olmadığını öğrendik ilkin. Fakat internet olduğunu söylüyordu.
Akşamleyin Allah bizi kolej çalışanlarıyla aynı lokantada karşılaştırdı. Onlara Burç FM'de Rasim Özdenören ile program yaptığımı söylemem sanırım bize daha sıcak davranmalarını sağladı. Kosova'da aşırı dinci, terörist muamelesi yapmaya kalkıştıkları hala aklımdadır.
Zodyac Burc Akademi adıyla hizmet veren arkadaşlar idare ile anlaşıp buradaki kolejlerde Türkçe dersleri veriyorlarmış.
Kimse Yokmu Derneği'nin yardımları aracılığı ile de bürokrasi ile ilişki kuruyor, okul çalışmaları ile ilgili işlerini kolaylaştırıyorlarmış.
Mehmet Ünalan kolejle ilgili çalışmaların başında. Mehmet Bey bir kaç yıldır Sir Lanka'da. Ülkenin sorunlarını konuşuyoruz kendisiyle. "Balıkçılık yapamıyorlar çünkü tekneleri mahvolmuş. Güneyde biriket imalathanesi açılabilir, dikiş makineleri verilebilir kimi ailelere. Kanser ile ilgili bir çalışma yapmak gerekir" diyor.
Okulun müdür ise Miraç Bey. Muhiddin, Kerim, Metin buradaki diğer tanıştığımız Türk arkadaşlar.
Kerim sonraki günlerde bize tercümanlık yardımında bulundu.
Kızılay ise kapanmış, bunu tespit ettik.
Normalde Kızılay Türk köyü de var Sir Lanka'da.
Müslümanların çoğu Tamil ama TLT'leri (Tamil örgütünü) desteklemiyorlar. Bu yüzden sorun yaşıyorlar zaten.
Tamil meselesi bizim Kürt meselesi gibi bir nevi.
PKK'yı desteklemeyen Kürtlerin durumu neyse Tamil Müslümanın durumu da o diyebiliriz sanki.
Yani bize böyle anlatıldı konu. Aslını ve ayrıntısını işin uzmanları bilir veya çarpıtır. Ona birşey diyemeyiz.
Sinhalaca ve Tamilce!
Birkaç Sinhalaca ve Tamilce kelime öğreniyoruz.
Kohomadı Oya Nasılsın demek, İyiyim demek için bir araba markası söylüyorsunuz: Hunday! Tamilcenin iyi'si ise "nallım"
Iyd Mübarek bayramın mübarek olsun, "Api okkoma sahodreyo" ise Müslümanlar kardeştir demekmiş.
Tamilcede Unadı' peer enne, sinhalacada Oyage Nama Mukade adın ne, tamilce nandri teşekkür
Vanekkam tamilce hoş geldin, ayyubuğan sinhalaca hoş geldin.
Sigarasız memleket!
Memlekette ilginçtir sigara neredeyse içilmiyor gibi. Arabalarda ve sokakta sigara içmek yasakmış.
Kalutera Budist Tapınağı 2500 yıllık bir tapınak imiş fakat binası 60 yıl önce inşa edilmiş. Tapınaklara ayakkabılar çıkarılarak giriliyor.
Tapınaktan Hz. Adem Tepesi görülüyor. (Adam's Peak) fakat yakın görünmekle beraber pek de yol yokmuş. Bu nedenle 6 saatte ancak gidilebilir dendi. Bilmiyoruz bu bilgi ne kadar doğrudur. Hz. Adem'in cennetten dünyaya indiğinde ilk geldiği yerin Sri Lanka olduğu söylenir klasik eserlerimizde. Bu sadece Müslümanlara ait bir inanış değil. Genel öyle inanılıyor.
Tapınaktan biraz devam ettiğimizde Beruvala'ya geldik. Burda adanın ilk camii var. Camii Hicri 1340'da son defa inşa edilmiş anlaşılan. Yani 90 yıl kadar once. Fakat caminin ilk 800 yıl once yapıldığı ifade ediliyor. Yemen Hadramevt'ten gelen Araplar yapmış camiiyi.
Tanışmalar görüşmeler!
Muslim Consil Genel sekreteri Rizvi, aynı zamanda yakında günlüğe dönüşecek bir haftalık gazetenin yayın yönetmeni.
Muslim Media Başkanı Ameen bizimle özel ilgileniyor. Ülkede bir Müslüman Bakan var, hükümette. Onunla da görüşme ayarlamak istedi fakat Bakan da şehir dışında imiş. Bakan halk tarafından seviliyor. Ülkeyi hastanelerle donatmış, sağlık meselesini halletmiş anlatıldığına göre. Şimdi de Petrol Bakanı yapmışlar. Ayrıca bir de Haberleşme Bakanından da bahsedildi Müslüman diye. Ve hatta istifa ettiği de söylendi ama onu tam öğrenemedik.
Muslim Guardian ismiyle internetten yayın yapan bir gazete daha var. Muslim İnformation Center diye ayrıca bir de merkezleri var.
Cemaati İslami Dış İlişkiler Başkanı Hanis ile merkezlerinde görüştük. Ülkeden ayrılırken de genel başkan yardımcısı Abdurrahman ile görüştük. Cansuyu Cemaati İslami ile işbirliği yapıyor Sri Lanka'da ve çok memnunlar.
İslamic Book House Cemaati İslami'nin Colombo'daki kültür merkezi adeta. Kitabevinin sahibi Muhammed Salim ile sohbet ediyoruz. Ülke Müslümanları ile ilgili geniş bilgiler alıyoruz kendisinden.
Sufilerin durumu, Tebliğ Cemaati, Cemaati İslami, Tevhid grubu (çok sayıda Selefi grup varmış ve sürekli bölünüyorlarmış) ile ilgili konuşuyor, bilgiler alıyoruz.
Sri Lanka Malay Müslümanları Topluluğu ile bir konferans vesilesiyle tanıştık. Amacımız İslamic Book House'a gitmek idi. Baktık o sokak Müslümanların sokağı, hatta kültür merkezi diyebileceğimiz bir sokak. Tam o sırada Kandy'de tanıştığımız Gazali Beyin Derneği Genç Müslümanlar Cemiyetinin tabelasını görüyoruz. Derneğe giriyoruz. Bir konferans var.
Konferans sonunda söz alıp topluluğa Türkiye Müslümanlarının selamlarını iletip bayramlarını tebrik ediyorum. Topluluktan birçok kişi bayramlaşmaya geliyor tek tek. Sevinçle, kucaklaşarak.
Zahidan Kolejini ziyaret etmeyi düşünüyorduk ama tatil nedeniyle edemeyeceğimizi düşünürken konferanstaki konuşmacılardan birinin kolejin müdür olduğunu öğreniyoruz, kendisiyle tanışıp elimizdeki söyleşi sorularından birini kendisine bırakıyoruz.
Kurban kesimi ve dağıtımı yapılan bölgelerde Müslümanların güzel bir şekilde biraraya geldiğini gördük.
Bayram namazını kıldığımız camiide gençler ağırlıktaydı. İmam uzun ve canlı bir hutbe okudu. Hutbe sonrası birbirleri ile çok tatlı bir şekilde musahafalaşıyorlardı. Bizimle de musahafalaştılar, kucaklaştılar. Sarılırken sımsıkı sarılıyorlardı. Kim bilir belki de yüzde 8 olmanın verdiği bir birbirine tutunma halidir bu.
Onlar için İslam kıymetli.
Kandy muhteşem!
Kandy Sinhala Krallığının başkenti imiş. İngiliz sömürüsünün izleri var kentte. Muhteşem güzel bir şehir Kandy. Güzel bir gölü var şehrin ortasında.
Kandy'de camilerde halı olmadığını görmüş olduk. Yani sadece Budistler değil Müslümanlar da çıplak ayakla giriyorlar ibadethanelerine. Tamam, bizde de çıplak ayakla girilir ama halı vardır camilerde…
Bir de tuvaletlerde kapı yok. Anladığımız kadarıyla sadece bir tanesine kapı takıyorlar. Onu da muhtemelen sonradan takıyorlar. Garip bir gelenek… Çinde filan kapı olmadığını bilirdim ama Müslümanlar arasında olmaması şaşırttı beni.
Kandy'de Galgamuva'da ziyaret edeceğimiz yetimler için bayramlık hediyeler aldık. Galgamuva'ya yetimhaneye Galyaave köyünün camiinde bayram namazını kıldıktan sonra gittik. Normalde 32 yetim kalıyor. Bayram nedeniyle yakınlarına gidenler gitmiş, 18 yetim hiç kimseleri olmadığı için yetimhanede kalmışlar. Hediyelerimizi dağıttık, bayramlarını tebrik ettik. Hediyeler içeri bir masanın üzerine kondu. İçlerinden iki küçük yetim bir ara içeri girmişti. Ben de içerisini incelerken gözüme o iki yetim takıldı. Masaya, paketlere bakıp nasıl seviniyorlardı. Sevinçlerini saklayamıyorlardı.
Karaviligasvave köyüne geçiyoruz. Burası tamamen Müslüman bir köy... 125 aile var. Abdulgafur Dede köyün muhtarı.
Fotoğraf ve kameraya karşı ama kısa bir sohbet sonrası kamera ile çekime ikna ediyorum kendisini.
Kur'an eğitimi çok önemsenen bir köy burası.
Eğitim demişken tüm ülkede okul kıyafeti beyaz.
Cuma Namazını Anuradhapuva'da kıldık. Çıkışta cemaatle sohbet ettik.
Bu arada burda bayram Perşembe değil Cuma günü başladı. Neden nasıl tam anlayamadık.
Cemaati İslami'den yetkililer ile konuşurken bize dedelerinin anlattığı bir olayı anlattı Dış İlişkiler Başkanı Hanis Bey. Sultan Abdulhamit zamanında Sri Lanka'ya (O zamanlar ülkenin adı Seylan) İstanbul'dan gemi geldiğinde tüm Müslümanlar iskeleye akın akın gidip gemiye elleyerek halifeye biatlerini bildiriyorlar sonra da sevinçle evlerine dönüyorlarmış. Dönemin İngiliz sömürge valisi durumdan çok tedirgin olmuş, "Abdulhamit'in bu İslamcı siyaseti devam ederse buraları tamamen kaybederiz" demiş.
İstanbul'u hiç duymayan adamlar!
İşte bu adamlar, bu İstanbul'a bağlı adamlar artık İstanbul'u hiç bilmez, duymamış hale düşürülmüşler. Buna nasıl hüzünlendim, bir anlatabilsem…
Muslim Consil Genel sekreteri Rizvi ile sohbet ediyoruz. Ahmet Gürbüz Türkiye'yi ne kadar bildiklerini öğrenmek istiyor. Canım, Avrupa Birliği'nin almamak için sürekli bahaneler uydurduğu ülkesiniz işte!" diyor. Ama iyi olacak inşallah diyorlar. Erbakan'dan, Tayyip Erdoğan'dan, Fethullah Gülen'den bahisler geçiyor. Rizvi haftalık gazetesini günlüğe dönüştürme heyecanı içerisinde.
Namaz kılarken filin altında kalacaktık!
Polonnaruva'ya doğru gidiyoruz. Yolda bir yerde namaz kılmamız gerekiyor ama bir türlü mescit çıkmıyor karşımıza.
Arabayı durdurup ormanlık bi yerde (aslında her yer ormanlık bu ülkede!) namaza duracağız. İnerken fil, yılan, maymun çıkabilir diyor rehber arkadaş. Namaz bitince arabaya bindik, 20 metre gitmedik ortaya 5-6 tane fil çıktı. Tam da namaz kıldığımız yerin hemen arkasından.
Muson yağmurlu adada su sıkıntısı!
Yağmur o kadar bol ve güzel yağıyor ki ve hava öyle sıcak ki. Kısa kollu tişörtle dolaşıyoruz burada. Ekvator şuracıkta. Fakat ülkede su sıkıntısı da var, nasıl oluyorsa. Hem dört tarafı deniz hem de dünya kadar gölü vesairesi var. Yağmur eksik olmuyor, her taraf yeşil. Sular temiz olmuyormuş söylendiğine göre.
Maymun sehri Polonnaruva!
Minibüsümüz ilerlerken yoldan bir maymun geçiverdi. Durduk, gittiği yöne doğru yaklaştık. O da ne; her taraf maymun kaynıyor. Allah'ım ne şebek şeyler bunlar! Sonradan karşımıza maymun çıktığında pek de ilgilenmedik bile.
Fotoğraf çekmenin caizliğini izah edişim!
Galgamuva'da kurban paylarını dağıtıyoruz. Fotoğraf da çekiyoruz tabii. Köyden bir kaç kişi caiz değil deyip karşı çıkıyor. Mescitte sohbet ederken bir tanesi ile karşılaşıyorum. Fotoğraf meselesini açıyor. Diyorum "Biz buradaki Müslümanların durumunu Türkiye'deki Müslüman kardeşlerinize göstermezsek onların yardımlarını nasıl alırız. Yaptıklarımızın çok azını gösterebiliyoruz. Görüntü almak hoş bir şey değil, keşke verilen yardım gizli verilse ama ümmet kaynaşması için bu gerekli bir miktar." Tasdik eder gibi bir konum aldı.