Eğitim İlke-Sen, Sağlık İlke-Sen, TOKAD ve Özgür Yazarlar Birliği Eminönü’nde ve Tokat’ta kölelik ücreti olarak tanımladıkları asgari ücret politikalarını protesto ettiler.
Eğitim İlke-Sen başkanı Ahmet Örs ve işçi temsilcisi Arslan Tunçay’ın birer konuşma yaptıkları Eminönü’ndeki eylemde basın açıklamasını Ahmet Altundağ okudu. Tokat’taki açıklamasını ise Şinasi Uludoğan okudu.
Eylem sırasında “Asgari Ücret Köleliktir, Yaşasın Emeğin Dayanışması, Emekçiler Köle Olmayacak, Sermayenin Değil Rabbimizin Kuluyuz, Kahrolsun Kapitalist Köle Düzeni, Hakça Bölüşüm Adil Paylaşım, KHK Zulmü Devam Ediyor, Seneler Geçiyor Kölelik Bitmiyor, Zulme Karşı Omuz Omuza” sloganları atıldı, tekbir getirildi.
Eylemde okunan açıklama şu şekilde:
ASGARİ ÜCRET KÖLELİKTİR, KÖLELİK DÜZENİNE SON!
Bismillahirrahmânirrahîm
Yeni bir yıla daha derinleşen sömürü ve kölelik koşullarında giriyoruz!
Yıllar geçiyor ancak kölelik bitmiyor.
Her 1 Ocak günü bizler meydanlarda bu gerçeği haykırmak için bir araya geliyoruz.
Asgari Ücret uygulamasının kölelik düzenini çarpıcı bir şekilde ifşâ ettiğini, bu zulüm ve sömürü düzeni ile hesaplaşmak gerektiğini haykırmak için meydanlarda buluşuyoruz.
Evet, bu yıl da açlık sınırında seyreden bir asgari ücret rakamı ile başlıyor.
Bu yıl da ağır sömürü ve kölelik şartlarında nefes alınacak!
Bu yıl da alın teri yağmalanacak, insanca yaşamak mümkün olmayacak!
Kapitalist yağma ve talan düzeninin köleci sürdürücüleri Firavun’un kölelerine yaptığının aynısını bugün emekçilere yapmaktadır.
Firavun da sadece karınlarını doyurduğu köleleri piramit inşaatlarında, Nil’in kenarındaki tarlalarda çalıştırıyordu.
Evet evet, onların sadece karınlarını doyuruyordu.
Herhangi bir sosyal hayat, huzur ve sağlık içinde bir yaşam, herhangi bir eğitim imkânını bırakın vermeyi, bunu tartışmaya bile değer görmüyordu!
Bunlar zaten bir kölenin haddine midir!
Köleler sadece hayatta kalsınlar yeterdi.
Hayatta kalsınlar ve Nil’in bereketli tarlalarını çapalasınlar, piramitlerin zirvesine o devasa taşları çıkarsınlar!
Nasıl da bugüne benziyor değil mi?
İşçiler, yani modern köleler de aynısını yapsın!
TÜİK gibi her şarta uygun çarpıtılmış rakamları siparişe uygun olarak üreten istatistik kurumlarının yaptığı gıdım gıdım kalori hesabıyla sadece hayatta kalabilme kabiliyetleri hesaplansın, insanca yaşam arzuları kulak ardı edilsin!
Demek ki Firavun düzeni sona ermemiş, kapitalizm onun ruhunu yaşatıyor!
2.324 lira ve 70 kuruşluk kalori hesabıyla emekçilerin alın terleri fabrikalarda, madenlerde egemenlerce yağmalanabilir!
Bin kere yazıklar olsun!
Sermaye sahiplerinin hayatı bir karabasana çevirdiği bu düzende emeğine, haysiyetine sahip çıkmak isteyenler için tek bir yol var bu durumda.
O da başka bir hayatı tasarlayan, hakça üretim ve bölüşümle âdil paylaşımı şiâr edinen direniş yoludur.
AKP iktidarının sermaye ile kol kola emek ve işçi düşmanlığı yaptığı, maneviyatı, sömürü politikalarına hoyratça kalkan kıldığı bir vasatta Tevhid ve Adalet sancağını yükseltmek direnişin tek güzergâhıdır.
Alın terinin, insanca yaşamanın, barış ve huzur toplumunu inşa etmenin şartları vardır.
O şartlar bugün sayısız kere, sayısız nedenlerle ihlâl edilmektedir.
KHK’lar marifetiyle haksız ve hukuksuz ihraçlarla işlerinden edilen, hapishanelere doldurulan, aileleri parçalanıp intiharlara sürüklenen insanlara uygulanan zulümlerle ihlâl ediliyor o şartlar!
Ülkenin dört bir yanındaki ormanların, derelerin kapitalist arzularla yağmalanması, kara ve denizlerin rant kanalları projeleriyle ifsat edilmesiyle ihlâl ediliyor o şartlar!
Yerel ve bölgesel barışı yaralayan şovenist hamaset politikalarıyla ihlâl ediliyor o şartlar!
Ve en nihayetinde insan onur ve haysiyeti ayaklar altına alınarak ihlâl ediliyor o şartlar!
“Asgari Ücret Köleliktir!” diyoruz yıllardır.
İşçi, emekçi kardeşlerimiz hayatlarının her dakikasında bunu haykırıyor.
Herkes bu gerçeği yakinen biliyor.
Âlemlerin Rabbinin bütün insanlık için vâr ettiği nimetleri yağmalayıp çalanlar da bunu biliyorlar!
Bunu en iyi onlar bildiği için zulüm ve sömürü düzenlerini ancak yerel ve küresel zorbalıklarla sürdürebileceklerinin elbette farkındalar.
Bütün bir egemen cephesi olarak siyasetinden patron ittifaklarına kadar örgütlü ve işbirliği hâlindeler.
Yasaları ve her türlü güç zoruyla bu düzeni tahkim etmeye çalışıyorlar.
Zulüm organizasyonuna karşı adalet cephesinde duranlar da örgütlü olmalı, sağlam ittifaklar kurmalıdır.
Emeğin, tevhid ve adaletin sancağını bir barış ve huzur iklimi daveti olarak insanlığın üzerine germelidir.
Ve adaletin cephesi ezilenlerin, yoksulların, bütün mazlum ve mustazafların isyanı olarak yüksek sesle haykırmalıdır:
KÖLE OLMAYACAĞIZ!
SERMAYENİN DEĞİL, RABBİMİZİN KULUYUZ!
Bu hassasiyet ve bilinçle köleci düzenlere karşı mücadeleyi yükselteceğimiz bilinmelidir.
Tabiat ve fıtratla barışık bir hayat inşa etmek temel hedefimizdir.
Kapitalist üretim ve tüketim modellerinden çıkmak temel hedefimizdir.
Eşit, âdil bir dünya kurmak elbette temel hedefimizdir.
Şüphesiz ki Allah adaleti emreder, zulümden sakındırır!
Kaynak: Özgür Yazarlar Birliği