Tarih: 26.04.2020 03:18

Arap dünyasında geçen hafta: Cevad Zarif sadece koronaya meydan okumadı!

Facebook Twitter Linked-in

Korona virüsünün neden olduğu salgın dolayısıyla ülkeler arası diplomatik ziyaretler kesintiye uğramışken, İran Dışişleri Bakanı Cevad Zarif’in Suriye’nin başkenti Şam’ı ziyaret etmesi ve yüzünde maskesiyle Suriye Cumhurbaşkanı Esad ile poz vermesi Arap dünyasında bu hafta en çok konuşulan konulardan biri oldu.

Zarif’in bu ziyaretinin Rus medyasında son dönemlerde Beşar Esad aleyhine çıkan yazı ve eleştirilerden dolayı “Rusya Esad’ı terk mi ediyor?” şeklinde senaryoların gündemde olduğu bir döneme denk gelmesi ise dikkat çekti.

Rus medyasındaki Esad karşıtı eleştiriler birçok Arap gazetesi ve köşe yazarı tarafından Rusya’nın Suriye’de ABD ile uzlaşarak bir politika değişikliğine gittiğinin habercisi olarak görülürken, Suriye-İran çizgisindeki basın organlarında ise bu iddialar reddedildi.

Korona virüsü salgını dolayısıyla sistem karşıtı gösterilere ara verilen Lübnan’da bu hafta araç konvoylarıyla düzenlenen gösteriler gündem oldu. Yorumlara göre salgın dolayısıyla sokaklarda kitlesel gösteri düzenleyemeyen Lübnanlılar, hükümete “Biz buradayız ve geri döneceğiz” mesajı vermek istedi.

‘SURİYE’DEKİ RUSYA-İRAN İHTİLAFI PATLAK VERİR Mİ?’

“Son dönemlerde Rusya basınında Esad rejimi, kurtarılmış bölgeleri yönetmedeki başarısızlığı ve zayıflığı nedeniyle ona karşı eleştiri ve kınama kampanyalarına şahit olduk. Eleştirilere göre Esad rejimi Rusların nasihatlerini dinlemiyor, Rusya da onu uluslararası alanda tekrar meşrulaştırmak için zorluk çekiyor.

Bu dönemde İran’daki Humeyni rejiminin hilebazı Cevad Zarif, yüzünde maskesiyle soluğu Şam’da aldı ve Beşar Esad’la görüştü. O da korona sebebiyle maskeliydi. Ziyaretin amacı ise, Rusların Suriye dosyasında şüpheli tutumları karşısında Tahran’ın Suriye rejimini desteklediğine dair güvence vermekti.

Beşar Esad, resmi Facebook sayfası üzerinde, bu istisnai ve insani zor durumlarda bazı ülkelere ambargo uygulamaya devam eden Amerika Birleşik Devletleri’nin bu tutumunu eleştirdi. Burada kastettiği ise korona salgını devam ederken ABD’nin İran’a yönelik ambargolarının sürmesidir. Burada asıl olan Rusya ve İran arasında Suriye’ye egemen olma konusundaki ihtilaflar patlak verecek mi, yoksa ABD’ye karşı oluşturulan bu melez ittifak, Rus ve İranlıların Suriye’deki çekişmelerinden üstün mü? (Mişari El Zeydi / Suudi Şark’ül Evsat gazetesi)

‘RUSYA, ŞAM VE TAHRAN İLE İTTİFAKINI BOZMAZ’

“Bazı analizlere göre, son dönemlerde Rus medyasında Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esad ve ona yakın bazı kesimlerle ilgili yer alan karşı kampanya, Suriye’deki belli güç merkezlerine yönelik siyasi mesajlar içeriyor olabilir. Ancak dikkat edilmesi gereken husus, Rus medyasında çıkan bu tip eleştiri ve yazılar sınırlıydı ancak sanki bu yazılar ve yayınlanan eleştiriler Suriye’ye karşı bir kampanya başlatılmış gibi sunuldu. Lakin bizim görüşümüze göre bu doğru değil. Zira Kremlin’in, Suriye’ye karşı eleştiri yapmak için basın aracılığıyla bir kampanyaya ihtiyacı yok. Ruslar, bu tür konuları bütün şeffaflığıyla Suriye yönetimiyle kapalı toplantılarda konuşabilir.

Basında yazılıp çizilenleri bir kenara bırakırsak, Rusya Suriye’de siyasi ve ekonomik olarak yapısal değişimler yapmak istiyor. Öyle görünüyor ki bu konuda Türk tarafının bilgisi dâhilinde Türkiye ve ABD arasında ve Rusya ve Şam’la ilişkileri normalleştirmek isteyen Avrupa ülkeleri arasında görüşmeler yapıldı ve uzlaşmalar sağlandı.

Rusya bunu yaparak bazı reformları ve değişimleri hayata geçirerek, siyasi rejimi uluslararası alanda tekrar kabul ettirmeye ve böylece de Suriye’nin uluslararası alandaki konumuna tekrar dönmesini sağlamaya çalışıyor olabilir. Bu öneriler muhtemelen de Suriye yönetimine de sunuldu. Öyle ki bu da yeni bir durum değil, aksine bu hususla ilgili haberler bir sene önce sızmaya başlamıştı.

Bunun yanı sıra, Moskova çok iyi biliyor ki Suriye’deki başarılar Şam ve Tahran ile işbirliği sayesinde gerçekleşti. Bu yüzden, Amerika, Türkiye veya İsrail’den gelen talepler doğrultusunda bu ittifakı kolay kolay dağıtmaz.” (Kemal Halef / Rai Al Youm gazetesi)

‘ZARİF NEDEN ŞAM’A GİTTİ?’

“Cevad Zarif’in, yüzünde maskesi ve ellerinde eldivenlerle bütün dünya medyasına poz vererek onu Şam’a götüren uçağından inmesinin arkasındaki neden ne? Üstelik sadece bir günlüğüne ve korona virüsü salgınına karşı alınan sağlık önlemleri ve sosyal mesafe kurallarına rağmen. İran diplomasisinin başındaki kişinin haftalar sonra böyle bir ziyarete kalkışması, salt koronaya karşı meydan okuma olamaz.

İran, özellikle İdlib’te sahada ve siyasi alanda cereyan eden gelişmelerden büyük endişe duymaktadır. Zira bu gelişmeler İran’ın Suriye’deki çıkarlarıyla çelişen bir nitelik kazanmaktadır.

İran basını, İran ile Suriye arasında 40 yıl önce başlayan stratejik işbirliği neticesinde İran’ın Suriye rejimini terk etmeyeceği söylemini tekrarlamaya başladı. Ancak İran, Rusya’nın Türkiye ile İdlib hususunda imzalanan anlaşmalara saygı duyulması şeklinde rejime yaptığı baskılar neticesinde rejimin ondan vazgeçmesinden çekiniyor. Bunun yanında İran, daha önce Astana’da Türkiye ve Rusya ile yaptığı anlaşmanın yerine Rusya, Türkiye ve ABD arasında bir uzlaşmanın olmasından endişe ediyor.” (Samir Salha/El Arabi El Cedid)

‘ABD-İRAN GERİLİMİ NEREYE?’

“İran’ın Körfez’de gerilimi tırmandırması ve ABD gemilerine yönelik provokatif eylemler, Trump’ın İran’a yönelik askeri olarak karşılık verileceği şeklinde bir uyarı yapmasına neden oldu. Bu da İran Devrim Muhafızları’nın aynı şekilde uyarı vermesine yol açtı. Bu, Körfez’in oldukça sıcak gelişmelerle karşı karşıya olduğuna ve çatışmanın her an başlayabileceğine işaret ediyor. Ancak daha önce, seksenli yıllarda Körfez’de iki taraf arasında çıkan çatışmalar bugün neler olabileceğiyle ilgili önümüze bir fotoğraf koymaktadır.

Seksenli yıllarda Körfez’de taraflar arasında çıkan savaşın öğrettiği ders, İran ile bir savaşın çok kolay bir şekilde çıkacağı ancak bu savaşın bitirilmesinin aynı derecede kolay olmadığıdır. Öyle görünüyor ki, ABD yönetiminin de bugün doğrudan bir çatışmaya girmeden yaptığı hesap da bu yönde.

ABD’nin seksenlerdeki operasyonları birçok sorunla karşılaştı. O sıralarda İran en zayıf dönemlerden birini yaşıyordu ve Irak ile bir savaş halindeydi. Zira İran’ın bugün Körfez’de ve Süveyş’in doğusundaki Arap topraklarında durumu daha iyi. Aradan geçen 30 yıla göre askeri gücü de gelişti. Dolayısıyla ABD-İran çatışmasının tekrar etmesi basit bir biçimde başlayıp bitmeyecek. Bu da, savaş çıkmadan petrol fiyatların düşmesiyle sarsılan Körfez Arap ülkelerinde bir kaosa neden olabilir. Zira ekonomileri yeni bir savaşı kaldırmayabilir. Ancak İran şu an ambargolar yüzünden petrolünden faydalanamıyor. Dolayısıyla da İran’ın pek de kaybedeceği bir şey yok.” (Vail İsam/Kuds El Arabi gazetesi)

‘LÜBNANLI GÖSTERİCİLERDEN HÜKÜMETE: BİZ BURADAYIZ’

“Lübnan’da başta başkent Beyrut olmak üzere bazı bölgelerde arabalarla konvoy halinde düzenlenen gösterilere bakarak korona salgını dolayısıyla kesintiye uğrayan halk gösterilerinin tekrar başladığını söylemek belki abartılı olacaktır.

Göstericilerin parlamentonun toplanmasıyla eş zamanlı olarak konvoylar şeklinde düzenlenen gösterilerde vermek istediği mesaj, geçtiğimiz 17 Ekim’de başlayan, Hassan Diyab hükümetinini kurulmasıyla biraz olsun sakinleşen ve korona salgınıyla ise kesintiye uğrayan isyanın devam ettiği ve en kısa zamanda geri döneceği şeklindedir.

Bunun yanı sıra, göstericiler hükümete ‘biz buradayız’ diyerek aslında daha önce hükümete tanınan sürenin de sona erdiğini söylemek istiyor. Zira daha önce hükümet başkanının talep ettiği 100 günlük sürenin sonuna yaklaşıldı. Üstelik hükümet herhangi bir vaadini gerçekleştirmiş değil.” (Hüseyin Asi / Lübnan El Nashra gazetesi)

Kaynak. gazeteduvar.com.tr




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —