Tunus’ta Muhammed Buazizi isimli seyyar satıcının 17 Aralık 2010’da kendisini yakmasıyla başlayan Arap Baharı’nın 14’üncü yıl dönümünde Suriye’de Beşar Esad rejimi çöktü. Dış politika analisti Barçın Yinanç ve T24 Dış Haberler Editörü Buse Söğütlü, Suriye’de yaşanan değişime uluslararası ve bölgesel aktörlerin yaklaşımlarını değerlendirdi.
Arap coğrafyasını sarsan 14 yıllık sürecin ardından Suriye’deki rejim değişikliği Batı dünyasında ilgi ve heves yaratsa da Arap ülkeleri temkinli. Çünkü Beşar Esad yönetiminin varlığını sürdürmesi, Arap Baharı’nın başarısızlığını simgeliyordu.
Arap isyanlarının kendi yönetimlerini devireceği korkusuyla Siyasal İslam'a karşı, Türkiye ve Katar karşısında konumlanan Mısır, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin HTŞ’ye bakışı nasıl? Polis, ordu ve istihbarat temsilcilerini toplayan Mısır Cumhurbaşkanı Sisi, yönetimini korumak için hangi mesajları verdi? Ankara'dan çıkan hangi mesajlar, Arap ülkelerinin 2011 kâbusunu canlandırıyor?
Özellikle Gazze savaşında İsrail’e karşı etkisiz kalan Arap ülkeleri, zaten meşruiyet sorunu yaşarken Suriye’de rejim değişikliğine mesafeliler. Batı ise Suriyeli sığınmacıların geri dönüşü ve göç meselesi odaklarında olduğu için Esad’ın devrilmesinin ardından yeni rejime karşı ilgililer. Britanya, Almanya ve ABD heyetleri; HTŞ’nin iktidarı ele geçirmesini takip eden günlerde Şam’ı ziyaret ederek iş birliği mesajları verdi. Birleşmiş Milletler Güvenlik Kurulu’nun “terör organizasyonları” listesinde yer alan HTŞ ile bu hızlı temasların arkasında yatan gerçekler neler?
Şam’la üst düzey temaslar sürerken bir yandan Suriye sahasında ve diplomasisinde elini kuvvetlendirdiği değerlendirmeleri yapılan Türkiye ile de diplomatik temaslar hızlandı. Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, jet hızıyla Ankara’da geldi ve Suriyeli sığınmacılar için 1 milyar dolar ek finansman müjdesi verdi. Ancak bu ek bütçe, Esad düşmeden önce zaten karara bağlanmıştı. Öte yandan Leyen, Türkiye’nin uzun süredir talep ettiği Gümrük Birliği Anlaşması’nın modernizasyonunu da Kıbrıs sorununun çözümü ve Rusya yaptırımları şartına bağladı. Ankara, Suriye’deki pozisyonunu daha avantajlı hale getirmişken elini daha iyi oynayabilir miydi?