Kahraman iktidar, hain marketlere karşı muazzam bir savaş başlattı!.. Radar kurdu... Fiyat hız sınırını aşanın canına okunacak!.. 16 yıldır tek başına ülkeyi yönetenler "IMF´ye borçları sıfırladık. Artık onlar bizden borç para istiyor" noktasından, marketteki, pazardaki pahalılıkla baş etmekte neden bu kadar acze düştüler?.. Onun izahını keçi sakallı entel ekonomistlere bırakalım. Amaa!.. Bugünlerde, derin ekonomi kulislerinde oldukça ilginç bir iddia dolaşıyor;
ABD Başkanı Trump´ın "Türkiye´yi ekonomik olarak mahvederiz" rezil, küstah tivitinin perde arkası ile ilgili ileri sürülen iddia çok ilginç. Denilen o ki; "Trump´ın o tiviti attığı sıralarda Türkiye´de gayriresmi olarak bulunan bir IMF heyeti ile görüşmeler yapılıyordu." Kaynağım sağlam, iddiasında ise oldukça ısrarlı. Başka bir kaynağa da teyit için sordum ona daha sonra yer vereceğim. Ekonomi kulislerindeki "sır"ı şöyle anlattı kaynağım;
"IMF ile pazarlıklar devam ediyor. Hükümet seçime kadar 20 milyar dolar, seçimden sonrası içinde 200 milyar dolar istedi. IMF heyeti bu talebe temkinli yanaştı. Seçime kadar 5-7 milyar dolar seçimden sonrası için de 50 milyar dolar verebileceklerini bizimkilere bildirdiler. Ancak onu da şarta bağladılar. Suriye´de Türkiye´nin, ABD ile birlikte hareket etme şartına. Görüşmeler sürüyor."
Bu iddiayı dile getiren kaynağımı uzun yıllardır tanırım. Spekülasyonu, manipülasyonu sevmez. Hele hele iç boş iddialardan özellikle uzak durur. Gazetecilik gereği bana aktardıklarını bir başka kaynaktan da teyit etmem gerektiğini kendisine söyledim. Duraksamadan, "Sor, bana da bilgi ver istersen" dedi. Ankara´da ekonomi bürokrasisini ve işleyişini çok yakından takip eden başka bir kaynağıma iddiayı aynen aktardım. Şu cevabı verdi;
"IMF heyeti, Türkiye´de temaslarını sürdürüyor. Türkiye´ye yardım göndermek için teknik çalışmalar yapılırken, IMF heyeti antlaşmayı seçimden sonra yapmakta kararlı. Seçim sonuçlarını görmeden IMF heyeti herhangi bir anlaşma yapmayacak. Eğer seçimlerden AKP istediği sonucu alırsa o zaman 50 milyar dolar serbest bırakılacak. Bunun için iç gelişmelere IMF özellikle dikkat ediyor. Öncelik seçim sonuçları, seçimlerde AKP´nin iyi sonuç alması. IMF bundan sonra anlaşma yapmaya yanaşıyor.
Bunun karşılığında ise nasıl tavizler verileceği konusu zaten bilinen şeyler aslında. Suriye´nin kuzeyinde ABD istediğini alıyor. Çekiliyorum diyor ama bu süreçte zaten kamuoyunun bildikleri var, farklı bir şey yok. Orada istediğini alacak. Benzer şeyler önümüzdeki dönemde Irak´ta da söz konusu olacak. Irak´a çok büyük bir şey olmaz. Zaten orada ABD istediğinin çoğunu almış durumda.
Esas çarpıcı konulardan birisi ´Kıbrıs Rum kesimi tanınacak´ yönündeki iddialar. Bu da olabilir. Bu konuda bir tavizin her an olabileceği kulislerde dile getiriliyor. Nedeni ise daha önceki gelişmeler. Ancak Türkiye´de kamuoyu bunu ne kadar kaldırabilir bunun hesabını AKP nasıl yapmıştır, bu hesabı, bu adımı nasıl açıklar kamuoyuna bu belirsiz. Bu kulislerde dile getirilen bir konu. Olabilir mi? Neden olmasın!.."
***
Muhalefet uzun bir süredir, iktidarın kapalı kapılar arkasında IMF ile görüştüğünü ve seçimlerden sonra IMF´ye teslim olacağını açıktan söylüyor. Yüzde 10 indirim kampanyasından istediği verimi alamayan iktidar poşet işi ile uğraşıyor. Bu seçimin düşman kampı, Tunç Soyer ile birlikte marketler oldu!.. Bir de Balkan göçmenleri...
Bu arada, CHP İstanbul Milletvekili ve Genel Başkan Koordinatör Başdanışmanı Erdoğan Toprak´ın önemli bir tespiti ile devam edelim. Toprak, "İktidar ekonomiyi terörize ederek, günü kurtarmaya çalışıyor" diyor. Erdoğan Toprak´ın görüşleri özetle şöyle;
"Halkı dünyanın en pahalı etini, soğanını, patatesini yemek zorunda bırakan Erdoğan hükümeti, yel değirmenleriyle savaşan Don Kişot gibi milletin, üreticinin, işsizlerin sorunundan bihaber, patlıcanla, biberle savaşırken, dört ayda işsizlik maaşı için İŞKUR´a başvuranların sayısı 622 bin kişiye ulaşıyor. Seçim öncesinde panikleyen hükümet, tehdit ekonomisine yöneliyor.
Ağustos´ta 2 milyon 751 bin olan kayıtlı işsiz sayısı 751 bin kişi artarak Aralık sonunda 3 milyon 501 bine ulaşmış durumda. Bu tablo üretmeyen, üreteni desteklemeyen, üreticiyi, işletmeleri, ithalat tehdidiyle, polisiye ve zabıta baskısıyla sindirerek, ekonomik gerçekleri milletten gizlemeye çalışan hükümet politikalarının sonucudur."
Erdoğan Toprak´ın dikkatlerden kaçmaması gereken çok önemli bir tespiti daha var;
"Hükümetin desteklediği, hazine garantileriyle kamu bankalarından milyarlarca dolar kaynak aktardığı, milletin gelecek 25-30 yılının ipotek edildiği Kamu-Özel İşbirliği mega projelerdeki müteahhitler, teker teker hisselerini satmaya başladılar. Önce 3. Havaalanı müteahhitleri, şimdi de Osmangazi Köprüsü ortakları hisse satışına girişmiş durumdalar. Hükümetin iktidar imkânlarıyla büyüttüğü müteahhit ve iş adamları da batan gemiyi terk etmeye hazırlanmaktadır."
Tüm veriler, iktidarın IMF kıskacından kurtulamayacağını gösteriyor. McKinsey´yi hatırlayın!.. IMF´nin taşeronunu... Türkiye ekonomisini yönetim yetkisinin bu ABD taşeronuna verilişini... Skandalın patlayışını ve sonradan güya nasıl çark edildiğini... Kağıt üstünde yoklar ama ruhları Ankara´da dolaşıyor!.. Vatandaş da soğandan sonra patlıcana açılan savaş ile uyutuluyor. Pazara kadar değil seçime kadar!..