Meğer Batılı dostlar Ankara’dan rica ettiği için, Rusya’yla köprüleri atmıyormuşuz.
Başlattıkları yaptırımlara katılmamamızı da yine Batı, bizden istemiş.
“Başka türlü durmayacaklar, biz Rusya’nın nefesini kesecek yaptırımlar uygulayacağız. Fakat siz nefes aldırın, sakın diyalogu kesmeyin” demiş olmalılar.
“Rusya’nın Batı’ya açılan tek kapısı” olmanın ödülü de var, karşılıksız bir hizmet değil.
Yaptırımlar, Batı’ya zarar verirken Rus ekonomisini Türkiye’ye yönlendirerek bizi zengin edecek şekilde tasarlanmış.
Rusya daha az emperyal, daha az saldırgan, daha az zorba, daha az ikiyüzlü, daha az çifte standartlı, daha az günahı var, sicili NATO’dan daha temiz, insan haklarına ABD’den daha saygılı, daha özgürlükçü, demokrasisi Avrupa’dan daha iyiymiş gibi sadece Batı’yı sorgulamamız da rol icabı demek.
İnandırıcı görünmesi için, gerekirse Batı›yla kavga etmemiz de plana dahil sanırım.
İktidarın, Batı düşmanlığını körükleyip Rus hayranlığı satması da bir kamuflaj öyleyse.
Herhalde Batı, Rusya’nın kötülüklerinden bile kendilerini sorumlu tutmamıza razı oldu.
“Ukrayna’ya saldıran Rusya ama siz onlara usulen iki laf edip asıl bizi suçlayın” gibi bir danışıklı dövüşmüş, hepsi ayarlanmış yani...
Hatta kendimiz Avrupa Konseyi’nde, BM’de Rusya’yı kınama kararlarından başka bir şeye katılmazken... Sanki savaş hariç her tepkiyi göstermemiş, kınamakla kalmış gibi Batı’yı suçlamamız da Batı’nın fikriymiş, ayıp etmiyormuşuz.
NATO’nun; Hacivat-Karagöz cümbüşüne dönen ağız dalaşlarından öteye geçmediğini, çok laf edip hiçbirini eyleme dökmediğini, AB ile ABD’nin yine pasif ve dirayetsiz çıktığını bize söyleten de Batı’ymış.
Öyle gizli bir anlaşma da değil üstelik. Cumhurbaşkanı Sözcüsü Kalın, CNN International›da dünyaya açık etti.
Rusya’yla köprüleri atmamamızı bizden Batılı dostların istediğini, ikinci söyleyişi.
İlkinde kulaklarıma inanmakta zorlanmıştım. Ama bu kez ikna oldum.
Doğru olmasa Kalın, ısrarla duyurmazdı.
Gerçi Rusya’yla Batı adına ilişkiyi koparmadığımızın ifşası, üstlendiğimiz görevi nasıl etkiler? Yahut yaptırımlara katılmayışımızın Batı’yla anlaşmalı olduğunu ilan etmek, akıllıca mı? Emin değilim.
Ama Batı’dan henüz ‘gizli görevi niye ifşa ettiniz’ diye bir itiraz gelmedi. Bu haberi, şaşkınlıkla karşıladıklarına dair bir bilgi de yok.
“Bizden bu misyonu yüklenmemizi kim istedi, o Batılı müttefiklerin bir ismi var mı, en azından Batı da kendileriyle kavgamızın göstermelik ve bocalamalarımızın kurgu olduğunu biliyor mu” diye sormak, bu durumda yersiz.
Fakat Kalın’ın ifşası, Doğu Perinçek’le hızlı Rusçu avanelerini çıldırtmışa benziyor.
Perinçek “kimi kandırıyorsunuz, böyle alengirli havalar vererek çocuk mu aldatıyorsunuz” minvalinde söyleniyordu. İktidarı, ‘Batı ajanlığı’yla suçlaması yakındır.
Ruslar ve Rus’tan çok Rusçular ne der, bu bilgiyle ne yapar, sorun ederler mi; onlar düşünsün.
Ankara’nın artık iyice absürtleşen tutarsızlıklarına üzülenler içinse müthiş rahatlatıcı bir haber. “En azından planlıymış, iktidar ne yaptığını kendi de bilmediğinden değilmiş” diyebilecekler.
Harika!
AK PARTİ'NİN YENİ EKONOMİ HAMLESİ
Ukrayna kirizini, dünyada en iyi kendisinin yönettiği iddiasındaki iktidar, ekonomideki iddiasını da sürdürüyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ekonomide hangi başarılardan hangi parlak başarılara koştuğumuzun halka yeterince anlatılmadığı kanaatinde.
Gruplar halinde görüştüğü AK Parti milletvekillerine, anlatma talimatı verdiğini okumuşsunuzdur dün.
Anlatılmadığı için halk, ekonominin gerçeklerini bilmiyor; geçim sıkıntısına düştüğünü, zamlar ve enflasyon altında ezildiğini, durumun giderek kötüleştiğini zannediyor.
Oysa pazartesi akşamki seslenişinde de hatırlatmıştı Cumhurbaşkanı. Salgına, küresel enflasyon fırtınasına gelişmiş ekonomiler dayanamayıp bir bir çökerken Türkiye, başarılı yönetim sayesinde güçleniyor, büyüyor, sabredilirse şahlanmaya az kaldı.
Ekonomideki sorun, bu gerçeklerin halka anlatılamaması.
Tespit buysa çözüm başka ne olabilir...
AK Parti propagandistleri, çok çalışıp anlatırsa halk da ekonomideki üstün başarılara ikna olacaktır.
Zam paketlerine karşı etkili bir hamle olmaz mı!