Tarih: 11.01.2021 11:30

Anılmaya değer neyimiz var

Facebook Twitter Linked-in

Hayat akıp gidiyor, yaşanmışlıklar geride kalıyor. Hızlı bir akış var bize ağır akıyormuş gibi görünse de. Her günümüz bizim için bir sınanma. Hayatı sınanmış gibi yaşama, sorumluluğu artırır. Yapılacakları anlamlandırır. Hayatı bilinçli yaşama güzellikler biriktirmeyi sağlar. Her gün, hafta, ay ve yıllar geride kalıyor. Bir insan dönüp geriye baktığında anılmaya değer geriye neler bırakmış, bu, önemli. Çünkü hayatın güzelliklerini biriktirmek insanı daha güçlü kılar, sağlam bir düzlemde tutar.

Bu, salt bu dünya için değil. Bir Müslüman için önemli olan iki dünya hayatının bütünlüğü. Müslümanlar bu dünya hayatını anlamlandırırken öte yandan asıl hedefi öte dünya. Öte dünyayı düşünürken hayatın karamsarlığına düşmeden yaşar. Hayat onun için dengelidir.

İslâm düşüncesinde her insan için sadaka-i cariye diye bir hayat anlayışı var. Bu, en sıradan bir insandan en entelektüeline kadar farklılıkları bulunur. Bir köylünün dikeceği bir ağacın hem meyvesi, hem de gölgesi hayırlara nedendir. Çeşme yapmak, su akıtmak, sağlık ile ilgili kurumlar oluşturmak, cami, yol gibi hayırlarda bulunmak. Bütün bunlar en alt katmandaki insanlar için olabilecek durumlar. Öğrenci okutmak, hafız yetiştirmek gibi.

Sorumluluk makamında bulunanların için çok daha zor. Onlar sadece kendilerinden sorumlu değildirler. Yaptıklarından da sorumludurlar. Bu kimi zaman insanlar için hayırlara, kimi zaman felâketlere neden olabilir. İnsanları yönetmek, mutlu etmek elbette çok zor. Ancak zorlukları adalet ve hakkaniyet ile aşılabilir. Adil sultanlar, yöneticiler unutulmazlar. Batılıların tarih boyunca unutmadığı Selahaddin Eyyubi, Sicilyalıların unutamadığı Adil Sultan İbn Zafer, ve tabii Sultan Fatih. Bunlar adalet ve hakkaniyetleriyle anılıyorlar. Tarih onları unutmuyor. Yapıp ettikleri onların öte dünyaları hayatlarına dahildir.

Düşünürler, Âlimler, hakiki bilim insanları sundukları asla unutulamaz. Çünkü onlar kültür ve dünya hayatının merkezini oluştururlar. Eserleri unutulmazlar arasında, kütüphane raflarında yerini almış ve almaya devam eder.

Bugün biz kendimizden sorumluyuz. Sıradan olmak yerine günlerimizi anlamlandırarak güzellikler biriktirmekle yükümlüyüz. Gücümüz, yeteneklerimiz neyi gerektirir, neler yapabiliriz, azimle çabalamak düşer bize. Her birimizin elbette yapacakları vardır.

Zaman geçiyor, hızla akıyor. Dönüp geriye baktığımızda bizden neler kalmış, anılmaya değer nelerimiz var? Bunlar bizim için önemli.

Geçmiş ile övünmek bir yarar sağlamaz. Onlar yapacaklarını yapıp öte hayata çoktan göçmüşlerdir. Geçmişimin deneyimlerinden, birikimlerinden yararlanılır, beslenilir, her insan kendine düşeni alır. Bundan kendine özgü bir hayat yolu tutturur, güzel sonuçlar çıkarır ve yeni şeyler yaparsa anlamlıdır.

Bu zamana, zamanın insanına anlatacağımız güzelliklerimiz var.

Her şeyin en iyisini, en güzelini yapmakla yükümlüyüz. Yolculuğumuzu ancak böyle anlamlandırabilir güzellikler biriktirir geleceğe bırakırız.

Olumsuzluklarda gezinmek işimiz değildir, Onlardan söz etmeye bile değmez. Onları gündeme taşımak, dolaşıma sokmak hem bizim hem de insanlığın zararına.

Belli bir yaşa kadar gelenler dönüp geriye baktıklarında geride ne kalmış, hangi ayrıntı anlamlı?

İnsan kendisiyle bir sınanmada. Bunun bilinci insanı daha dikkatli olmaya yönetir, bu hayatın zorlukları ve çilesi elbette var. Sonuçları çok daha önemlidir.

“Bize neler oluyor” ya da “neler oluyor?” sorusunu sormak yerine yapabileceğimiz neler var? Hayatın kalan kısmını nasıl olumluya dönüştürebiliriz. Yakınma bir acziyettir, Çabalama ve gayret bir eylem hâlidir. Eylemde bulunmak mutlaka az ya da çok belli sonuçlar doğurur.

Güzel düşünme, sevgiyle dolu, merhametli olma insanı asla küçültmez. Gurur ve kibir insanı küçültür. Bu kişinin acziyetidir. Kendi kaybıdır. Biz işimize bakalım, yapacak çok işimiz var.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —