Yüksek mahkemenin kararında, iptali istenen hükmün, yargısal süreçlerin makul sürede tamamlanması amacıyla düzenlendiği kaydedildi.
Soruşturma ve yargılamaların makul sürede tamamlanmasının, uzun süren yargı faaliyeti nedeniyle tarafların maruz kalabilecekleri maddi ve manevi baskı ile sıkıntılardan korunmasında etkili olacağı belirtilen kararda, ayrıca adaletin gerektiği şekilde temini ve hukuka olan inancın muhafazasının sağlanmasında da önemli bir role sahip olduğu belirtildi.
Mahkemelerin bağımsız olduğuna işaret edilen kararda, “Hedef sürelerin, meselenin uzmanlık ve teknik boyutu dikkate alınarak Adalet Bakanlığı tarafından belirlenmesine izin verilmesi tek başına mahkemelerin bağımsızlığı ilkesine aykırılık oluşturmaz.” denildi.
Hedef sürenin, hakimlerin derece yükselmesinde esas alınacak unsurlardan biri olarak dikkate alınmasının onların bağımsızlığı üzerinde etkili olup olmayacağının değerlendirilmesi gerektiği bildirilen kararda, hakimler ve savcılarla ilgili değerlendirme formunun düzenlenmesinde birçok etken bulunduğu, hedef süre uygulamasının tek başına bu form için belirleyici öge olmadığı vurgulandı.
Kararda, kanun uyarınca yargı süreci sonunda hedef sürede yargılamayı tamamlayamamış ancak isabetli bir karar vermiş hakimin, olumsuz değerlendirmeyle karşı karşıya kalacağının düzenlenmediği ifade edildi.
Bu yönüyle iptali istenen kanunun mahkemelerin bağımsızlığı ilkesiyle çelişen bir yanının bulunmadığına işaret edilen kararda, açıklanan nedenlerle kuralın, Anayasa’ya aykırı olmadığı belirtildi.
Çoğunluk görüşüne katılmayan Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan, yargılamanın makul sürede tamamlanmasının, yargı mercilerinin görevlerinin başında geldiğini, ancak, uyulması gereken bu makul sürenin ne olduğuna yürütme organının karar vermesinin, Anayasa’nın 138. maddesinde güvence altına alınan yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı ilkesiyle bağdaşmadığını belirtti. Başkan Arslan, itiraz konusu kuralın hedef süreye ilişkin hiçbir esas, şart ve kriter belirlemeden bu konudaki yetkiyi yürütmeye bıraktığını ifade ererek, bu nedene kuralın belirlilik ve yasama yetkisinin devredilemezliği ilkelerine de aykırılık oluşturduğunu kaydetti.
Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Hasan Tahsin Gökcan ile diğer 4 üye de kanunla düzenlenmesi gereken bu kuralın idarenin işlemine bırakılmasının Anayasaya aykırı olduğu görüşünü belirtti.