Bu hafta Demokratların gerçekleştirdiği iki tartışmanın salı akşamki birincisinden önce, akıllardaki mesele sağlık hizmetleri veya sınırdaki insanlık krizi değil, Amerikalıları Trump´ı başkanlık ofisinden uzaklaştıracak oyu vermeye sevk edecek en iyi stratejiyi bulmaktı. Seçmenleri kazanmak için merkez eğilimli mi yoksa sol eğilimli mi bir aday daha iyi donanıma sahiptir?
Amy Klobuchar, Tim Ryan, John Delaney ve Steve Bullock´un kendilerini ılımlı olarak konumlandırmasıyla, gözler ne kadar sola doğru kayacaklarını görmek için Elizabeth Warren, Bernie Sanders ve daha az derecede Pete Buttigieg´e çevrilmişti.
Hem Sanders hem de Warren başkanlık etmek ve Amerika´yı daha eşitlikçi bir devlet haline getirmek için enternasyonal, ilerici bir öngörüyle bir ömür boyu hazırlanmış gibi görünüyor. Nükleer silahlardan çelik vergilerine kadar Sanders ve Warren´ın ortaya koydukları planlar detaylıydı; Salı günkü tartışmanın yapıldığı Detroit gibi şehirleri harap eden merkezci statükodan kurtulmak için güçlü gerekçeler sundular.
Bununla beraber Sanders ve Warren arasında beklenen sol çekişme, iki aday da programa yumrukları havada çıksa da, gerçekleşmedi.
Warren, ılımlıları, Cumhuriyetçi Parti´nin (GOP) bahsettiği konulara saplanıp kalmakla suçladı ve başkanlığı değişiklik yapmak için kullanmanın radikal olduğu fikrine meydan okudu. Gecenin en heyecanlı kısmı Sanders, kendisini, mimarı olduğu sağlık hizmeti tasarısının sendika işçileri üzerinde yaratacağı etkiyi anlamamakla suçlayan Ryan´a sertçe cevap verince geldi: ?Elbette anlıyorum, lanet olası tasarıyı ben yazdım!"
ABD´de aylardır iki adayın da fazla sola saptığı imaları dolaşıyor. Örneğin, New York Times köşe yazarı Thomas Friedman´ın sözlerini ele alalım:
?Sevgili Demokratlar: Ortada çetrefilli bir durum yok! Sadece ülkeyi yeniden birleştirmeye ve daha iyi iş olanakları yaratmaya kararlı; bağımsızların, ılımlı Cumhuriyetçilerin ve Donald Trump´ı dönem arası seçimlerde terk ederek Temsilciler Meclisi´ni Demokratlara geçiren ve başkanlık için de aynı şeyi yapabilecek banliyö kadınlarının desteğini kazanabilecek düzgün, aklı başında birini aday gösterin. Böyle bir aday kazanabilir! Ama lütfen bana devrimden falan bahsetmeyin! O bekleyebilir."
Friedman´ın argümanındaki sorun, Amerikalıların sol eğilimli bir adaydansa merkezci bir adaya oy vereceğine dair varsayımıdır. Bu illaki doğru değil. Daha önce de söylediğim gibi 2016 başkanlık seçimlerinin Amerikalıların şu anda istediği şeyin bir ılımlı olmadığını Demokratlara açıkça göstermiş olması gerekirdi; Donald Trump´ın Beyaz Saray´a seçilmesini sağlayan şey tam da bu radikal değişim vaadiydi.
Geçen geceki tartışma boyunca Sanders ve Warren´ın yaptığı, her ne kadar fikirleri bugün Amerika´da uygulanmadıkları için (örneğin herkesi kapsayan sağlık hizmeti) ?radikal? görünse de, Amerikan halkına politika önerilerinin, uluslararası eğilimler ve bunların Amerikan işçi sınıfı üzerindeki olumsuz etkisi düşünüldüğünde hiç de olağan dışı olmadığını hatırlatmaktı.
Solun bir şansı olup olmadığına dair bir şüphe kalmışsa da, bu tartışma, hem Sanders hem de Warren´ın Demokrat başkan adaylığı için ciddi rakipler olduğunu açıkça ortaya koydu. Amerikan ailelerinin endişelenip üzerine kafa yorduğu dertler çeşit çeşit ve siyasi uzmanların kullanmayı yararlı bulduğu önceden hazırlanmış ?ılımlı? veya ?sol eğilimli? kutulara tam olarak sığmıyorlar.
Amerika´nın siyasi bir devrime çılgınca ihtiyacı var. Ve artık bir tanesi için hazır da. Siyasi bir devrim ihtimalinden daha az hiçbir şey Trump´ı başkanlık ofisinden uzaklaştıracak kadar çok Amerikalıyı sandık başına getiremez.
Ne herhangi siyasi bir tecrübesi ne de başkanlık için bir hazırlığı olan bir realite TV kişiliği radikal bir siyasi değişim programıyla 2016 seçimlerini kazanmıştı. Demokrat çevreler değişimi kucaklamaktan neden korksun ki?
_______________
http: //www.independent.co.uk/voices
Independent Türkçe için çeviren: İrem Oral
Kaynak: independent. Türkçe