Boğaziçi Üniversitesi’ndeki olayları takip ediyoruz.
Şaşkınlıkla ve sabırla.
Şaşırıyoruz çünkü polisin tepkisi haddinden fazla. Sanki birilerinin hıncını alıyor gibi. Polislerin başka bir sivil polisi de gözaltına almaya çalışması, olayın resmini çok güzel ortaya çıkarıyor.
Öğrencilere kontrolsüz şiddet uygulayan polislerin zihinlerinde sanki tek bir şey var.
‘Bu öğrencileri adam etmesini biliriz’…
Bu kareleri daha önceleri de gördük.
Sağ-sol olaylarında,
1980 öncesi Türkiye’sinde,
Gezi olaylarında,
Ve şimdi Boğaziçi Üniversitesi olayları.
Bu olay eski sağ-sol olaylarına benzemiyor.
Bu iş başka.
Çünkü Boğaziçi Üniversitesi Amerikancı bir üniversite.
Amerikalı eğitimci ve mimar Cyrus Hamlin ile Amerikalı tüccar Christopher Rheinlander Robert, 16 Eylül 1863 İstanbul’da Robert Koleji’ni açtılar. Bu kolej, ABD dışındaki ilk Amerikan koleji olarak kayıtlara geçti. 1971’de Yönetim Kurulu, Robert Koleji üzerinden Boğaziçi Üniversitesi adıyla bağımsız bir üniversite kurulması için Türkiye hükümetini teşvik etti.
Üniversitenin yönetimi ise demokratik, katılımcı, özerk ve özgürlükçü üniversite yönetim modeline göre.
Buradan da anlayacağınız gibi tam bir üniversite, yani universal bakış açısının öğrencilere kazandırılması çok önemli.
Bugün ise Boğaziçi Üniversitesi’ne yapılan rektör atamasını kabul etmeyen akademisyen ve öğrencilere destek verenler içinde de her görüşten insanlar var.
Solcular, aşırı solcular, sağcılar ve hatta Üniversite’nin ‘Müslüman Öğrenciler Grubu’.
Müslüman Öğrenciler Grubu konuya ilişkin bir açıklama yapmış ve demişler ki: ‘Tutuklu ve gözaltında olan arkadaşlarımız serbest bırakılmalıdır. Kayyım rektörler geri çekilmeli, rektörler demokratik seçim yoluyla belirlenmelidir. Kampüs içerisinde ve dışarısında polis ablukası kaldırılmalıdır’.
Başörtüsü eylemi, Boğaziçi Üniversitesi
Boğaziçili öğrenciler daha önce de ‘başörtüsü eylemi’ düzenlemişler ve bu eylemde erkek öğrenciler kadın öğrencilere destek olsun diye başörtüsü takarak olayı protesto etmişlerdi.
Belki o zaman bu öğrenciler çok kıymetliydi çünkü Boğaziçi gibi bir üniversitenin öğrencileri başörtüsü konusunda özgürlük için bir araya gelmişlerdi.
Şimdi ne oldu?
Bu öğrencileri bugün terörist yapan ne?
Devlete karşı koymak, devlete mukavemette bulunmak.
Devletin atadığı rektörü istememek.
Sadece bu yüzden bu öğrenciler terörist.
Boğaziçi Üniversitesi’nde bu olaylar olurken YÖK’ün hiç açıklama yapmaması da size garip gelmiyor mu?
Bana garip geliyor.
Yoksa birileri YÖK’e, ‘sen bu işe karışma’ mı dedi.
Neden olmasın.
Böyle denmesinin bir sebebi olabilir mi?
Olabilir ve hatta sebebi var bana göre.
Şimdi biraz İstanbul’dan yükselelim. Şöyle bütün Türkiye’yi görelim.
Ne görüyoruz?
Ekonomik sorunlar: İşçi, esnaf, çiftçi ve dar gelirli çok zorluk çekiyor.
Siyasi iktidar 2023 için yeni planlar yapıyor, yeni ortaklıklar arıyor.
Bu olay olsun ki, dikkatler oralara çekilmesin.
Hadi biraz daha yükselelim.
Ne görüyoruz?
Bütün dünya.
Ve doğal olarak ABD.
ABD’de yeni başkan Biden.
Siyasi iktidarın Biden’la arası Trump’la olduğu kadar iyi değil. Hatta kötü bile denebilir.
Biden’la ilişkilerin iyi olması için ABD’de yeni tanıtım ve lobi şirketleriyle anlaşmalar yapıldı.
Ama yeterli değil.
Biden’la pazarlık payını arttırabilmek için başka şeyler de lazım.
Siyasi iktidarın eskiden beri yapageldiği üslup uygulanmalı.
Önce gerginlik ve bu gerginlikle pazarlık payını arttırmak.
Evet, Boğaziçi olayının bu kadar büyümesi, polisin orantısız güç kullanmaktan çekinmemesi ilerideki görüşmeler için birer hazırlık.
Polis böyle şiddet uyguladığında, psikolojik ve toplum psikolojik açıdan karşı taraf da sertleşecek ve gerginlik artacak.
Gerginliğin artması ile Amerika kökenli bir Üniversite’deki olaylar daha fazla gündem olacak.
Hatta oldu bile.
Avrupa medyası gösterileri yayınlamaya başladı.
Sonra da ABD olaylara müdahil olur.
Sonra da ‘bu gerginliği durduruyoruz’ hamlesi ile pazarlık payı arttırılacak…
Yine, yine, yeniden…
Sevgi ve Bilgiyle kalın