Amerika seçimleri denince yurt dışında akla hep Başkanlık seçimleri gelir. Amerika’da başkanın yetkilerini Meclis ve Senato gibi kurumlar tarafından sınırlandırıldığı için meclis ve senato seçimleri de oldukça önemlidir. Hatta bazen bu seçimler başkanın kim olduğundan daha önemlidir. Meclis ve senatoyu kontrol eden parti, başkanın partisi değilse başkanın iş yapabilme alanını oldukça daralır. Bu hafta Amerika’da gerçekleşen ara seçimler de meclisin tamamı senatonun ise 3’te 1’i yeniden seçiliyor.
Temsilciler Meclisi ve Senato seçimlerinde oy verme bitse de sayım süreci hala devam etmektedir. Meclisi ve senatoyu kimin kazanacağı resmi olarak henüz belli değil çünkü bazı bölgelerde oy farklılığı çok az. Oyların bir kısmı posta ile geliyor. Bu seçimlerin kesin sonuçları, gelecek yıllarda Amerika’nın politik, ekonomik ve kültürel olarak nasıl bir çizgide gideceğini ciddi etkileyecektir.
Bu ara seçimde en çok gündem olan konular şunlar idi.
- Ekonomi ve enerji politikaları ve enflasyon,
- Kürtaj ve kadının kendi hayatına kendisinin karar vermesi,
- Demokrasi tartışmaları ve demokrasiye karşı tehditler,
- Amerika’nın geleneksel çizgisinden çıkması ile ilgili politik tartışmalar,
- Uluslararası ekonomik-politik süreçler ve Amerika’nın bu süreçlere tepkileri,
- Eğitim ve sağlık politikaları,
- Toplumsal uyumun bozulması ve kutuplaşmanın artması
- Suç oranlarının artması ve çözüm önerilerinin geliştirilmesi,
- LBGT ve kimlik konuları.
Birçok farklı konu eyaletin demografisine göre farklı ağırlıkta seçime damgasını vurmuştur. Cumhuriyetçiler ve Demokratlar arasındaki kutuplaşma çok daha artmıştır. Beklenenin aksine genelde dış politika özelde ise Rusya-Ukrayna savaşının etkisi seçim sırasında pek fazla olmadı.
Seçim sürecinde Türkiye ve Türk Amerikan ilişkilerine doğrudan etki etki edecek derecede bir gündem gelişmemiştir. Ancak Dr. Mehmet Öz’e Türk kimliğinden dolayı da bayağı saldırılmıştır, yine kendi partisi tarafından.
Amerika’nın dünyanın her tarafında etkili olması fikri özellikle yenilikçi (progressive ) demokratlarda ve hatta dünyaya üstten bakan politikaları takip eden cumhuriyetçilerde bile gittikçe zayıflamıştır. Bu nedenle de Türkiye üzerine negatif etki oluşturabilecek genel bir gündem oluşmadı. Bundan sonra Amerika’nın dış dünyaya ilgisinin ve politikalarının daha fazla zayıflayacağını ve askeri boyutlardan daha çok ekonomik olacağını rahatça söyleyebiliriz. Bu da Türk Amerikan ilişkilerine pozitif bir yansıma yapacaktır diye düşünüyorum.
Son yıllarda, malum Amerika’da ciddi olarak tepki gösterilen bir Türkiye vardı. Fakat son süreçte Türkiye geliştirdiği kendi sınırlarında milli çıkarlarından taviz vermeyen ama tutarlı ve etkin bir diplomasi ile götürdüğü dış politikası ile Amerika ile ilişkileri normalleştirici yola girmeye başlamıştır… Açıkça dillendirilmese de Sayın Büyükelçimiz Murat Mercan’ın Amerika’yı tanıyan değerli çalışmaları ve konjüktöründe değişmesiyle Amerika’daki Türkiye gündemi oldukça pozitif bir sürece doğru ilerlemektedir.
Amerika’nın geleceğini etkileyen ve değişimini aralayan bu ara seçimlerde en çok takip edilen konulardan bir diğeri de Senato için Dr. Mehmet Öz ve John Fetterman arasında gerçekleşen kıyasıya yarış oldu. Bu birkaç açıdan önemlilik arz etti. Dr. Öz, Trump’ın desteğiyle aday olma hakkını kazandı. Dr. Öz’ün Trump’ın düşüncelerini savunması ve seçim sürecini bu minvalde sürdürüp seçimi kaybetmesi Trump’ın ırkçı fikirleri de dâhil bazı düşüncelerinin artık kendi partisinde de Amerikan toplumu tarafından sahiplenilmediğini ve gerilediğini göstermiştir. Hatta sadece Dr. Öz’ün kaybetmesi değil aynı zamanda da Trump’ın yaşadığı eyalet olan Florida eyaletinde Trump’a muhalif 2024 başkan adaylığına niyetini açıklayan aynı partiden De Santis’in yüksek bir oranla Valiliğini kazanması Trump’ın 2024 seçimlerini kazanacağı iddialarına büyük ölçüde gölge düşürmüştür.
Ayrıca Dr. Öz’ün fikirleri sokaktaki vatandaş gibi sade giyinen ve mütevazılığı ve transparanlığı/şeffaflığı içselleştirip temsil eden Fetterman’ın temsil ettiği değerlere yenilmiştir, Dr. Öz 100 milyon takipçisi olan Amerika’nın Doktoru diye ünlü ve zengin bir kişi olmasına rağmen. Kaybetmesinde değeri her gecen gün azalan Trump’ın temsil ettiği değerleri savunması ve halkta karşılığının azalması önemli rol olmuştur. Benim kuvvetli kanaatimce eğer Dr. Öz kendi görüşleriyle seçimlere girseydi seçimi rahatça kazanırdı.
Siyasetin gerçekleri sahaya inince değişmektedir. Kendisi çok entelektüel bilinmese de çok sade bir dille “politika” yapan Fetterman’ın kazanması Amerikan insanın kendi eksenine yeniden oturması konusunda uzun süredir büyüyen hareketin artık yeniden ivme kazandığını göstermiştir.
Bu seçimlerin benim açımdan da ayrı bir anlamı olmuştur. Çünkü hem Dr. Mehmet Öz’ü hem de John Fetterman’ı yakından tanımaktayım, her ikisi ile de geçmişe dayanan ilişkimiz bulunmaktadır.
Ben bulunduğum bölgede kongre üyesini belirleyen komisyonun başkanlığını yaptığımdan Fetterman’ın Pennsylvania vali yardımcılığı seçimi sürecinde de birçok kez şahsımı ziyaret edip, fikirlerini benimle paylaşıp, istişare etmişti. Sonrasında da ilişkimiz devam etti ve hala haberleşiyoruz.
Dr. Öz’de aday olmadan öncede hem kendi yerimizde hem de kendi yerinde birçok kez evsiz insanlar için bir besin değeri yüksek ürün geliştirmek için görüşmüştük.
Yakinen tanıdığım, saygı duyduğum ve gerçekte hem entelektüel hem de çok insancıl olan dahası bizim medeniyet ve kültür değerlerine de sahip olan Mehmet bey her sorulduğunda Müslüman olduğunu söylemekten çekinmemiştir.
Hem Mehmet beyin hem de John’in Her ikisinin de savundukları düşünceler iki zıt yelpazeyi temsil etmektedir. Bir tarafta temel ve insani değerleri mütevazı olarak savunan Fetterman diğer yanda ise Trump’ın kişiliğinde özdeşleşen değerleri savunan Dr. Öz.
Kaderin cilvesine bakın ki oldukça İki farklı kutbu temsil eden bu iki dostumun senato seçimlerinde rekor 373,6 milyon dolar harcanan seçim süreci Amerika’nın geleceğine damga vuracak diğer gelişmelerin sonuçları açısından da oldukça önemli olmuştur. Fetterman ve Dr. Öz’ün temsil ettiği değerlerin arasında geçen mücadele Amerika’nın geleceğinin de tartışmasıdır.
Aslında Trump’ta bazı süreçlerde Amerikan halkı için gayet başarılı politikalar geliştirdi. Fakat Trump’ın üstten bakan, ırkçı ve narsist tavırları insanları bezdirdi.
Ben demokratların içindeyim ama bu Demokrat Parti’nin her politikasına katıldığım anlamına gelmiyor. Yeri geldiğinde katılmadığım hususlarda özgürce görüşlerimi ifade ediyorum.
Bütün bu süreç ve Amerika’nın gidişatı insanın fıtri değerlerine önem veren ve gerçek gücün ve mutluluğun para ve şöhrette olmadığına aksine insan olmakta olduğuna inanan kişiler için ümit vericidir. Seçimler sonucunda, emperyalist olmayan ve bizimde medeniyetimizi içeren evrensel insani değerlerden beslenmiş, kurucu değerlerine saygı duyan bir Amerika’nın yeniden yeşermesi ya da fabrika ayarlarına dönme ümidinin arttığını görmek beni oldukça heyecanlandırmıştır. İste o Amerika şu sıralar fabrika ayarlarına döndüğünde o bizim köklü medeniyet anlayışımızın temsilcisi olarak 800 yıl önce gönderdiği 3 gemi dolusu Müslümandan dolayı bizim de “Amerika”mızdır.
Çünkü bizim medeniyet anlayışımız Amerika’ya başkan Trump’tan 650 yıl önce Christopher Columbus’dan ise yaklaşık 200 yıl önce gitmiştir.
Kaynak: farklı bakış