Altan Tan: Şeyh Said kıyamı mahkeme zabıtları (4)

Altan Tan, indytürk.com’da “Şeyh Said kıyamı mahkeme zabıtları (4)” başlıklı bir yazı kaleme aldı. Yazıyı aşağıya alıntılıyoruz.

Altan Tan: Şeyh Said kıyamı mahkeme zabıtları (4)

 

Şeyh Said (oturan beyaz sakallı), sağında Şeyh Şerif, (ayakta ortada) Binbaşı Kasım (Ataç), (ayakta solda) Şeyh Abdullah

Şeyh Said kıyamı mahkeme zabıtlarının en ilginç kısımlarından biri de yargılanan toplam 92 kişinin ve bunların içinden idama mahkum edilerek 28-29 Haziran 1925’te sabaha karşı idam edilen 47 kişinin sorgulama tutanakları ve mahkemedeki ifadeleridir.

Şeyh Said Efendi’nin yakalandıktan sonra Varto’daki ilk sorgulaması dahil olmak üzere tüm mahkeme süresince vakarlarından hiçbir taviz vermeden olayları olduğu gibi ve en doğru şekilde anlatan, gerekli sorumluluğu yine abartmadan ve gerçekte olduğu kadarı ile üstlenen iki kişi Şeyh Said Efendi ile Hanili Salih Bey‘dir.

Her ikisi de idam sehpasına kadar bu onurlu, mütedeyyin ve mütevekkil tavırlarını muhafaza etmişlerdir.

Ne yazık ki yargılananların ve idama mahkum edilenlerin çok büyük bir kısmı onurlu bir duruş sergileyememiş, birbirlerini ve genel olarak da Şeyh Said Efendi’yi suçlamışlardır.

Mahkeme süresince yargılananları takındıkları tavırlar üzerinden birkaç başlık altında tasnif etmek gerekirse:

1. Hainler: 

Binbaşı Kasım başta olmak üzere bazı kişilerin (özellikle bölgede görevli bazı memurların) kıyam öncesinden hükümetle ilişkili oldukları ortaya çıkmıştır.

Binbaşı Kasım, Şeyh Said Efendi’nin en yakınındaki şahıslardan biridir. (Şeyh Said Efendi’nin bacanağı ve Azadi Örgütü lideri Cıbranlı Halit Bey’in amcası oğludur. Aynı zamanda Cıbranlı Halid Bey’in kız kardeşi ile evlidir.)

Varto-Muş arasındaki Abdurrahman Paşa Köprüsü’nde Şeyh Said’i tutsak ederek hükümet kuvvetlerine teslim eden kişidir.

Binbaşı Cıbranlı Kasım’ın Erzurum Kongresi‘nden beri (23 Temmuz-7 Ağustos 1919) Mustafa Kemal ile irtibatlı olduğu ve düzenli olarak Ankara Hükümeti’ne raporlar yazdığı anlaşılmıştır. 

Azadi Örgütü lideri Cıbranlı Halid Bey’in 1923 yılında kendisine yazdığı 5 adet mektubu aleyhinde delil olarak mahkemeye sunmuştur.

(Sonraki yazılarımda Şeyh Said’in Varto’da yakalanmasından bir gün önce 14 Nisan 1925’te Bitlis’te idam edilen merhum Cıbranlı Halid Bey’i ve bu 5 mektubun içeriğini anlatacağım.)

2. Kıyama zorla katıldıklarını söyleyenler:

Bunların başında gelen de Şeyh Said Efendi’nin hem dayısı ve hem de halası oğlu, aynı zamanda da damadı olan Melekanlı Şeyh Mahmud’un oğlu (Sönmez) Şeyh Abdullah’tır.

İfadelerinin tümünde olaylara Şeyh Said Efendi’nin zoru ile katıldığını, onları engellemeye çalıştığını ve isyana rızası olmadığını söylemiş, Varto Abdurrahman Paşa Köprüsü’nde Şeyh Said’i yakalamak isteyen Binbaşı Kasım’a da Şeyh Said’i tutsak etmesinde yardımcı olmuştur.

(Şark İstiklal Mahkemesi Şeyh Said Mahkeme Tutanakları s.132-133
Diyarbekir Kamışlı Şeyhlerinden Şeyh Şemseddin de ifadelerinde Olaylara oğlu Feyzi ile kardeşi oğlu Fahreddin’in katıldığını, kendisinin bunlara şiddetle muhalefet ettiğini ve Silvan’a giderek hükümet kuvvetlerinin yanında yer aldığını, Silvanlı Sadık Bey ile birlikte Gazi Paşa’ya telgraf çektiklerini beyan etmiştir. (Şark İstiklal Mahkemesi Şeyh Said Mahkeme Tutanakları s.393-394-395)

3. Hasbelkader ve bir şekilde olayların içinde olduklarını kabul eden ancak hiçbir sorumluluk kabul etmeyenler:

Bu gruptakiler en büyük çoğunluğu teşkil etmektedir.

Şeyh Said’in kayınbiraderleri olan Çan Şeyhleri; Celal, İbrahim, Ali ve Hasan (Korkutata), Gökdereli Şeyh Şerif (Bingöl) Şeyh Abdüllatif ile Bakır Madenli Kadir Efendi bu grubun önde gelenleridir.

Çan Şeyhlerinden Çapakçur Müftüsü Şeyh İbrahim Şeyh Said’in eniştesidir.

Bunlar da olaylara istemeyerek ve çevrenin baskısı ile katıldıklarını, hiçbir sorumlulukları olmadığını söylemekte ve Şeyh Said’in onların sorumlulukları ile ilgili doğru ifadelerinin zıddına ifade vermektedirler.

Özellikle Şeyh Şerif ile Çan şeyhleri zabıtlardan anlaşıldığı kadarı ile daha önceden de aralarında çekememezlik olduğundan sürekli olarak birbirlerini suçlamaktadırlar.

(Şark İstiklal Mahkemesi Şeyh Said Mahkeme Tutanakları s.182-183-184-185-190-191-236-237-238-239-244-245-246)

Hanili Salih Bey gibi birkaç kişi dışında Şeyh Said Efendi’nin arkadaşlarının neredeyse tamamının dolaylı, bir kısmının ise doğrudan tek sorumlu olarak kendisini suçlamaları ve mahkeme reisinin;

‘Bak Şeyh Said, herkes inkar ediyor’ sorusu üzerine Şeyh Said Efendi; 

Hiç birine kızmadan ve hiç birini de azarlamadan ve onlarla herhangi bir polemiğe de girmeden ‘Ben ne diyeyim? İlallahi müşteka’ (şikayet Allah’a) demektedir.

Hanili Salih Bey hakimin; ‘Sizi Şeyh Said Efendi mi iğfal etti? Yoksa bu cereyana kendiliğinizden mi kapıldınız?’ sorusuna büyük bir cesaret ve vakarla;

Hayır, ben iğfale kapılacak adam değilim. Şeyh Said Efendi bir kibritti, o olmasa idi başka birisi yapardı. Şeyh Said Efendi ne beni kandırabilir ne de icbar edebilir.

‘Kabiliyet hazırlanmıştı, bu işin başına Şeyh Said değil kim geçse olacaktı’ cevabını vermektedir. (Şark İstiklal Mahkemesi Şeyh Said Mahkeme Tutanakları s.323-331)

İşin ilginç olan yanı baskı ve zorla isyana katıldıklarını söyleyen, hiçbir sorumluluk kabul etmeyen ve tüm ‘suçu’ Şeyh Said Efendi’nin üstüne yıkanlar da idam edilmişlerdir. 

Şeyh Said Davası’nda yargılanan ulusalcı-milliyetçi-laik seküler tek kesim olan Cemil Paşa (Cemiloğlu) Ailesi’nin ifadeleri ise haftaya…

Devam edeceğiz inşallah.

Kaynak: Farklı Bakış