İstanbul Milletvekili Oğuz Kaan Salıcı başkanlığında bir CHP heyeti geçtiğimiz günlerde Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’ne kurumsal bir ziyarette bulundu.
Erbil’de Mesut Barzani, Başbakan Mesrur Barzani ve Bölge Başkanı Neçirvan Barzani ile görüşüldü.
Bugüne kadar AK Parti yetkilileri ve AK Partili bakanlar defalarca Erbil’i, Kürdistanlı siyasetçiler de Ankara ve İstanbul’u ziyaret ettiler.
Mesut Barzani Ankara’da AK Parti büyük kongresine katıldı, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile Diyarbakır’ı ziyaret etti.
Aslında bu temasların yadırganacak bir yanı yok, olmaması lazım.
Neticede Kürdistan Bölgesel Yönetimi Irak Devleti içinde ve Irak Anayasası’na uygun bir şekilde kurulmuş ve tüm dünyanın tanıdığı bir yapı.
Türkiye’deki iktidar ve muhalefetin dost ve kardeş Kürdistan ile iyi ilişkiler içinde olmaları olması gereken bir durum.
Aksine olmamaları ve kapıları kapatmaları anormal bir durum.
(CHP heyeti Erbil’de IKB Başkanı Neçirvan Barzani ile görüştü / Fotoğraf: AA)
Birlikte çıktığımız bir TV programında CHP milletvekili Sezgin Tanrıkulu‘nu Kürt sorununun çözümü ile ilgili somut bir önerileri olmadığı için eleştirmiş ve İngiltere’den, Fransa’ya; İran’dan ABD’ye kadar onlarca devletin Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin başkenti Erbil’de konsolosluklar açtığını, dünya alemin ekonomik, siyasi, kültürel ilişkiler kurduğunu ancak aradan 28 yıl (1993-2021) geçmesine rağmen CHP’nin daha kurumsal bir ziyaret bile yapmadığını/yapamadığını; söylemiştim.
Erbil ile Diyarbakır’ın arası uçakla 35 dakika.
CHP’liler herhalde eleştirilerimi ciddiye almış olacaklar ki en nihayet bu yıl Erbil‘e gidebildiler!
Daha düne kadar TBMM’de ‘Ayağı şalvarlı, başı sarıklı, aşiret reisi’ diyerek aşağıladıkları Barzani’nin ayağına kadar giderek; ‘Sayın Başkan Barzani’ diye hitap etmeleri büyük bir değişim.
TBMM’de Barzani’ye yine şalvar ve aşiret reisliği söylemi ile yaptıkları bir hakarete ‘Barzani benim amcamın oğlu, bu hakaretleri kabul edemem ve cevap vereceğim’ dediğimde Osmanlı Devleti’nin kurucusu Osman Bey’in de bir aşiret reisi olduğunu ve Fatih Sultan Mehmet ile Yavuz Sultan Selim’in de şalvarlı olduklarını akıllarına getirmeyen CHP’li milletvekilleri üzerime yürümüşlerdi.
Anlaşılan o günden bugüne köprünün altından çok sular akmış bulunuyor!
CHP’nin bu ziyareti ile ilgili basında lehte ve aleyhte birçok yorum yayınlandı.
AK Parti yanlısı kalemlerin eleştirileri birkaç ana başlıkta toplanabilir.
Kısaca AK Partili kalemlerin iddiaları bunlar.
MHP meselesinden başlayalım;
MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın;
“CHP’nin yurt dışındaki bu diplomatik çıkışları devlete ve millete ihanettir” diyerek AK partili kalemşorları mahcup etmedi!
Neyse ki AK Partili bakanlar ve Cumhurbaşkanı Erdoğan bu topa girmedi.
Aslında MHP’ye sormak lazım;
Kürt meselesi ile ilgili ‘canımız, kardeşimiz, et tırnak’ edebiyatı dışında önerileriniz neler?
Yıllardır sürdürmekte ısrar ettiğiniz bu kısır politikalarla nereye kadar gideceksiniz?
Fikir babanız olarak kabul ettiğiniz Ziya Gökalp’in 1923’te yazdığı ‘Kürtler ve Türkler’ makalesi hakkında ne düşünüyorsunuz?
Ziya Gökalp’in sizin gibi düşünmediği açık. Çok daha gerçekçi ve olumlu.
Irak ve Suriye’deki Kürtlerin durumları ve statüleri ile ilgili somut olarak dış politikanız ne?
Cevap verip vermemek MHP’lilerin kendi bilecekleri bir iş ancak AK Parti, MHP’nin bu keskin tavrını sorgulamak zorunda.
“Erbil’e ziyaret ‘millete ve devlete’ neden ihanet olsun?” diye sorması lazım.
Bunu yapmadığı/yapamadığı ve ortağını doğru bir çizgiye getirememesi durumunda fatura kendine kesilir.
Böyle biline!
CHP’nin PKK ile Barzani arasında ‘arabuluculuk’ yapmak istediği iddiasına gelince aslına bakacak olursanız AK Parti’lilerin kendilerinin de bu söylediklerine inandıklarını sanmıyorum.
Anlaşılan politik düşmanlık insanı kör ediyor.
28 yıl boyunca Erbil’e gitmek için bekleyen ve bu ziyaret için en az yüz elli sefer ölçüp tartan, kesip biçen bir CHP’nin böylesine gıran (ağır) bir yükü yüklenmeye kalkması akıllara ziyan.
CHP’nin Erbil ziyareti ile ilgili yersiz polemiklere gerek yok. ‘Öküz altında buzağı aranmadan’ önce, ülke barışı için CHP’ye bir kredi açılmalı.
Sorunun kaynağı CHP’nin 98 yıl sonra her ne sebeple olursa olsun bu topa girmesi sorunun çözümünü kolaylaştırır.
Ne kadar geç olursa olsun bu ziyaret olumlu.
Bağcıyı dövmeyi bir yana bırakarak üzüm yemeye bakmalı.
Üzüm yemek istiyorsak CHP’yi önce cesaretlendirerek teşvik etmeli, sonrasında ise polemiğe girmeden ve gerektiği kadar (sorumluluğu kadar) sorgulamalı, çözüm önerilerini ortaya koymasını istemeliyiz.
Türküyle Kürdüyle ülkenin yararı bu.
Kaynak: Farklı Bakış