Altan Tan, indyturk.com’da “DEVA Partisi ve Şeyh Said” başlıklı bir yazı kaleme aldı. Yazıyı aşağıya alıntılıyoruz.
DEVA Partisi kurulurken en fazla umutlanan ve beklenti içine giren ‘Beyaz Müslümanlarla’, ‘Beyaz Kürtler’ oldu.
“Yahu! Biz daha bu ‘Beyaz Türkler’ mevzuunu bile hallu-fasıl edememişken bu ‘Beyaz Müslümanlarla’, ‘Beyaz Kürtler’ de nereden çıktı?”
“Olur olmaz yeni icatlar peşinde koşmandan, başımıza türlü işler açmandan bıktık usandık” diyorsanız biraz bekleyin.
Pek yakında bu merakınızı giderecek ‘Beyaz Müslümanlar’ ve ‘Beyaz Kürtlerle’ ilgili derli toplu bir yazı yazacağım inşallah.
‘Beyaz Müslümanlarla’, ‘Beyaz Kürtler’ Ali Babacan‘dan bir Özal çıkacağı hayalindeydiler.
Tüm hayaller gibi bu da bir ‘hayal’ olarak kaldı.
Adı üzerinde ‘hayal’ işte!
Turgut Özal; bu topraklara olan aidiyeti, Aleviler, Kürtler ve dindarlara olan yaklaşımı, ekonomide dünya ve ülke gerçeklerine rasyonel yaklaşımı ve belki de en az bunlar kadar önemli olan ‘tontonluğu’ ile farklı bir siyasetçi olarak tarihe geçti.
En az 100 yıldır var oluş mücadelesi veren Kürtlerin kalbinde ise apayrı bir yer edindi.
İktidarının ilk yıllarında Koruculuk Sistemini kurması ve Diyarbakır 5 Nolu Askeri Cezaevi‘ndeki işkence ve cinayetlerin 1 Nolu sorumlusu olan Sıkı Yönetim Komutanı Kemal Yamak’ı Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri yapması gibi bariz hataları olmasına rağmen (‘O tarihlerde mecburdu’diyenler de var); Barzani ve Talabani’ye diplomatik pasaport vermesi,‘Benim teyzem de Kürt’ demesi (Teyzesi Kürt olunca annesi ne olur? Anlayan anladı!) ve ‘Federasyonu da tartışabiliriz’ gibi görüşleri ile Kürtler için bir umut ışığı oldu.
Ne yazık ki Ali Babacan’dan bir Özal çıkmadı.
Toplumu ‘yatay kesen meselelerden’, dikey mevzulara geçemedi.
Hoş ‘yatay’ da pek mesafe alamadı ya, her neyse!
‘Yatay ne?’, ‘Dikey ne?’ diye sormayın!
‘Eş kenarı’ da, paralel kenarı da bilmeyenlerdenseniz;
Azıcık yorulun da Babacan’ın demeçlerine bakın!
Şeyh Said ve 46 arkadaşı 28 Haziran’ı 29 Haziran’a bağlayan gece yarısı Şark İstiklal Mahkemesi’nin verdiği kararla Diyarbekir Dağ Kapı Meydanı’nda idam edildiler.
Her yıl olduğu gibi bu yıl da sevenleri tarafından rahmetle anıldılar.
DEVA Partisi’nin Diyarbakır İl Başkanı Cihan Ülsen,
“Şeyh Said ve arkadaşlarının İstiklal Mahkemelerince idam edilişinin 96 yıldönümü.
İstiklal mahkemelerinin tüm kurbanlarını rahmetle anıyorum.
Şeyh Said ve arkadaşlarının mezar yerlerinin açıklanması için iktidarı harekete geçmeye davet ediyorum” açıklamasında bulundu.
DEVA Partisi Mardin İl Teşkilatı da,
“Şeyh Said’i Rahmetle Anıyoruz” paylaşımı yaptı.
Diyarbakır ve Mardin teşkilatlarının bu anmalarına Deva Partisi Genel Merkezi’nden karşıt tepkiler geldi.
Halbuki en azından AK Parti Genel Merkezi gibi susarak da geçiştirebilirlerdi.
Neyse!
Hiç olmazsa mürailik yapmadılar!
DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı Burak Dalgın,
“Cumhuriyet hükümetine karşı silahlı isyan başlatmış bir kişiyi anmak ana akım bir siyasi partinin işi olamaz. Deva Partisi’nin kuruluş iddiası nettir” tepkisinde bulundu.
Halkla İlişkilerden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ali Rıza Babaoğlan ise,
“Silahla mevcut Cumhuriyet yapımıza kast eden kişiyi anmak, ancak gerçeklerden kopmuş olmayı gerektirir.
İsterseniz artık sahaya çıkın,
Vatandaşlarımızla bir araya gelin böylece 96 yıl önceki mevzu yerine şuan ki gerçek gündemle hemhal olursunuz” dedi.
Deva Partisi Kartepe İlçe Başkanlığı da Diyarbakır ve Mardin il başkanlarını eleştirerek iki genel başkan yardımcısına destek verdi;
“Parti içinde farklı sesler olabilir, fakat bu farklı ses değil bu, milyonlarca şehide saygısızlık. İnşallah bu yanlıştan döner veya döndürülürsünüz.”
Genel Başkan Ali Babacan ‘yatay’ mevzulara baktığından partideki bu çalkalanmalara karşı bir şey söyleme ihtiyacı duymadı; konuyu ‘dikey’ genel başkan yardımcılarına havale ederek işin içinden sıyrıldı!
Fazla söze hacet yok.
Yeni bir Özal arayanlar dertlerine yansınlar!
Veya
Kürt meselesinde Dersim katliamını kınayan AK Parti’nin bile gerisinde kalan CHP-MHP-Adalet Partisi karışımı Deva da ‘deva’ arasınlar!