Almanya'da yeni ekonomik plan: Borç freni neden kalktı?
eni genel seçimden sonra göreve başlamayı bekleyen bir meclis olduğu halde, görev süresinin sona ereceği 25 Mart tarihine günler kala Alman meclisi gider ayarak tarihi bir karar aldı. Muhtemelen parlamentolar tarihinde görev süresinin dolmasına günler kala bu kadar önemli bir anayasa değişikliği yapıldığını gördüğümüz nadir bir olay ile karşı karşıyayız.
Almanya Parlamentosu’nun önce alt sonra da üst meclisinde kabul edilen karar, Anayasa değişikliği anlamına geliyor. Bu karar ile Alman Anayasası’nda 2009 yılından beri olan Schuldenbremse yani “borç freni” olarak bilinen düzenleme kalktı. Böylece Alman hükümetinin istediği kadar borç alabileceği kabul edilmiş oluyor. Nitekim, en son alınan karar ile hükümete yaklaşık 1 trilyon Euro kadar bir borçlanma hakkı verildi.

Almanya Başbakanı Merz
Devlet, piyasa
Karara göre altyapı reformuna yaklaşık 500 milyar Euro para harcanacak. Bu stratejinin temel amacı Almanya’da karayolları, köprüler, hastaneler ve enerji altyapısın yenilemek. Önemli bir nokta ise yeni düzenleme ile Almanya’daki eyaletler de (yani federasyonu oluşturan her bir devlet) artık gelirlerinin belirli bir kısmına kadar borçlanabilecekler.
Yine değişikliğin temel bir amacı da Almanya’nın savunmasını gelişen yeni jeopolitik risklere ve ihtiyaçlara göre güçlendirmek. Esasen karar ile Almanya’da savunma harcamalarını belirli bir oranda kısıtlayan düzenleme de kaldırılmış oldu.
Yeni ekonomik plan bir teşvik paketi mi?
Almanya’nın aldığı kararı zaman zaman ABD’nin aldığı ve temel amacın ekonomiyi canlandırmak olan büyük paketlere (stimulus package) benzetmek gerekiyor. Nitekim 2021 yılında Biden döneminde alınan Amerika’yı Kurtarma Planı’nın büyüklüğü yaklaşık 1.9 trilyon dolardı.
Başka bir ifade ile pratik olarak devletin ekonomiyi canlandırmak için harekete geçtiğini görüyoruz. Bu tip gelişmeler liberal ekonomik sistemlerde devlet ve ekonomi arasındaki ilişkiyi anlamak için önemli fırsatlardır. Son tahlilde belirli alanlarda büyük çaplı işlerin altından kalkmak için kamuya ihtiyaç duyulmaktadır. Nitekim bu paket ile önümüzdeki dönem Alman ekonomisindeki büyüme beklentileri yeniden hesaplanmıştır.
Aslında bu yeni hesaplamanın – yukarıdaki tabloda görüldüğü üzere– verdiği önemli bir mesaj var. İlk olarak, devletin para üretmesi ile kalkınma arasındaki ilişkiyi yeniden düşünmek gerekiyor. Muhtemelen bu para harcanırken işler ihale usulü özel sektöre verilecektir ancak yine de işin özünde sürecin kamunun yeni kaynak oluşturması yani para üretmesi bulunuyor.
İkinci olarak, kamunun borcu büyümekte ancak bu borcun karşılığında vatandaş yeni köprüler ve alt yapı hizmetleri elde etmektedir. Dolayısı ile kamu borcu konusundaki yerleşik görüşler artık değişmektedir. Daha doğrusu kamu borcunun ideal ekonomide kaç olması gerektiği konusunda bir genel geçer standart olmadığı görüşü güçlenmektedir.
Bürokratik reform
Yapılan hesaplamalara göre Almanya’da ciddi bir inşaatın süresinin %85’i izin ve standart işlerine kalan %15’i de inşaatın fiziki olarak gerçekleşmesinde kullanılıyor. İnşaat izinlerinin ve kontrollerinin sıkı olması elbette hayati önemdedir. O nedenle Almanya’da kolon kesilmemektedir. Ancak kimilerine göre inşaatlar için gereken bu resmi süreç gereğinden fazla uzundur.
Dolayısı ile kimi uzmanlar Alman meclisinin yeni borçlanma kararından sonra hızlı biçimde bir bürokratik reform gerektiğini söylemektedir. Aslında müstakbel Başbakan Merz uzun zamandan beri Almanya’daki “bürokrasi canavarını” eleştiren bir politikacıdır. Kendisi de iş dünyasından gelen birisi olarak sürekli olarak bürokrasiyi hızlandırmayı savunmaktadır. Ancak şimdi Merz’in önünde ciddi bir sorun var: Kamu harcamalarını büyütürken bürokrasiyi hızlandırması gerekiyor.
Refah devleti sorunu
Devletin bir yandan kamu harcamalarını artırmayı diğer yandan bürokrasiyi hızlandırmayı amaçladığı dönemde diğer bir sorun ise refah devleti yardımlarıdır. Almanya çalışmayanlara yönelik sosyal yardımlar ülkesidir.
2025 yılında Almanya’da yaklaşık 5.5 milyon insan benzer yardım almaktadır. Bu sistemde ise üç türlü sorun ortaya çıkıyor: Bir kere, sosyal yardımlar ciddi biçimde suistimal edilmektedir. İkincisi, sistemin cömert yapısı insanlarda çalışmama yollarını teşvik eder hale gelmiştir. Üçüncü olarak ise bu sistemin sorunlarını bir şekilde Almanya’daki yabancılar ile iç içe geçmesi konuya politik açıdan hassas bir nitelik kazandırmıştır.
Almanya’daki sosyal yardım tartışması aslında içinden geçtiğimiz ekonomik ortamın karmaşık yapısını ortaya koyuyor. Bir yandan altyapı için büyük paralar ayıran Alman hükümeti diğer yandan sosyal yardımlar konusunda kısıtlamaya gitmek istiyor. Ekonomik teori açısından bu vaziyet özünde çelişkili bir görünümdür. Ancak bu çelişkiyi önemsiz hale getiren içinden geçtiğimiz siyasi ve ekonomik ortamdır. Kısacası Almanya örneği bize şunu gösteriyor: Ekonomi ve siyaset arasında eskiden beri bildiğimiz önermeleri yeniden düşünmek gerekiyor.
Kaynak: medyascope.tv