Avrupa’nın ekonomik ve siyasi omurgası, Almanya’dır. Pazar günkü seçimlerle birlikte bu omurga, sarsıntı geçirmeye başladı. Alman seçmeni, son 75 yılda ilk defa, ülkedeki iki temel merkez partiyi yani Union (CDU-CSU) ve SPD’yi aynı anda bu kadar ağır bir şekilde cezalandırdı.
İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana Almanya’da siyaset esas olarak Hıristiyan Demokrat-Sosyal Birlik (Union) ve Sosyal Demokratlar (SPD) arasında geçiyor. Savaşın yıkıntılarından çıkan ülkeyi, dünyanın en büyük dördüncü ekonomisi haline getiren temel aktörler, bu iki partidir. Ayrıca Almanya’nın insan hakları, inanç ve ifade özgürlüğü, farklılığa ve ötekiye saygı, kadın hakları gibi alanlarda bir takım standartları yakalaması da bu merkez sayesinde gerçekleşti. Bu iki partinin toplam oyu, yüzde 45 gibi rekor düzeyde düşük bir seviyeye indi.
Bu düşüşün nedenleri arasında, Almanya’nın ucuz enerji temin edemez hale gelmesi, emeklilerin kötüleşen durumu ve göçmen sayısının hızla artması gösteriliyor. Dünyanın büyük bir kısmında, kendini ‘sistemin alternatifi’ olarak tanımlayan aşırı sağcılar yükselişte. ‘Sosyal demokrat’ Olaf Scholz hükümetinin İsrail’i doğrudan desteklemesi, Almanya’da solcular arasında tepkilere yol açtı. Rusya-Ukrayna savaşı ve İsrail-Filistin gerilimi de Almanya’yı alt üst etti. Peki merkezden kaçan oylar nereye gitti?
AFD adlı aşırı sağ parti yüzde 20.8 oya ulaşarak tarihindeki en yüksek oyu elde etti. Öte yandan, Linke adlı sosyalist parti de yüzde 8.8 gibi bir oy elde ederek beklentileri aştı. 1974’ten bu yana yani tam yarım asır boyunca Almanya sadece beş farklı başbakan gördü. Bu beş başbakan içinde en kısa dönem ise üç yıllık Olaf Scholz dönemi oldu. Merkez siyasetin güç kaybetmesinin ekonomi ve göçmen sorununun yanı sıra bir diğer nedeni de dış politikadaki kriz. Almanya’nın ABD ile ilişkileri bozulmuş durumda.
Trump’ın gelmesiyle Merz’in pozisyonu 180 derece değişti
Hıristiyan Demokrat lider Merz, “Artık Avrupa’nın ABD’ye güvenme lüksü yok. Avrupa kendi savunma altyapısını kurmak zorunda” diye konuştu. Oysa ki birkaç ay önceye kadar, Merz, Alman siyasetindeki ABD’ye en yakın isimdi. 2024 başkanlık seçimlerinde ABD’de iktidara Trump’ın gelmesiyle birlikte Merz’in pozisyonu da 180 derece değişti.
Evet, merkez çöktü. Ama yine de iktidarı aşırı sağcılara kaptırmaya niyetli değiller. Tabii Ukrayna’da olacaklar ve Trump-Musk ikilisi de Almanya’nın geleceğini doğrudan etkileyecek.