Habeck, Berlin'de düzenlediği basın toplantısında, Alman hükümetinin gaz arzında yaşanabilecek ek kesintilere hazırlanmaya devam ettiğini söyledi.
Doğalgazda arz güvenliği için "uyarı" seviyesinin etkinleştirildiğini aktaran Habeck, bunun Rus gazının tamamen kesilmesine karşı daha fazla tedbir amaçlı olduğunu ifade etti.
Habeck, gazın şu an piyasadan temin edilip depolanabilir olmasına rağmen durumun "ciddi" olduğunu vurgulayarak, "Şimdi hissetmesek bile bir gaz krizinin ortasındayız" dedi.
Söz konusu uyarının, Gaz Acil Durum Planı'nın 2'nci seviyesi olduğuna dikkati çeken Habeck, "Fiyatlar zaten yüksek ve daha fazla artış için hazırlanmamız gerekiyor" ifadesini kullandı.
Hükümetin "uyarı" seviyesini bugün etkinleştirmesinde, 14 Haziran'dan bu yana Rusya'dan gaz arzının kesilmesi ve gaz piyasasındaki yüksek fiyat seviyesinin devam etmesi etkili oldu.
Alman kanunlarına göre "uyarı" seviyesinin, uzun vadeli gaz arz kesintisi riskinin yüksek olması durumunda devreye alınması öngörülüyor. Uyarı seviyesi teorik olarak enerji şirketlerinin sanayiye ve hane halkına yüksek fiyatlar vermesini, bu sayede talebin düşmesini hedefliyor.
Ancak bu seviye, gaz piyasasının piyasa dışı önlemler almak zorunda kalmadan, operasyonlarına devam edebilmesini amaçlıyor. Alman hükümetinin, Enerji Güvenliği Yasası'nda bu uyarı kapsamında mümkün olmasına rağmen kamu enerji şirketlerinin artan enerji maliyetlerinin faturalara yansıtılmasına izin vermemesi ise dikkati çekti.
3 AŞAMALI PLANDA 2'NCİ AŞAMAYA GEÇİLDİ
Almanya'nın Gaz Acil Durum Planı, erken uyarı, uyarı ve acil durum olmak üzere üç seviyeden oluşuyor ve aşamalara göre piyasada alınacak tedbirleri içeriyor.
Almanya, 30 Mart’ta, Rusya'dan gelen doğalgazın kesintiye uğrama ihtimaline karşı Gaz Acil Durum Planı'nda erken uyarı seviyesini etkinleştirmişti.
Bir sonraki seviyenin etkinleştirilmesi ise doğalgaz dağıtımında devlet kontrolünü öngörüyor.
Alman hükümetinin bugün aldığı gazda "uyarı" kararının, özellikle Moskova ile Soğuk Savaş'a kadar uzanan güçlü enerji bağları geliştiren Avrupa'nın en büyük ekonomisi için zor günlere işaret edeceği değerlendiriliyor.
ALMANYA "EKONOMİK SALDIRI" OLARAK GÖRÜYOR
Gazprom, 15 Haziran’da Alman Siemens şirketine bakım için gönderilen bazı teknik ekipmanların henüz dönmediğine işaret ederek Kuzey Akım boru hattı üzerinden gaz sevkiyatının düşeceği uyarısında bulunmuştu.
Gazprom, Kuzey Akım boru hattına gaz tedarikinin, 16 Haziran itibarıyla günlük 67 milyon metreküpe kadar sağlanabileceğini bildirmişti.
Söz konusu hatta gaz tedarikinin azalması sonucunda Hollanda, Almanya ve Avusturya, gaz depolama tesislerini doldurma hedefiyle gaz tüketimini azaltmak için kömür santrallerinin yeniden devreye alınacağını açıklamıştı.
Robert Habeck, 21 Haziran’da Rusya’nın teknik sorunlar gerekçesiyle Kuzey Akım boru hattı üzerinden Avrupa'ya doğalgaz sevkiyatında kesinti yapmasını "ekonomik saldırı" olarak değerlendirmişti.
Öte yandan, Almanya'daki doğalgaz depolama tesislerinde doluluk oranı şu anda yüzde 58 seviyesinde bulunurken, Alman hükümeti Kasım 2022 sonuna kadar bu oranı yüzde 90'a ulaştırmayı hedefliyor.
Ancak, Almanya Ekonomi ve İklimi Koruma Bakanlığı, Kuzey Akım 1 boru hattı üzerinden Rus gaz arzı yüzde 40 gibi düşük bir seviyede kalırsa, ek önlemler olmadan aralık ayına kadar yüzde 90'lık depolama seviyesine ulaşmanın mümkün olmayabileceği uyarısında bulundu.
ALMANYA, RUSYA'DAN GAZ ARZININ HEMEN DURDURULMASINA KARŞI ÇIKIYOR
Almanya'nın sanayide üretime devam edebilmek ve konutları ısıtmak için Rus petrol ve doğalgazına diğer Avrupa ülkelerine oranla daha fazla bağımlı konumda bulunuyor. Almanya, Ukrayna'daki savaş öncesi ihtiyacı olan doğalgazın yüzde 55'ini Rusya'dan karşılıyordu. Savaş sonrası bu oran yüzde 35'e kadar geriledi.
Rusya'ya enerji bağımlılığını azaltmak için yoğun çalışmalar yürüten Alman hükümeti, Rus gazından tamamen bağımsız olmak için zaman gerektiğini belirtiyor. Hükümet, Batılı ülkelerin Moskova'ya karşı yaptırımlarını desteklemesine karşın Rusya'dan gaz arzının hemen durdurulmasına karşı çıkıyor.
Berlin, Rus enerji kaynaklarına bağımlılığı nedeniyle geçmişte Washington yönetimi tarafından yoğun eleştirilere maruz kalmıştı.