Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz

Alınan kararlar uygulanabilir olmalı

Gazetei yazar Abdülkadir Özkan Analiz Etti...

Alınan kararlar uygulanabilir olmalı

Koronavirüs salgınının görüldüğü Mart ayı başından bu yana salgınla mücadelede adeta bir deneme yanılma stratejisi uygulanıyor. Hâlbuki alınan kararların denetimi gerektiği gibi yapılamadığı takdirde bu tür kararların alınmasındansa alınmaması daha doğru olmaz mı? Bunun için de karar merciinde bulananların bir kararı almadan gerekli araştırmaları yapıp, olay enine boyuna düşünüldükten sonra ilan edilmeli değil mi? Bu yapılmadığı sürece alınan karalarda faydadan çok zarar veriyor.

Salgının hemen ardından yoğun bir yasaklama stratejisi uygulandı. Özellikle 65 yaş üstü insanımız 3 ay evlerinde hapsedildi. Üç ay sonra belli saatlerde dışarı çıkmalarına izin verildiğinde pek çokları yürümeyi unuttuklarını gördüler ve 8 saat dışarı çıkma izinlerinin en fazla yarım saatini uygulayabildiler. Sonuçta ekonomik, sosyal ve psikolojik bir takım sıkıntılar gündeme gelince yasaklamalar büyük ölçüde kaldırıldı. Bunun üzerine salgın yeniden patlayıverdi. Bu defa ilk dönemde olduğu gibi genel yasaklamalara dönmek yerine sınırlandırmalar gündeme geldi. Kısıtlamalar denetlenerek salgının yeniden artışa geçmesi engellenmeyi çalışıldı.Advertisement

Ne var ki denetimlerden istenen sonuç alınamadı. Çünkü denetimler gerektiği gibi yapılamadı, uygulama ağırlıklı olarak vatandaşa bırakıldı. Böyle olunca da toplumda bir kesim adeta salgını ciddiye almaz bir tavır sergiledi. Kısacası, toplumun büyük bir kesimi kurallara uymak için elinden geleni yapmasına rağmen, belli bir kesimin vurdumduymazlığı sebebiyle kurallara uyanlar da kendilerini salgından koruyamaz duruma geldiler.

Özellikle toplu taşıma araçları ile ilgili alınan kararlar genellikle ortada kaldı. Minibüsler 12 yolcudan fazlasını almayacak denilmesine, kontrollerde bir takım para cezaları kesiliyor olmasına rağmen fazla yolcu almaları önlenemedi. Bunun çeşitli sebepleri vardı. Özellikle İstanbul ve Ankara gibi büyük şehirlerde insanlar işlerine yetişmek için yola çıktıklarında ilk gelen dolmuşa binmeye çalıştılar. Şoförler bunun yasak olduğunu hatırlatsalar da sonuç değişmedi. Bazı sürücüler de vatandaşla karşı karşıya gelmemek için olayın üzerine gitmediler.

Kısacası, yolcu ve şoförlerin tavrı çoğu zaman sağlığın önüne geçti. Bu arada maske takma konusunda uzun süre ciddi bir kontrol söz konusu olmadı. Böyle olunca da maske takmanın gerekliliği konusunda bazı kafalarda tereddütler oluştu. Giderek ipin ucu kaçtı. İşin bu noktaya gelişinde tedbirlere uyulmasının vatandaşa bırakılması devam edip geldi. Hâlâ da ediyor.

Hâlbuki daha işin başında kurallara uyulması vatandaşa bırakılamadan, sıkı denetim ile birlikte bu iş yürütülmüş olsaydı ikinci dönem bu kadar yıkıcı olmayabilirdi. Bu arada, başlangıçta maske takmayanlara verilecek ceza miktarı ilan edilirken, uygulamada pek karşılık bulmadı. Ardından yazılan cezaların tahsil edilmeyeceği gibi bir hava estirildi. Sonra ilan edilen rakam sonuçta 900 lira olarak netleştirildi. Hâlbuki daha işin başında cezalar net bir şekilde belirlense ve yazılan cezaların tahsiline gidilmiş, yani uygulanabilir cezalar olsaydı ve hiçbir ayrım yapmadan herkese uygulansaydı belki kural tanımamazlık bu kadar yaygınlaşmazdı.

Söz gelimi vatandaşın nişan, düğün gibi toplu uygulamaları yasaklanırken iktidar sahipleri miting düzelmekte, toplu düğünler yapmakta bir sakınca görmeyince ne alınan kararların anlamı kaldı ne de uygulamaya itibar. Kısacası, devlet bir karar alıp ilan etmeden önce tüm artı ve eksilerini baştan tespit etmeli, kararlar ona göre uygulamaya konulmalı. Bu olmazsa yöneticiler yanlışlarını uygulamaya bakarak görmeye çalışırlarsa sadece salgın ile ilgili değil, her alanda her yanılma ciddi sorunlara ve kayıplara sebep olacaktır.



Anahtar Kelimeler: Alınan kararlar uygulanabilir olmalı

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


YAZARLAR

Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

HABERLER