enilir ki oruç, insanlar açlığı hissetsinler, kavrasınlar diye emredildi.
Ancak bizim müşahade ettiğimiz, yılın tüm vitamin eksikliği ramazan ayında telafi ediliyor.
Bu ne biçim açlık. Allah’ı mı kandırıyorsunuz? Bu dinle alay etmektir. Çalışmayan, iş yapmayan bir adam neyin orucunu tutar?
Orucun ne olduğunu anlayamaz.
Onun yaptığı bir rejim değişikliğidir. Bunda minnet edecek bir durum yok. Onun cinsinin değişmesi lazım.
Biz Müslümanlardan herhangi birimiz bir gece bu şehrin bu güneyinde bizden iki kilometlere mesafede bulunan, üstelik bundan daha muttaki, itikadı daha güçlü olan, din kardeşimiz olan Müslümanın yanına gidebilsek ve eğer kendisinin bir ömür boyu yaşadığı ve çocuklarını büyüttüğü yerde bir gece onun yanında yatabilsek; bir gece çocuklarımızla onların sofrasına gidip beraber otursak; o zaman, “kardeşlik” nedir kavrar ve hissederiz.
Yoksa eğer Süleymaniye'de yaşayan o adam ile aramızdaki iki kilometrelik mesafeyi korursam, sonra kalkıp din kardeşliğinden söz etsem; bu, sadece lafta kalır. İstersem bir yığın ayet söyleyeyim, ardından şiir okuyayım, onun da ardından hadis söyleyeyim, sosyolojik konularda tahliller yapayım. Bunlar boş sözlerdir. Bunlar konuşma sanatıdır, sosyal gerçeklerle bir ilgisi yoktur.
(*) Bu yazı, şehit Ali Şeriati'nin "İslam ve Sınıfsal Yapı" adlı eserinden alınmıştır.
Kaynak: Ekran Gazetesi