Ali Babacan Buhar mı Oldu?

Bazı meyvelerin rengi güzel ama içi ağudur. Yan etkileri sonra çıkar. Bıldır yediğin hurmalar, sonra karnını tırmalar.

Ali Babacan Buhar mı Oldu?

Türk basınının batık amiral gemisi Hürriyet’in çiçeği burnunda Genel Yayın Yönetmeni buyurmuş:
“Ali Babacan buhar oldu.”
İnsanların 3 hali olmaz.
Ama kendisinin olduğu gibi sıvı halde her şekle girenler için bu böyle sanılır.
İnsanın tek bir hali vardır; o da beyni ile düşünen kalbi ile şefkat eden.
Bu iki organı yeterince ve gereğince kullanmaz iseniz olacakların mesuliyetine katlanırsınız.

Vakti zamanında Mircea Lucescu demişti köpekler istedi diye atlar ölmez lafını.
Bizde buna dair çok deyim vardır.
Ben de diyorum ki “Ahmetler istedi diye, Aliler buhar olmaz.” Buhar olması için öncelikle sıvı olması lazım. Mesela Ahmet Hakan buhar olacak. Nasıl sıvı şekilde o kaptan bu kapa akıyor.
Mesela Demirtaş’a saz çaldıran da o.
Binali beyle seçim gezisi yapan da.
Bu sıvı yeterli sühunete tabi olursa gaza dönüşür ve evrenin deliklerinde yok olur gider. Aslında bir uçağa da binip gidebilir. Tabii Kartal İmam Hatip kontenjanından. Malum Ahmet Hakan da bu okuldan mezun. Ama kontenjandan THY’de ne görev kaldı bilinmez. Bence göreve de gerek yok. Ahmet’e verin bir koltuk gezsin dursun.

Gelelim işin ciddi boyutuna. Ali Babacan’ı tahrik, tazyik ve taciz eden Ahmet elbette birilerinin mesajını, birilerine sorup iletme telaşında.
‘Mıymıy ediyor’ demiş.
Kafası şişen Ahmet Hakan portresi yazalı 1 sene oldu.
Bir senede durum daha da vahim. ‘Demokrasi, özgürlük, değerler’ diyorsun, adam ‘mıymıy etme’ diyor.
Ne diyecekti?

Ahmet gibi “Dün Nusret’te danaya girdik. Kurbanda Nusret‘i fakirler için kapatıyoruz. 100 dana keseceğiz, yoksullar yiyecek” mi diyecek?
Ne kadar lirik bir ifade olurdu.

Barış Pınarı Harekatına dair konuşmamasından fal bakmış. Dünya Türkiye’yi konuşmuş ama Ali Babacan susmuş. Mealen şunu diyor: ‘Babacan iktidarı eleştirsin puan kaybetsin, iktidarı desteklesin iktidar puan kazansın.’

“Hesapçı kararsızlığını hissettirerek, memleket meseleleriyle ilgili farklı hiçbir açılım getiremeyerek… Fena halde düşüşe geçmiş oldu.”’
Ahmet beyin hafsalasından kainata yayılan cümleyi kendi rezonansında erimeye bırakalım.

İşin aslı mı? Ali Babacan buhar makinasının pistonlarının işlekliğinde siyaset trenini yürütmek üzere son hazırlıklarını yapıyor.
Kimsenin okumadığı ama yazık ki Türkiye’nin en bilinen markası olarak geçmişten gelen kredinin son kuruşu ile dahi hala alameti farika olarak dolaşan çakma amiral gemisi reelde tahlisiye salı Hürriyet’in genel yayın yönetmeni tabii figan edecek.

Sıvı hali onu bir gün Babacan’cı da yapar belki ama en azından şu anda aldığı misyon içinde yüzdüğü havuz buna imkan vermiyor.
Ali Babacan ve ekibine dair biraz açık sözlü ve naif olduğum konuşmalarda yaptığım açıklamalardan sonra burada çalışan insanları zor duruma düşürdüğümü beyan etmiş idim. Bir erken doğum mecazı ile de kendi hatama dair özeleştirimi yaptım.
Ama sadece twitterda DM kutuma memleketin 4 yanından Babacan’ın yanında olmak için mesaj atıp beni aracı belleyenleri dahi Ahmet Hakan’a pas etsem sanırım karşısındaki oluşumun haline dair bir kez daha düşünür.

Üzerine Babacan’ın benim de yakın dostum olan bir kanaat lideri ile (yarın) görüşeceğini ve Kasım bitmeden havuza bağlı olmayan bir TV kanalında arz-ı endam edeceğini de gazeteci şapkamla ifade edeyim.
Parti vermeyecek, parti kuracak kişi bunları yapar.

Saunanın buharı ile biraz gevşeyen bedenin, yazılarına da sirayet eden ağız ve tavır gevşekliğinin bedelini ödemeleri için vakti saatin gelmesi gerek.
Siyasette taraf olabilirsiniz ama hakaret ve aşağılama içeren diliniz ile kurduğunuz muhayyel dünyaya gerçeklik atfedemezsiniz.

Ok yaydan çıktı, pistonlar dönüyor, tarihin tekeri tam da olması gerektiği gibi hareket ediyor.
Lokomotifi tutmaya çalışan peşinde koşmak zorunda kalandır.
Siyasetin kibir abideleri tarihçilere bile pey bırakmadan gelecek yazımına giriştiler. Oysa unuttukları siyasetin de kurallarının fizik kuralları gibi olduğudur.

Yasama yürütme ve yargının basınla beraber kurduğu bu simbioz ilişkinin meyvesi Nişantaşı’nda güzel ve keyifli bir hayat olabilir.
Bazı meyvelerin rengi güzel ama içi ağudur.
Yan etkileri sonra çıkar.
Bıldır yediğin hurmalar, sonra karnını tırmalar.