“Türkiye’nin Alevi bir Cumhurbaşkanı olacak mı?”
Böyle bir soru uzunca bir süredir siyasetin gündeminde. Kılıçdaroğlu sadece CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı olsaydı, bu soru sorulmazdı. Çünkü kazanma ihtimalinden söz edilemezdi. Ama “Helalleşme” diye bir süreç başlatıp, ardından “Millet İttifakı” diye bir yapı oluşturup, öteden beri CHP’ye mesafeli kitlelerin temsilcileri ile birlikte yürümeye başlayınca, iktidarı değiştirme ihtimali gündeme geldi. Millet İtitfakı’nın Cumhurbaşkanı adayı da olunca Cumhurbaşkanlığına bir “Alevi”nin seçilmesi ihtimali doğdu.
Bu, Cumhuriyet’in tartışılmaz üçlüsü diye bilinen “Türk – Sünni – Hanefi” şablonunun değişmesi demekti.
Derin yapıların bunu kabul etmeyeceği dolaştı kulislerde. Sonra iktidar cenahının bunu muhalefetin aleyhinde kullanması ihtimalinden söz edildi. Kılıçdaroğlu’na yönelik “Kazanacak aday” söyleminin toplumdaki “mesafeli bakış”la bağlantılı olduğu konuşuldu.
Kılıçdaroğlu aday olarak belirlenip ardından bir “kaza” sonucu seccadeye basma olayı gerçekleşince, Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Manevi değerlere hassasiyeti olmayanın seccadede gözü olmaz” diyerek bunu Kılıçdaroğlu’nun mezhep aidiyeti ile ilişkilendirme yoluna gitti. Kılıçdaroğlu buradaki imayı gördüğünü ifade babında şöyle bir tweet attı:
“Seccade konusunda söylenecek her şeyi söyledik. Samimi Müslümanlar beni anladı. Peki bu işin tutmayacağını bilmez mi Erdoğan? Bilir. Derdi başka. Bu onun imâlarından. Bu zehirli dili tanıyoruz. @RTErdogan çıkar ağzındaki baklayı, “affedersiniz” diyerek söyle. Söyle de rahatla.”
Belli ki Klııçdaroğlu siyaset zemininde “Alevilik” ilgisinin kendisine karşı kullanıldığının farkında. En son, önceki gece çıktı “Alevi” başlıklı bir video yayınladı. Gençlere seslenmeyi tercih etti. “Alevilik tema’sının, daha çok halk kitleleri nezdinde etkili olabileceği bilinir, gençlerin ise bu konuda daha esnek olduğunda kuşku bulunmaz iken niye tüm toplum değil de özellikle gençler?” diye sorulabilir kuşkusuz. Belki de bu tür enfeksiyonlara karşı öncelikle gençleri aşılamayı, kendisinin “samimiyeti”ne en çok gençlerin inanacağını düşünmüş, tercih etmiş olabilir.
Ne diyor Kılıçdaroğlu videoda?
“Bu gece sizinle çok özel, çok hassas bir konuda konuşmamızın zamanı geldi” diye başlıyor, ardından “Ben Aleviyim” diyor öncelikle. Sonra da “Hak Muhammed Ali inancı ile yetişmiş samimi bir Müslüman’ım...” diye ekliyor. Gençlerden beklediği, oylarıyla sistemi değiştirmek. Şöyle söylüyor: “Alevi olmaz diyen bu sisteme, doğru olan, dürüst olan, ahlaklı olan olur, diyecek misin?”
Alevi aidiyeti, daha genelde kimlikler ona göre “seçilmeyen, onlarla doğulan, büyünen, yaşanan” aidiyetlerdendir. “Bizi biz yapan, onurla sahip çıkılması gereken varlık”tır kimlikler yine sayın Kılıçdaroğlu’na göre.
Ona göre asıl önemsenmesi gereken ve seçilebilecek olan şeyler kişilik değerleridir. “İyi bir insan olmak, dürüst olmak, ahlaklı olmak, vicdanlı olmak, erdemli ve adil olmak…” seçilebilecek şeylerdir. “Daha iyi bir yaşam, özgür ve zengin bir ülkede yaşamak” da öyle. Kendisini şöyle tanımlar gençlerin önünde: “Allah’ın verdiği bir canım var, kul hakkı yemem. Harama el uzatmam. Atatürk’ün bize armağan ettiği bu güzel ülkede her şeyden uzak ve yoksul bir evde doğdum. Cumhuriyet’in bize verdiği fırsatlar sayesinde okudum, mesleğim oldu, ailemi kurdum.”
Evet, sayın Kılıçdaroğlu böyle kritik bir çıkış yaptı. Bunun, deyim yerinde ise kıran kırana giden ve tam da iktidarın kimlikler üzerinden kampanya yürüttüğü bir seçim sürecinde nasıl karşılık bulacağını öngörmüş olmalıdır. “Seccade” ile şununla bununla bu işin bir biçimde seçim malzemesi olacağı açıktı. Kılıçdaroğlu bir anlamda “Korkunun ecele faydası yok” mantığı ile, “kimliğini gizliyor, ona açıktan sahip çıkamıyor” gibi görünmenin kişilik zaafı olacağı düşüncesiyle bu çıkışı yaptı. Bir anlamda “Bir benim hayatıma bakın, bir de ötekilerin hayatına” demiş oldu.
SOYLU ve BAHÇELİ’NİN ÇIKIŞI
Kılıçdaroğlu’nun çıkışına şu ana kadar iktidar cenahından İçişleri Bakanı Soylu ve Bahçeli’nin yorumları oldu. Soylu “Bugüne kadar söylememiş de neden şimdi söylüyor?” diye sordu. Bahçeli çok daha sertti. Kılıçdaroğlu’nun “Milyonlarca Kürt’e terörist muamelesi yapılıyor” açıklaması ile “Alevi” videosunu “kimlik siyasetine dönüş” olarak niteledi ve “etnik ve mezhebi hassasiyetleri çok tehlikeli şekilde kaşıyarak kanatma hevesine düşmesi vahim bir sorumsuzluk örneğidir” dedi.
VE DAVUTOĞLU
Buna karşılık Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu da “Sünni” diye bir video yayınladı. O da Sünnilerin ve Alevilerin Hoca Ahmet Yesevi’de, Mevlana ve Hacı Bektaş Veli’de buluştuklarını belirterek “Bir Sünni olarak Kemal Bey’i çok iyi anlıyorum. Çünkü ben de bir Sünni olarak bu topraklarda bazen dışlandığımı hissettim. 28 Şubat’ta eşim ve kızlarım başörtüsü dolayısıyla Sünni olarak dışlandılar” dedi. “12 İmam bizim de imamımız” diyen Davutoğlu “100 yıl içinde hepimiz acı çektik. Bu acılara son vermenin vakti geldi” şeklinde konuştu.
Bakalım ne olacak? Kılıçdaroğlu’nun çıkışı, alanda, Millet İttifakı’nın Sünni paydaşlarını nasıl etkileyecek? Kılıçdaroğlu, bu çıkışla iktidarın elinden bir malzemeyi almış mı oldu, yoksa onların alttan alta sürdürdüğü kampanyaya katkı mı sundu? Bakalım “Kimliğim bu, hayatım bu” denklemi etkili olacak mı?
BAYRAMA ERİŞTİK: Ramazan’ı yaşadık. Bayrama eriştik. Hüzünler coğrafyamız var bu bayram. Evler gitti evet, şehirler yıkıldı, ama daha acısı toprağa verdiklerimiz sebebiyle derin hasretler yürekleri kavuruyor. Allah sabırlar versin. Bayramı yüreklerin sekinete ermesi duasıyla tebrik edelim bu sene.