Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz

Alev Alatlı: Soğan başı kubbelerin şehri Moskova

Alev Alatlı Moskova'yı yazdı.

Alev Alatlı: Soğan başı kubbelerin şehri Moskova

Dostoyevski’nin Karamazov Kardeşler isimli romanında da yer alan eski bir Rus efsanesi, Hazreti Meryem’in cehennemde acı çeken günahkâra tutunup çıkabilmesi için bir soğan uzattığını anlatır. Bunu gören diğer günahkârlar da soğana saldırırlar. Sapı kırılan soğan, kubbeye dönüşürken, cümle cehennemlikler yeniden ateşe düşer, kaybolurlar.

Lukavitza,  derler, soğan başı kubbeler,  altın yaldızla boyanırlar ki kuzey güneşinin zayıf ışınlarını yansıtsınlar.  Moskovalılar, karanlık kış günlerinde   gökyüzüne alev dilleri gibi yükseldiğini hayal ettikleri soğan başı kubbelerle teselli bulurlar.  Moskova’nın simgesi, Aziz Basileyos Katedrali (Sobor Vasiliia Blazhennogo) ilk yapıldığında sekiz kubbesi som altındadır. 1670’den sonra değişik renklerde boyanan kubbeler,  Çar  Korkunç İvan’ın  Kazan Hanlığına karşı kazandığı sekiz ayrı zaferi (1555-1561) kutlar. Aziz Basileyos’un katedrali (St. Basil’s Cathedral) Rus tarihinin en dramatik olaylarının sahnelendiği Kızıl Meydanın (Kraznaya Ploşçad)  Güney ucunda yeralır.  

 

Kremlin’nin kelime anlamı “hisar.” Kızıl Meydan-Kremlin kompleksi,  Moskova’nın kalbinin attığı yerdir. Şehir gezileri ille de bu adacıktan  başlar.  Yaklaşık 73,000 m²’lik bir alanı çevreleyen surların  uzunluğu 2235 metre, genişliği yer yer 6,5 metredir.  Moskova 1147 yılında bir karakol şehri olarak kurulduğunda, bu surlar güçlendirilmiş tomruklardan ibarettir. 1365 kışında şehri yerlebir eden yangınından sonra kızaklarla taşınan kireçtaşı bloklarıyla yeniden inşa edilir. Kremlin’in  güney cephesi Moskva nehrine bakar. Doğu cephesi,  külliye ile Kızıl Meydanın arasına set çekerken, Batı cephesi boyunca Aleksandr Bahçesi uzanır.  Zaman içinde eklenen yirmi kadar gözetleme kulesinden en eskisi 1485’de inşa edilen Taynitskaya,  en ünlüsü, kapıları ancak resmi günlerde açılan 1491 yapımı Spaaskaya’dır. 

 

Efsaneye göre büyülü bir kuledir, Spaaskaya. Kremlin’i düşman istilasından korur.  Kurtarıcı’nın (Hazreti İsa) kulesine girerken, ıstavroz çıkarmak, baş eğmek adettendir.Spaaskaya’ya gerekli saygıyı göstermeyen Napolyon’un atının ürktüğü,  İmparatorun görkemli şapkasının başından uçtuğu hikaye edilir. Kulenin 1917 Ekim devriminde isabet alan ünlü saati, Lenin’in emri ile tamir edilmiş, çanları Komünist Enternasyonali çalabilecek şekilde değiştirilmiştir. (Saatin rakamları 0.72; akrep 2.97, yelkovan 3.28 m!)  Yüz yıl önce olduğu gibi Moskova trafiğinin korkunç uğultusuna rağmen bugün de Spaaskaya’nın çanları Kremlin’in çok ötesinden duyulur. 

 

Kremlin kalesini günümüzde ziyaret edenler, Troyksaya veya Borovistkaya kulelelerinin altlarındaki kapıları kullanırlar.  Şehrin halka açık ilk parklarından birisi olan Aleksandr Bahçesi, 1819’da ıslah edilen Neglinnaya ırmağının olduğu yerdedir. Parkın muhteşem güzellikteki dökme demir kapısı, Napolyon karşısındaki Rus ordularının zaferine göndermedir. Üst bahçede,  sosyalist ve komünist düşünürlerin anılarına dikilmiş bir obelisk abide  ile Meçhul Asker Anıtı yer alır. 

 

Kilise ile devletin, Moskof ve Batı uslupların, eski ile modern Rusya’nın çarpıcı bir karışımıdır, Kızıl Meydan-Kremlin adacığı.  Lenin’in mumyasının sergilendiği 1930 yapımı köşeli mozelesinin karşısında, GUM “Devlet Alışveriş Merkezi”nin bol süslemeli 1893 yapımı cephesi, Kızıl  Meydanın doğu yakasını  tüm ihtişamıyla kaplar.  Ortaçağ dini Rus mimarisinin zarif bir çelik iskeletin  üstüne oturan  cam tavanla bütünleştiği bu binada, 1917 Devriminden önce 1,200 dükkanın faaliyet gösterdiği söylenir.  1928’de Stalin tarafından kapatılan bina,  Birinci Beş Yıllık Planı hazırlayan uzmanların kullanımına tahsis edilir.  1990’ların özelleştirme hareketinden sonra restore edilen GUM,  halen  en  ünlü Batı markalarına ev sahipliği yapmaktadır. 

 

Kızıl Meydanda yeralan bir diğer görkemli yapı,  Devlet Tarih Müzesidir. Rus kimliğine revaç vermek suretiyle ulusal farkındalığı geliştirmek isteyen Slavofil’ler ile  Batılılaştırmacı zapadniki arasındaki mücadele, Devlet Tarih Müzesinde cismanileşir.  1780’de nüfusu üç yüz bine yaklaşan bir kent, Moskova.  Rusya’nın  iç ticaret merkezi, Fransızlar, Almanlar, Yunanlılar, İtalyanlar, İngilizler ve muhtelif Orta Asyalıların yaşadıkları kozmopolit bir şehir.  Avrupa’nın en büyük başkenti,  buna karşın, St. Petersburg’la kıyaslandığında “yarı-Doğulu,” Rus milliyetçisi sayılmaktadır. 

 

Eski Moskova’nın başlıca korkusu, yangın.  Gelmiş geçmiş Batılılaştırmacıların en yamanı sayılan Çariçe Büyük Ekarina döneminde,  dar sokakların çevrelediği beş yüze yakın kilise, yüzden fazla ahşap saray var şehirde. “Rus mimarisine ışık, Rus düşüncesine aydınlık getirmek, Moskof’un karanlık, ahşap şehrini altın gibi parlatmak” isteyen Çariçe, ahşap kiliseler yıkılıyor,  yerlerine Doryen sütûnlu neo-klasik taş saraylar dikiliyor.  

 

Büyük Ekarina’nın halk arasındaki lakabı, Birinci Lenin.  “Yangın korkusunu büyük ölçüde giderdi ama Moskova’nın  evcilliğini yoketti. Rus kültürünün  felsefi ve fiziki  ikliminin altını üstüne getirdi”  diyorlar.    “Sivri uçları gökyüzüne işaret eden ateş dili kubbeler, helezoni kıvrımlarla arşa yükselen kuleler, gözlerin Tanrı’ya çevrilmesini sağlarlardı. Onlar yok olunca, başlar eğildi, dikey arayışların yerini yatay gözlemler aldı.” 

 

Dönemin ünlü Slavofilleri tarafından 1872’de kurulan Devlet Tarih Müzesinde Rusya’da halen dahi yaşamakta olan tarih öncesi kavimlere ait eşyalardan, Ramanof’ların muhtelif zamanlarda satın aldıkları paha biçilmez sanat eserlerine kadar,  milyonlarca parça sergilenmektedir. (1996 itibariyle 4,373,757 parça!) Bunlardan bazıları, İskitlere ait som altından eşyalar, 6. yüzyıldan kalma elyazmaları, huş ağacı kabuklarının üzerine yazılmış Novgorod risaleleri.  

 

Aralarında İvan Ayvazoskî’nin de bulunduğu “Rus Dirilişi” ekolüne mensup ressamlar tarafından yapılan duvar resimleri ve süslemeler, 1986-1997 arasında yürütülen titiz bir çalışmayla restore edilmiş. Rusya Çarlığının ve  Moskova Dukalığının payitahtı, Sovyetler Birliğinin başkenti,  Moskova. Başka isimleri de var: Tretiy Rim, Üçüncü Roma;  Belokamenaya, Beyaztaş;  Pervoppestplannaya, İlk Taht;  Sorok Sorokov, Kırk Kırklar. 

 

Dünyanın pahallıkta üçüncü, kalabada yedinci büyük şehri. Haziran 2009 itibariyle nüfusu 10,5 milyon.  Uluslararası itibara sahip  onlarca bilimsel ve akademik kurumun ev sahibi.  Üç havalimanı, dokuz demiryolu istasyonu ve dünyanın, Tokyo’dan sonra, en çok kullanılan  metro şebekesinin  bulunduğu şehir. 

 

Moskova metrosu,  ayrıca mimari ve sanat şaheseri. 

 

Rusya cumhurbaşkanının rezidansı burada, Rus Hükümeti burada, Rusya Parlamentosunun iki kamarası, Devlet Duması ve Federasyon Konseyi burada. 

 

Kadim bir siyasi iddia, “Moskova’yı alan, Rusya’yı alır” deyişi. 

 

Rusya’nın kalbi Moskova. Ülkenin iki federal şehrinden birisi (diğeri, St. Petersburg) olarak  Devlet Duma’sında ve Federasyon Konseyi’nde temsilci bulundurma hakkı var. Bu bağlamda,  Rusya Federasyonunu oluşturan diğer cumhuriyetlerle siyasi alanda eşitlenir, Moskova. (Rusya Federasyonunu oluşturan 83 idari birimden 21’i respublik.)  Moskova’nın ayrıca  otuzbeş sandalyelik kendi yerel Duma’sı ve hükümeti  var.  10 okrug ve 123 reyon’dan oluşan şehrin  günümüzdeki yönetimi, Belediye Başkanı Yuri Lujkov’da.  1991’den bu yana görevde olan Jujkov, aynı zamanda     Moskova Hükümetinin Başbakanı. Sovyet sonrası Moskova’ya damgasını vuran adam.  1 Şubat 1995’de göndere çekilen Moskova bayrağı, Başkan Lujkov’un seçimi.   Erderhayı mızrakla öldürdüğü görünen Aziz’in (St. George) en eski tasviri  Kapadokya’da. (Yılanlı Kilise, Göreme) 

 

 

 

 

Kaynak: hertaraf.com



Anahtar Kelimeler: Alatlı: Soğan kubbelerin şehri Moskova

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


YAZARLAR

Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

HABERLER