Tarih: 02.08.2018 16:35

ALARM - O Kürt grubu yok olabilir!

Facebook Twitter Linked-in

02. 08. 2018 Perşembe

İhsan Yalın

Prof. Dr. İlhan Kızılhan, Şengal halkı hakkında, ?Bireysel olarak tabii ki bu travmayı aşacaklar ama toplum, grup olarak bu travma altında yok olabilirler? dedi.

Terör örgütü DAİŞ´in 3 Ağustos 2014 yılında Şengal´e düzenlediği saldırıyla soykırımdan geçirdiği Ezidi Kürtler, gerek Kürdistan´da, gerekse de Avrupa´da, katliamla yaşadıkları hem bireysel hem de toplumsal travmayı atlatmaya çalışıyor.

9 Haziran´da, Irak Ordusu´nun savaşmadan çekilmesiyle ülkenin en büyük ikinci kenti Musul, DAİŞ´in eline geçti. Musul´un merkezini oluşturduğu Ninova Vilayeti´nin, Irak Anayasası´nının 140´ıncı maddesi kapsamında kalan ve ?tartışmalı bölgeler? olarak da nitelenen, Kürdistan idaresi dışındaki Kürdistani bölgeler, açık hedef haline geldi. Şengal de bu bölgelerden biriydi.

3 AĞUSTOS: KATLİAM BAŞLADI

İkinci ayı dolmadan DAİŞ, Musul´da Hristiyan, Kakeyi Kürtler ve diğer etnik ve dini azınlıkların yaşadığı bölgelere kapsamlı saldırılar gerçekleştirdi. 3 Ağustos´ta Şengal´e girdiklerinde ise bir soykırım yaptılar. Binlerce Ezidi Kürt öldürüldü, toplu mezarlara gömüldü, binlercesi de kaçırıldı.

Katliamdan kaçan onbinler ise Şengal Dağı´na sığındı. Yaz sıcağı, açlık, susuzluk ve ardından başlayan salgın hastalıklar, çok sayıda ölümü daha beraberinde getirdi.

Kürdistan Hükümeti, Şengal Dağı´na sığınan binlerce kişiyi, Duhok çevresinde kurulan kamplara yerleştirdi.

Uluslararası koalisyonun harekete geçip DAİŞ´e karşı bombardımana başlaması ve Peşmerge Güçleri´ne hava desteği sağlamasıyla örgütün ilerleyişi durduruldu. Askeri operasyonlar sürerken, kaçırılan binlerce kişinin kurtarılması için de kampanyalar ve çalışmalar başlatıldı.

Kaçırılanlar türlü baskı ve işkenceye maruz kaldı, çocuklar ailelerinden koparılarak örgüt için eğitildi. Kadın ve kızlar ise tecavüze uğradı.

Örgütten kurtulanlar, gerek basın yoluyla gerekse de Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği gibi platformlarda yaşadıklarını dünyaya anlattı.

Kürdistan Başbakanlığı tarafından Duhok´ta kurulan Kaçırılanları Kurtarma Ofisi, önemli işlere imza attı.

KAÇ KİŞİ KURTARILDI?

K24´e konuşan Kaçırılanları Kurtarma Ofisi Sorumlusu Hüseyin Koro, şu bilgileri paylaştı:

?Katliamdan sonra 6 bin 417 kişi kaçırıldı, bunlardan 3 bin 315´i kurtarıldı. Geri kalanların hayatta olup olmadığı hakkında net bilgi yok. Bir kısmının hayatta olduğu kesin. Büyük çoğunluğu Suriye´de, bir kısmı Irak´ta tutuluyor. Başka yerlere götürülmüş olanlar da olabilir. Geri kalanları kadın ve çocuklardır. Karşı koyacak güçleri olmadığı için her taraftan baskıya maruz kalabiliyorlar. Uzak bölgelerde ya da DAİŞ´lilerin ailelerinin elinde oldukları için, terör örgütünün elinden kurtulmaları zor olabiliyor. Baskı ve zulüm altındalar, korkutulmuşlar.?

Örgütün kaçırdığı insanlar büyük travmalar yaşadı. Kurtarılan küçük yaştaki bazı çocukların, anadillerini unuttuğu ve yanlarında kaldıkları DAİŞ mensuplarının dilini konuştuğu, kendi ailelerini de tanıyamadığı ortaya çıktı. Kimisi Arapça, kimisi de Türkmence konuşuyordu.

Koro bu konuya ilişkin, ?DAİŞ´in kaçırdığı bazı çocuklar, yanlarında kaldıkları kişilerin dilini öğrenmişti. Ailelerine kavuştuklarında ise büyük çoğunluğu tekrar anadillerini öğrendi. Duhok İl Sağlık Müdürlüğü´nün açmış olduğu bir rehabilitasyon merkezi var. Kurtarıldıklarında onları oraya gönderiyoruz.?

REHABİLİTASYON İHTİYACI

Şengal, Kasım 2015´te peşmergenin karadan düzenlediği, koalisyon güçlerinin de havadan verdiği destekle DAİŞ´ten kurtarıldı. Ancak operasyon nedeniyle harabeye dönen kente az sayıda aile dönebildi. Resmiyette Bağdat´a bağlı olan Şengal´in yeniden inşası için destek gelmediği için altyapısı zarar gören kentte yaşam koşulları oldukça zor. Bu yüzden Ezidi Kürtler´in büyük çoğunluğu halen kamplarda kalıyor.

Koro, bu süreçte tek bir kurum dışında destek alamadıklarını belirtiyor:

?Kürdistan Bölgesi Başbakanı Neçirvan Barzani´nin özel ofisi dışında bize yardım eden yerli ya da yabancı bir kuruluş yok. Birleşmiş Milletler ve tüm dünyadan çok destek istedik bu yakınlarımızı kurtarmak için ancak maalesef kimse yardımda bulunmadı. Kurtarılanların ciddi rehabilitasyon desteğine ihtiyaç var, çoğu o travmayı atlatabilmiş değil.?

AVRUPA´YA GİDENLERE NE OLDU?

Katliamdan sağ kurtulanların bir bölümü, kendilerini güvende hissetmedikleri için başta Avrupa olmak üzere farklı ülkelere göçetti.

Bu süreçte Ezidi Kürtler´le ilgili Avrupa´da çalışma yürüten ve önemli destek sağlayan Kültürlerarası Psikiyatri ve Travmatoloji Uzmanı ve Psikolog Prof. Dr. İlhan Kızılhan, durumlarını yakından takip etti.

K24´e konuşan Prof. Dr. Kızılhan, ?Almanya´daki üniversitemiz üzerinden Alman devleti ve Kürdistan Hükümeti´nin işbirliğiyle 2016 yılında Dohuk´ta Psikoterapi ve Psikotravmatoloji Enstitüsü´nü kurduk. Dohuk´taki üniversiteye bağlı olan bu enstitüde psikoterapistler yetiştirmeye çalışıyoruz. Enstitüde ilk aşamada 30 öğrenciye psikoterapi ve psikotravmatoloji alanında 3 yıllık eğitim veriyoruz. Ekim ayında 30 öğrenci yüksek lisansa başlayacak. Almanya´da alanında ünlü profesör ve doktorlar enstitüde ders veriyor? dedi.

Kızılhan, Almanya´nın desteğiyle şimdi Burundi, Nijerya ver diğer savaşı geride bırakan yerlerde akademik çalışmalar sürdürüyor.

Kızılhan, ?Almanya özelinde ve Avrupa genelinde mülteciler büyük sorun olarak görülüyor. Kürtler´le ilgili ise Almanya´da, özelikle Irak Kürdistanı´yla ilgili pozitif bir düşünce hâkim ve çok sayıda projeye hazırlanıyor. Aldığım bilgiye göre 120 milyon euro bütçenin ayrıldığı projeler düşünülüyor? diye belirtti.

AYRI TUTULUYORLAR

Prof. Dr. Kızılhan, katliamdan sonra bir program çerçevesinde Kürdistan´dan Almanya´ya giden Ezidi Kürtler´in durumu hakkında şu bilgileri verdi:

?Almanya devlet program kapsamında hayatta kalan bin 100 Ezidi kadın ve kızçocuğu 3 senedir Almanya´da yaşıyor. Almanya´daki 21 farklı şehre yerleştirildiler ve 20 ila 100 kişilik gruplar halinde evlerde yaşıyorlar. Bunun sebebi, bin 100 kişiyi birarada tuttuğunuzda çoğunlukla dışa açılmayıp birbirlerine travmalarını anlatacak olmaları. Bu durum psikolojik durumlarını daha da kötüleştirirdi.

Bu nedenle entegrasyonun daha iyi bir yöntem olacağına karar verdik. İlk yıl çok zordu; hayatta kalanlar için Almanya´nın yolları bile çok farklıydı. O yüzden bizim için hayatta kalanların oryantasyonu ve psikolojilerinin stabilizasyonu çok önemliydi.

Önce bu süreçte yer alanları eğitmek gerekti. Çok sayıda Alman ve Kürt sosyal hizmet görevlisi bizden eğitim aldıktan sonra hayatta kalanların yaşadığı evlere yerleştirildi ve burada hayatta kalanlara destek sağlamaya başladı.

Görevlilerin yanısıra, program kapsamında psikolojik terimleri Kürtçe´ye çevirebilmeleri için tercümanları eğittik. Hayatta kalanlarla ilgilenen Alman doktor ve psikologlara da transkültürel psikoterapi konusunda eğitimler verdik. Bu konularda doktor ve psikologların da eğitilmesi gerekiyordu.?

ENTEGRASYON SÜRECİ

Kızılhan´a göre Almanya´ya yerleşen Ezidi Kürtler düşündüklerinden çok daha güçlüler ve kendi ayakları üstünde durmak istiyorlar:

?Çocuklar okula gidiyor. Kadınlar dil kursuna gitti ve hepsi Almanca konuşuyor. Bazı genç kızlar mesleki eğitimi aldı. Bazıları liseyi bitirmek üzere ve okumaya devam etmek istiyorlar. Bu bin 100 kişiden 15 kadın Kürdistan´a geri döndü.

Proje sona ermek üzere ve Almanya toplumuna entegrasyon aşamasındayız, bu aşamanın da 2019 sonuna kadar tamamlanacağını öngörüyoruz. Şu anda hepsi Almanya da kalmak istiyor ve süresiz oturum alıyorlar.?

KAST SİSTEMİ VE YOK OLMAK?

Ezidi Kürt toplumunun dışa kapalı olduğunu vurgulayan Kızılhan, diğer ülkelere göç edenlerle ilgili önemli bir tahlilde bulundu:

?Ezidiler, kendi tarihi ve dinin geçmişinden dolayı toplum olarak globalizasyona çok hazır değiller. Fakat bu soykırımdan sonra 800 yıldır dünyaya açılmayan, Şengal topraklarına bağlı yaşayan Ezidiler Almanya, ABD ve Kanada´ya yerleşti. Eğitim seviyeleri düşük, kast sistemi var ve sadece kendi kastları içerisinde evlenebiliyorlar. Böyle bir sistem sadece Irak´ta sürdürülebilir, bunun Avrupa´da sürmesi beklenemez. Ezidilerin Avrupa´da farklı toplumlarla yüz yüze gelmesi kaçınılmazdır.

Ezidi toplumu 2014 soykırımından sonra tamamen değişti, artık eskisi gibi değil ve bu toplumun bir toplum olarak hayatta kalıp kalmayacağı henüz belli değil. Ya bu travmadan ders çıkarıp toplumsal yapıyı yeniden şekillendirecekler ya da birkaç nesil sonra yok olup gidecekler. Ben durumdan çok umutlu değilim açıkçası. Uzun vadede Ezidi toplumunun bu travmayı atlatabileceğini düşünmüyorum. Bireysel olarak tabii ki bu travmayı aşacaklar ama toplum, grup olarak bu travma altında yok olabilirler. Kendilerini hem Kürdistan´da hem diasporada ciddi bir şekilde transforme etmektedirler.?

STATÜ

?Eğer Ezidiler Irak´ta kalacaklarsa statülerinin özel olarak tanınması gerekir, hem Bağdat hem Erbil tarafından? diyen Kızılhan, ?Ezidiler etnik olarak Kürt olsalar da 800 yıllık tarihleri farklıdır, dinleri farklıdır. Şengal ayrı bir eyalet ilan edilebilir ve kendi valisini kendi seçer. Erbil´e de bağlı olabilir. Dil, etnisite ve kültür bakımından Kürdistani´dirler ve Kürdistan´a bağlı kalarak gizli bir soykırımdan kurtulabilirler. Ancak bu, iki üç nesil içinde belli olur? diyor.

Bağdat´ın DAİŞ´e karşı tutumunu da eleştiren Kızılhan, son olarak şu vurguda bulundu.

?Hukuki çözüm ve adalet, Ezidiler için travma-terapi açısından çok önemli. Şu an Irak´ta IŞİD üyelerini soruşturmak, tutuklamak, dava açmak yerine ya infaz ya idam ediyorlar. Oysa bu suçlar ortaya çıkarılmadan uzlaşma sözkonusu olamaz. Bağdat neden önlem almadı? Bu soruların cevabı alınmadan, Ezidi toplumu güven duymaz.?

ŞENGAL´DE HANGİ GÜÇLER VAR?

Kentin DAİŞ´in eline geçmesiyle PKK de bölgeye unsurlarını yerleştirdi. Bu süre zarfında bölgede farklı isimlerle silahlı gruplar (YBŞ, YJŞ, YPS...) kuran PKK, kentin kanton haline getirilmesi için çalıştı.

Bununla birlikte Kürdistan Yurtseverler Birliği´nin (KYB) Şengal´deki eski yetkilisi Haydar Şeşo tarafından Ezidxan Savunma Gücü kuruldu ve Irak´ta kurulan Şii milis gücü Haşdi Şabi´den maddi destek aldı. Uzun tartışma ve gerginliklerin ardından bu güç, Peşmerge Bakanlığı´na bağlı olduğunu duyurdu.

PKK´ye bağlı Şengal Direniş Birlikleri (YBŞ) ve diğer gruplar ise zaman zaman Haşdi Şabi´ye bağlı olduklarını ve onlardan finansal destek aldıklarını açıkladı.

Öte yandan DAİŞ´in yenilgisi sonrası Bağdat yönetimi de harekete geçti. 16 Ekim 2017´de Kerkük başta olmak üzere Kürdistan idaresi dışında kalan Kürdistani bölgelere saldırı düzenleyen Irak Ordusu ve Haşdi Şabi milisleri, Şengal´i de ele geçirdi. Daha sonra Haşdi Şabi´nin kent dışına çekildiği belirtildi.

Batı Kürdistan´a (Rojava) ve DAİŞ´in başkent ilan ettiği, daha sonra kaybettiği Suriye´nin Rakka kentine geçiş konumunda olmasıyla da Şengal´in önemi büyük.

 




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —