Alaaddin Soykan ve Ay Vakti

Alâaddin Soykan, bir şair olmanın ötesinde kutsal sözleri kalbinde taşıyan mübarek bir zattı. O, bir Hafız-ı Kur’an’dı.

Alaaddin Soykan ve Ay Vakti

Edebiyatçı yazar Eyüp Azlal, koronavirüs pandemisinde dolayı vefat eden şair Alaaddin Soykan'ı yazdı;

Şair Alaaddin Soykan da bu dünya göçünü tamamladı. Dünyanın kuytu bir yerinde dünyaya bir muştu bırakarak ayrıldı aramızdan. Şairler ölünce sadece çocukları değil şiirleri de öksüz kalıyor. Alâaddin Soykan, bir şair olmanın ötesinde kutsal sözleri kalbinde taşıyan mübarek bir zattı. O, bir Hafız-ı Kur’an’dı. 

Alaaddin Soykan’ı Ay Vakti Dergisinde el yazısıyla yazdığı şiirleriyle tanımıştık. Keşke bir Ay Vaktinde de buluşsaydık. Dile kolay on beş yılı aşkın bir süredir şiirlerini Şeref Akbaba Hocamıza ve Ay Vakti dergisine emanet etmişti. Şeref Akbaba, bu şiirleri merhumun tabiriyle en kuytu yerlerde saklar ve sadırdan çıkan şiirleri satıra dökerdi. 

Alaaddin Soykan’ın vefat haberini medyadan öğrendim. Bir gazetenin haberine baktım. Haberin fotosunda merhum Alaadin Soykan var, Şeref Akbaba var ve Nureddin Durman var. Haberde, Alaaddin Soykan hakkında birçok dostu yorum yapmış, baş sağlığı dilemiş. Ama Şeref Akbaba ismi zikredilmemiş, Nureddin Durman ismi zikredilmemiş. On beş yıldır Ay Vakti dergisinde şiirleri, özene bezene ilk sayfada çıkıyor. Ama kimse vefa göstermemiş. Camiamızın hali pür melali böyle işte. Şiir adına, edebiyat adına bir değerimiz olan Alaaddin Soykan üstadımızı kaybediyoruz. Bunun hüznü bütün kalbimizi kaplıyor. Bu yetmezmiş gibi bir de şiire değer katan, edebiyata değer katan insanlarımızı da daha sağlığında yok sayıyoruz. Mevzu uzun, mevzu derin, dertlenince dertleniyor insan…

Vefâyı camiamızda değil de “Ekşi Sözlük”te bulmak ne acı. Orada, “Alaaddin Soykan kimdir” diye yazınca karşımıza şu bilgiler çıkıyor:

“İlginç bir şair Ay Vakti Dergisinde şiirleri halen yayınlanmakta. Bir şiiri şöyledir:

istanbul

yeditepe çıkınına nihâvend bir el

mavi mi banar

bil ki istanbul'dur artık -tüm görkemiyle-

geldiğin diyar

o çok kule, o çok kubbe, o çok minare

burda göğe lâl

burda "güvercin bakışlı sessizlik bile"

çok sesli bir hal”…..

Yine Ekşi Sözlük’ten bir alıntı. “Şeref Akbaba’nın çıkardığı ay vakti dergisinin Mayıs-Haziran 2018 tarihli 174. sayısında, kendi el yazısıyla, “nasıl yoğrulmuş olduğuma dair” isimli şiiri yayımlanmış olan şair.”

Alaaddin Soykan’ın vefatına geri dönelim. Şairlerin ölümü de garipçedir. Tıpkı Aladdin Soykan’ın ölümü gibi. Pınarhisar’da mahalle camiinden bir selâ veriliyor. Mahalle sakinlerinden Alaaddin Soykan vefat etmiştir, diye. Kimdir bu Alaaddin Soykan? Mahalleli onu imamlıktan, hafızlıktan bir de ma’lulen emekliliğinden tanıyor. Ötesini bilmiyor. 

Bazıları onunla aynı mahalleden arkadaşı olan Şair Arif  Dülger’e haber verir. Muhtemelen şairliklerinden değildir bu haber veriliş. Onun, Arif Dülger’in Alaaddin Soykan’la bir akrabalığı var düşüncesiyle aramışlardır. İyi ki de aramışlar. Zaten şairler de birbirinin akrabası değiller miydi. Arif Dülger, Ankara’da mukimdir. Pınarhisar’a ailesini ziyarete giderken Merhum Aladdin Soykan’a da uğrardı. Arif Dülger, malum salgından dolayı bir yıldan fazla uğramamıştı memleketine ve şair dostuna. 

Not: Bir sonraki yazımızda devam edeceğiz.

Alaaddin Soykan'ın da şiirlerinin yayınlandığı Ay Vakti dergisinin Aralık 2004 yılı 51. Sayısımın kapak resmi...