AKP Niteliksel Çoğunluğu Nasıl Kaybetti?

Veysi DÜNDAR

AKP Niteliksel Çoğunluğu Nasıl Kaybetti?

AKP bütün seçim kampanyasını uzun süre tek bir çizgi üzerinde götürmüştü. Bütün tek boyutlular gibi derinlikten yoksun bu tercihin temel stratejisi, HDP´yi şeytanlaştırmak üzerine idi. HDP adeta virüs gibi dokunduğu değdiği her şeyi bozmaktaydı. Onunla temasa geçen her şey çürüyüp kanserleşiyordu.

Bu teatral anlatım ile Batıdan Doğuya Kuzeyden Güneye hedeflenen tek bir şey vardı. Akparti blokuna oy vermeyecek kesimi karşı bloktan da uzaklaştırıp protesto oyuna ya da sandıktan uzak tutmaya gayret etmekti bu hedef.

AKP ?MHP blokuna oy verirsen HDP´ye bulaşırsın şeklinde özetlenecek bu kurgunun seçimler bittiğinde ortaya çıkardığı netice ise hiç de iktidarın hayali gibi olmadı.

Bu aslında bir tür ima edilmiş 7 Haziran´dı. Ne olmuştu 7 Haziran´da hatırlayalım. Bugünden farklı olarak MHP´nin AKP muhalifi olarak girdiği seçimin neticesi ?AKP vs diğerleri? şeklindeydi. ?Siz hepiniz ben tek? diyen AKP aslında iktidar tacını yitirdiği bu seçimden MHP liderinin kıvrak bir reveransı ile sıyrılabilmişti.

8 Haziran´dan itibaren geçmişe format atan MHP liderinin yanında konuşlanması ile aradan geçen 4 seneyi tek başına iktidar keyfi ve giderek konsolide olan iktidar gücü ile geçirdi AKP.

HDP´nin bağımsız adaylarla seçimlere girip azami 20 vekil toparlamasının AKP için ilginç bir tarafı yoktu. Ne zamanki HDP %10 barajını aşıp AKP´nin meclis çoğunluğu için tehdit haline geldi ise, MHP´nin geleneksel politikası AKP için şayan-ı tercih oldu.

HDP´nin lider kadrosunun AİHM tarafından dahi kabul edilmeyen bir süreçle yargıya tabi edilmesi 16 Nisan referandumuna şekil vermişti ama, 24 Haziran seçimlerinden mecliste grup kurarak çıkmasına engel olmamıştı.

MHP belki de HDP baraj üstü kaldığı için siyasette bu denli kilit rol oynamaktadır.

24 Haziran´da %10´dan fazla oy almış bir partinin yerel seçimlerde oyu %4´e düşmüş ise geri kalanının oy verme eğiliminin üzerinde durmak gerektir. Partisiz bir seçmenin oyunu atmak için parti logosu önünde değil ise, tercihini çok daha farklı gerekçelere tahvil edeceğini tahmin etmek zor değil.
HDP seçmeninin hür iradesi ile yaptığı tercihi sorgulamak da kimsenin haddi değil.

Basit sorulara basit cevap gerekir.
MHP 7 Haziran´da ulaştığı %16 oyun bugün 10 puan gerisinde kalmayı HDP karşıtı siyasetin diyetine borçludur. HDP´yi doğrudan kendi cephesine koyduğu için bunun karşıdan gelen neticesine de şaşmamalı.

81 vilayetin 12´sinde seçim kazanan partinin normal bir dağılım ile en az %10 oyu olmasını beklersiniz. 12 vilayeti %6 oy ile alan partinin aslında fevkinin üzerinde bir cisme sahip olduğunu tahmin etmek zor değil.
HDP de benzer şekilde %4 oy ile 9 vilayet çıkarma becerisini haiz olmuştur.

MHP ve HDP birbirlerini iyi sezen, birbirlerini peşrevleyen güreşçiler gibi Türkiye platosuna yayılmıştır.

AKP MHP´nin dili ile HDP´nin tüm bileşenlerini karşısına almaktan çekinmemiş, iki taraf arasındaki bu satranca da taraf olmuştur. HDP´nin logosunu pusulada görmeyen seçmeninin AKP blokuna oy vermesi için bir nedeni kalmamıştır.
Diğer taraftan MHP´nin AKP´ye yol arkadaşı olmasından da başka bir sebep yoktur ki, AKP´nin kazanması HDP´li seçmen için istenmez hal almıştır.

Bu kadar basit bir kurguyu anlamak için 2 küsur sene bir hapishane hücresinde alıkonmak gerekmez tabii. Ama ferasetiniz de yüksekse böyle bir hücrede aydınlanma düzeyiniz gayet yüksek olur.

Bu ülkede eğer bir dönüm noktasından söz edecek olursak bu tarih 7 Haziran 2015´tir. Halk iradesinin AKP´ye karşı olmakta birleştiği seçimin ardından MHP´de bölünmeye yol açan U dönüşünü herkesin anlamasını beklemek fazla iyimserlik olur.

Hiç kimse siyasal tercihini bir diğerinin U dönüşüne istinat etmez.
AKP lideri 24 Haziran´dan sonra siyaset bilimcilere çağrı yapıyor ve seçimleri nasıl kazandığını anlamaya ve anlatmaya davet ediyordu.
Aynı siyaset bilimcileri bu defa seçimlerde nitelikli çoğunluğu neden kaybettiğini anlamak için çağırsa ne yanıt alır acaba?

Türkiye´de vatandaşların tamamının oy verme iradesinin değeri eşittir. Yek diğerinden fazla ya da az olmaz. Bu denli basit bir gerçeği seçim vesilesi ile tekrar etmekten ben hicap duyuyorum. Yazık ki, kampanya döneminin neredeyse tamamını, iktidar bloku, değerli değersiz oy ikilemine tahvil etti.

Demokrasinin en temel kuralını baz alan -yani oy verme hakkını kullanan- seçmenlere sunduğunuz seçenekler onlarda sizi tercih ya da red etme duygusu yaratır. Olayları kendi dışınızdaki nedenlere bağlarsanız rüzgarda savrulan yaprağa dönersiniz.

AKP´nin en kıymetli hazinesi oy sandığında idi.
Şimdi o sandıktan çıkanı beğenmiyor ise bunu sandığa giden yola olan katkısı ile kerteriz etmek zorunda.
Bunu yapıp yapmamak kendi tercihi.
Bizim kaygımız doğru analize katkı vermek, gerisi size kalmış.