Sevgili Gençler, kendini genç hissedenler ve ileride genç olup merak içinde yeni bilgiler öğrenmek isteyecek bugünün çocukları,
Bazı yazılarıma yukarıdaki girişle başladığımı farketmişsinizdir. Öylesine yazmıyorum. Çünkü yaşadığımız hayatta hiçbir şey öylesine değil.
Yıllar sonra okuyacak olan bugünkü çocuklarımız için, doğru düşünceye ulaşmak isteyen gençlerimiz için ve öğrenmeye açık olan ve benim ?kendini genç hissedenler´ dediğim vatandaşlarımız için yazıyorum yazılarımı.
Öğrenmeye açık olmak çok önemli bir özellik. Herkes öğrenmeye açık değil mi? Hayır, değil. Zihinlerinde katı doğruları olan, fikirleri asla değişmeyen ve öğrenmekten korkan birçok insan var. Onlara ne anlatsanız da, onlar zaten öğrenmeye kapalı oldukları için, objektif olarak algılamıyorlar ve dinleseler de duymak istedikleri şekilde anlıyorlar.
Aslında bu konu çok önemli. Ama esas konumuz bu değil tabii.
Ak partiye olan ilginin azalması, ekonominin kötüye gitmesi, birçok bakanın (bugün bile İngiltere´de finans amaçlı gezide olanlar var) yurt dışından sıcak nakit arayışında olması, OHAL, Adalete güvensizlik ve 16 yıldır iktidarda olmanın yıpranmışlığı ve ilaveten muhalefet partilerinden vaatler sıralanması gibi sebeplerle çeşitli yazılar ve yorumlar ortaya dökülüyor. ?Akp, kriz ve İslamcılığın sonu´ benzeri yazılar da bunlara verilecek örnekler arasında.
Şimdi bu tür yazıları nasıl anlamalıyız sorusu akıllara geliyor, ya da benim aklıma geliyor.
Kati olarak Ak parti cephesinde olanlar için durum belli: Bunları yazanlar ak parti düşmanı, vatan-millet düşmanı, dış güçlerin maşası ya da vatan haini.
İyi de acaba okuyorlar mı diye de aklıma geliyor. Yani anlamak için bu tür yazıları sonuna kadar okuyorlar mı? Ben zannetmiyorum.
Bu tür yazılarda ele alınan konu: İslami kimliklerini öne çıkararak siyaset yapanların yaptıkları yanlışlıklar.
İslam ve Politika, İslam ve Demokrasi, İslam ve Particilik gibi çok temel konuları irdelemek gerekiyor.
Örneği verilen ülkelere baktığımızda, bu kişiler çok doğru da acaba komplo mu kurdular demek istiyoruz. Ama yok, öyle değil. Rüşvet, yolsuzluk, adam kayırma, kendi hesabına para aktarma gibi çirkinlikler oralarda ortaya çıkıyor.
Bu yazılarda ele alınan konu: İslamcılık.
Bu tür siyasetçiler İslam mı istiyorlar, İslamcılık mı yapıyorlar? Esas soru budur.
Benim de daha evvel dile getirdiğim gibi: Din mi, dincilik mi? Cami mi, camicilik mi?
Bu kişiler şöyle deseler mesela: Aslında biz İslam istiyoruz ama ortam ve zaman müsait değil.
Tamam, hadi öyle olsun.
Malezya´yı dile getirmiyorum, çünkü benzerlik kurmak istiyor yazar diyenler olabilir.
Türkiye´yi ele alalım. Türkiye?de hangi ortam ve zaman müsait değil?
Diyeceksiniz ki, ülke neler neler yaşadı, buna şükür. 15 Temmuz hain darbe girişimini yeni atlattık. (Gerçi hala daha toplumu korkutmak için, 15 Temmuz süreci devam ediyor çığırtkanlığı yapanlar da var).
O halde madde madde ele alalım.
?Ne istediler de vermedik´ diyerek, önü açılan dini grubu devlette kim kadrolaştırmıştı? Bu, İslami açıdan tamamen yanlıştır. Devlet, dinli-dinsiz bütün gruplara mesafeli olmak zorundadır. İslam´da da böyledir. Çünkü İslam´da din devleti yoktur, HUKUK DEVLETİ vardır.
Hadi bunu geçtik.
Yeni sistem diye referandum yapıldı. Cumhurbaşkanlığı sistemi oylandı ve kabul edildi. Milletimiz yakında cumhurbaşkanlığı sisteminin başında olacak kişiyi seçecek.
Devlette temizlik yapıldı ve hatta üzerine OHAL de var. Şimdi tam zamanı ve ortamı aslında. Peki neden şimdi İslam gelsin derdi yok.
Evet, yok. Neden bu kadar yok diye iddia ediyorum.
Anlatayım.
İslam´da meşveret (?????) vardır. Şwr kökünden gelir. Şura da bu kelime grubundandır.
Ne demektir bu? Danışmak, fikir alışverişinde bulunmaktır. İstişare yapmaktır. Birlikte ortak konu üzerinde tartışmak ve orta yol bulmaktır.
Yeni cumhurbaşkanlığı sistemi hakkında kararı/kararları bugün kim veriyor: Ak parti.
Başka partilerin, hukukçuların, İslam hukukçularının fikirleri alınıp, birlikte toplantılar yapılıyor mu? Hayır.
Bütün ülkeyi yönetecek olan yeni sistemi tek başına karar vererek sonuca ulaştırmak İslami açıdan yanlıştır.
İnanmıyorsanız, sizler de kontrol edebilirsiniz. Şura suresini okuyabilirsiniz, özellikle de 38. Ayeti.
?Onların işleri, aralarında danışma iledir´.
Kendi fikrinde olanlarla ilgili danışmanlık ve danışma değildir bu. Toplumun her kesiminden olan çeşitli gruplarla danışma ve şura içinde olmadır.
Doğru olan bir şey varsa, o da, Adil düzen gömleğini çıkardıklarını söyledikleri cümledir. Gerçekten de durum bu.
Ben de hayretler içinde kalıyorum. O kadar sene afiş, bayrak asma, salon toplantıları düzenleme, parti faaliyetleri yapma?
İnsanları kullanıp, kandırmak için miydi? Hani siz Adil Düzen getirecektiniz? Siz, biz gençlere bunu söyleyip, yeminler edip-ettirip haykırmadınız mı? Buna İzmir Alsancak Atatürk Kapalı spor salonu bile şahitlik eder.
Şimdi yeni sistem konuşulurken Adil Düzen çalışmasında olanlar var mı yanınızda? YOK.
Siz 90´lı yılların sonunda bize bunları söylemediniz mi?
Bizi kandırmış mı oldunuz?
Yani o yazıları yazanlar aslında yanlış söylemiyorlar. İslamcılık ayrı, İslam ayrı. İslamcılıkla devleti yönetmeye kalkışanların hazin sonu. Çok doğru.
Benim en zoruma giden, kandırılmış olmaktan da öte: İslamcılıkla İslam´ın kredisi tüketildi, tüketilmeye devam da ediliyor