Meclis Genel Kurulu’nda 2025 Bütçesi görüşmeleri TBMM, Dışişleri Bakanlığı ve Adalet Bakanlığının bütçeleri ile devam etti.
Genel Kurul’da söz alan Saadet-Gelecek Grup Başkanvekili Bülent Kaya, Adalet Bakanlığı bütçesi üzerine değerlendirmelerde bulunurken İsrail protestosu sonrası gözaltına alınan 9 genci hatırlattı.
Kaya, “Bu gençlerimiz gözaltına alınırken birçok hukuk dışı uygulamayla karşı karşıya kaldılar, fiziksel şiddete maruz kaldılar İstanbul Kongre Merkezi'nde, tekme tokat dövüldüler Cumhurbaşkanı korumaları tarafından ve yine bu kişiler ölümle tehdit edildiler. ‘Sağ kaldığınıza şükredin’ denildi. Buna dair hastane raporları da var. İstanbul Emniyet Müdürlüğüne götürüldüğünde doğrudan nezarethaneye alındılar, çıplak arama yapıldı. Sizin de çocuklarınız var, çıplak arama başörtülü bir kardeşinizle ilgili içinize siniyor mu? (…) Cezaevine alınırken çıplak aramaya tekrar maruz kaldılar. Başörtülü bacılarımızın çıplak aramayla insanlar tarafından mahrem yerleri elleniyor. Ben inanıyorum; bu, bizim vicdanımızı sızlattığı gibi sizin de vicdanınızı sızlatıyor” diye konuştu.
'ÇIPLAK ARAMA SADECE BAŞÖRTÜLÜ KADINLAR İÇİN HAK İHLALİ DEĞİLDİR'
Kaya’nın ardından söz alan Saadet-Gelecek grubu milletvekili Serap Yazıcı Özbudun, Kaya’nın sözlerini düzeltmek istediğini belirterek “Çıplak arama sadece başörtülü kadınlar için bir hak ihlali değildir; kadın, erkek herkes için ve başı açık kadınlar için de rencide edici, ciddi bir hak ihlalidir. Eminim siz bunu amaçlamadınız ama bu sözler düzeltmeye muhtaç sözler; aksi hâlde, biz başı açık kadınların her türlü, fevkalade insanlığa aykırı muameleye müstahak olduğumuz gibi bir anlam çıkar ki sizin bunu kabul ettiğinizi hiç düşünmüyorum” dedi.
Kaya, Yazıcı’nın bu sözlerini başıyla onayladı ve alkışladı.
'ÖZLEM ZENGİN’DEN ADALET BAKANINA ÇIPLAK ARAMA ÇAĞRISI'
AK Parti Grup Başkanvekili Özlem Zengin, çıplak arama uygulamasına ilişkin “Kadın, erkek, başı açık, başı örtülü ayrımı olmaksızın usulüne uygun yapılmaması tabii ki insanlık açısından çok büyük bir sorun. Detaylı arama olması için mevzuata göre makul şüphe olması gerekir. Sayın bakana çağrımdır; bu aramaların muhakkak suretle makul şüphe çerçevesinde yapılması lazım. Bu aramaların rutin bir şey olmaktan çıkması, hakikaten yapılması gerekiyorsa yapılması ve yine mevzuata göre insan onuruna uygun bir biçimde yapılması ve bu işlemin bir cezaya dönüşmemesi gerekiyor” diye konuştu.
Zengin, son hadiseyle ilgili açığa alınan üç görevli olduğunu belirterek “Eminim Adalet Bakanımız bu konuyu hassasiyetle takip edecektir, idari soruşturma hassaslıkla tamamlanacaktır. Bu konuyla ilgili şikayetler var, inanıyorum ki yargı makamları da hassasiyetle karar verecektir” dedi.
ZORLU: TÜRKİYE, MUHALİFLERDEN OLUŞAN ULUSLARARSI KONFERANSA EV SAHİPLİĞİ YAPMALI
Dışişleri Bakanlığı bütçesi üzerine değerlendirmelerde bulunan İYİ Parti Milletvekili Kürşad Zorlu, "Suriyeli sığınmacıların güvenli, gönüllü ve onurlu dönüşleri için uluslararası mekanizmalarla iş birliğinin arttırılması ve Avrupa Birliği ile yapılan Geri Kabul Anlaşması’nın sonlandırılması gerektiğini" söyledi.
Türkiye’nin muhaliflerden oluşan bir uluslararası konferansın öncülüğünü yapmasını öneren Zorlu, "Türkiye, yeknesak, uzlaşmacı ve iş birliğine dayalı bir yönetim sürecine zemin hazırlayabilir. Suriye geçici hükümeti, milli koalisyon ve diğer sahadaki aktörleri bir araya getirecek böyle bir organizasyon dünyanın dikkatini de ilkelere ve sorumluluk alanlarına yöneltebilecektir. İster Azez’de, ister Şam’da ve hatta Gaziantep’te böyle bir tarihi toplantıya tanıklık edilebilir" dedi.
FETİ YILDIZ: ANAYASA MAHKEMESİ DİĞER MAHKEMELERE TALİMAT VEREMEZ
Adalet Bakanlığı bütçesi üzerine söz alan MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız, Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay’ın kararları arasındaki farklılıklara değindi.
Anayasa Mahkemesi’nin bazen kendini diğer mahkemeler adına karar vermeye yetkili gördüğünü söyleyen Yıldız, Anayasa Mahkemesi’nin diğer mahkemelere dönük olarak emir ve talimat niteliğinde karar veremeyeceğini savundu.
Yıldız, "Bu durum yargı bağımsızlığı ve anayasal düzene aykırıdır. Bu karmaşaya son vermek için bireysel başvuru hakkı yeniden düzenlenmeli, temel kriter olarak da kanuna açıkça aykırılık halleri ve takdir yetkisinin keyfi ve kötüye kullanılması ile sınırlandırmalıdır" diye konuştu.
'İNFAZ KANUNU 188/3’Ü TAMAMEN ÇIKARIP ATALIM'
İnfaz Kanunu’na ilişkin kendisine çok müracaat geldiğini belirten Yıldız, kanunun 188’inci maddesinde suçun tekerrürü halinde hükümlünün koşullu salıvermeden yararlanamadığını hatırlattı. Bu uygulamanın büyük adaletsizliklere sebep olduğunu öne süren Yıldız, "Çözüm kolay infaz kanunu 188/3’ü tamamen çıkarıp atalım" diye konuştu.
FETİ YILDIZ’DAN HASTA TUTUKLULAR ÖNERİSİ
Cezaevlerindeki hasta ve yaşlı tutukluların durumuna da değinen Yıldız, "Cezaevlerinde yaşlı ve hasta tutukluların, örgütlerin oyunlarına da gelmeden, cezalarının iyileşene kadar en azından tehir edilmesi, infazın ertelemesi yapılmalıdır" ifadelerini kullandı.
'BU TARİHİ FIRSATI DEĞERLENDİRELİM'
Genel Kurul’da söz alan DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan, konuşmasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın "Kalbimizin bir yarısı Antep, Hatay, Urfa ise diğer yarısı Afrin, Halep, Hama, Humus ve Şam'dır" ifadesini hatırlatarak şunları söyledi:
"Buna olduğu gibi katılıyoruz DEM Parti olarak ancak eksik buluyoruz ve bir katkıda bulunmak istiyoruz. Kürtlerin kalbinin yarısı Diyarbakır ise diğer yarısı Kobani’dir. Kürtlerin kalbinin bir yanı Mardin ise diğer yanı birkaç yüz metre uzakta olan Kamışlı'dır. Biz bu gerçeği başka türlü tanımlayamayız, bunu kabul etmek durumundayız. Eğer, bugün Serekaniye'deki bir Kürt, Urfalı Şivan Perwer'i dinlediğinde duygulanıyorsa Mardin'deki bir Kürt de Kamışlılı Mihemed Şexo'yu, Ciwan Haco'yu her dinlediğinde aynı duyguları yaşıyor. Bu duygudaşlığı, bu dostluğu, bu akrabalığı, bu kardeşliği görmeden bu fırsatı değerlendiremeyiz ve çok yazık olur."
Orta Doğu'daki kaotik durumun aşılmasında en gerçekçi modelin "özgür birliktelik" olduğunu ifade eden Doğan, "Bu özgür birlikteliği her yerde o ülkelerin özgün koşullarına göre kurmamız mümkün ancak böyle sağlayabiliriz tarihsel Kürt-Türk ittifakını. Başka türlü, yarım kalmış, eksik kalmış bir hikâye olur bizimki. Öyle olmasın, gelin, birlikte bu tarihi fırsatı değerlendirelim. Buraya uzanan el, Suriyeli Kürtlere de uzanmalıdır, Rojava hakikatini görmeli ve tanımalıdır" şeklinde konuştu.
ZENGİN: ERDOĞAN NEFRETİNİZ TÜRKİYE NEFRETİ İLE ÖZDEŞ HALE GELDİ
Bütçe görüşmeleri devam ederken Suriye’deki gelişmeler hakkında değerlendirmelerde bulunan AK Parti Grup Başkanvekili Özlem Zengin, CHP’nin Suriye tezkeresine "hayır" dediğini hatırlattı ve "İsrail- Filistin meselesinde olduğu gibi bu ülkelerin adını anmadan Sayın Cumhurbaşkanımızı, Türkiye’yi suçlu ilan ediyorsunuz. Bu, meseleleri anlayamamaktır. Türkiye’yi asli mesele olarak görememektir. Sizin Tayyip Erdoğan korkunuz, nefretiniz Türkiye nefreti ile özdeş hale geldi" dedi.
'BÜTÜN ÜLKELERİN OYUN KURMA HAKKI VARSA TÜRKİYE’NİN DE VAR'
Zengin, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bütün ülkelerin oyun kurma hakkı varsa Türkiye’nin de var. Bize düşen bölge üzerinde oyunlar kurmaya kalkışanlar karşısında Türkiye çıkarı doğrultusunda Türkiye’nin de oyunlar kurmasıdır. Adım adım bu süreç tamamlanacaktır."
GÜNAYDIN: KURTLAR VADİSİ KAFASINDAN UZAK OLMAK GEREKİYOR
Zengin’in ardından söz alan CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın, CHP’nin 2003 Irak tezkeresine "hayır" dediğini hatırlattı ve "O grupta görev alan CHP milletvekillerini saygıyla anıyorum. Biz hep beraber Türkiye’nin elinin Müslüman kanına bulaşmasını engelledik" dedi.
Günaydın, "Milliyetçilik nidaları atarken tarihsel olayları çarpıtamazsınız. Arap Baharı’na bakmak zorundayız. Emperyalizmin bu coğrafyada neler yaptığını görmek zorundayız. An itibariyle Golan Tepeleri'ni aştı, 20 kilometre Şam’a yaklaştı İsrail. Kimin kazandığını bütün dünya izliyor. Sakin olmak, 'Kurtlar Vadisi' kafasından uzak olmak gerekiyor. Türkiye 5 milyon Suriyeliyi bu memlekette misafir etmek zorunda kaldı. Şimdi ‘misafir ettik’ diyorlar. Hadi bakalım gönderin de görelim, kaçı gidecek?" ifadelerini kullandı.