Anlattıklarım biraz can acıtabilir, biraz kızdırabilir hatta arkamdan sövdürebilir. Ama maalesef kusurunu görmemek, daha büyük kusurdur, itiraf etmemek de büyük bir noksanlıktır. Kusuru görürsen yol alırsın. AK Parti´nin kurulduğu günlere şahit oldum. Parti kurmayları idealizmle doluydu, teşkilatlar dava şuuruyla hareket ederdi, sahadakiler iktidara gelmek için gece-gündüz çalışırdı. Aradan zaman geçtikçe idealizm ve davaya inanç ülkeye hizmete dönüştü. Bu, Türkiye siyasetine damga vuran Erdoğan´ın kurduğu, büyüttüğü ve bugünlere getirdiği partinin en büyük mirasıydı. Fakat bir süredir partide ´keyifçiler´ peydahlandı.
Bekaları ne dava, ne idealizm, ne iktidarda kalmak?
Onlar Reis´in mirasını yiyor, partiyi yıpratıyor, davanın içini boşaltıyor, seçmeni küstürüyor. Halbuki, AK Parti´nin bu keyifçilere değil, dik duruşuyla, terbiyesiyle, samimiyetiyle, alçak gönüllülüğüyle davasının eri olan Yusuflara ihtiyacı var.
Ben, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan gibi bir liderin AK Parti´yi tekrardan davanın ön plana çıktığı, toplumla arasına sınır ören kliklerin temizlendiği, menfaat çatışmalarının yaşanmadığı bir yapıya kavuşturacağına inanıyorum.