Hakan Allbayrak´ın "Alparaslan Kuytul ve polis sireni" isimli köşe yazısının ilgili kısımları ise şöyle;
Polis, siren çalarak Kuytul´un sesini bastırdı.
Konuşma boyunca siren, siren, siren?
Vukuat yok, acele yetişilmesi gereken bir yer yok; ama siren, siren, siren?
Kuytul konuşuyor, polis siren çalıyor.
Kuytul konuşuyor, polis siren çalıyor.
Kuytul konuşuyor, polis siren çalıyor.
Şaka gibi.
Kötü şaka.
Belki de, hakkındaki dava dosyasının ?suç değil sus dosyası? olduğunu söyleyen Kuytul´un haklılığını vurgulamaya matuf bir shock art (şok sanatı) atraksiyonuydu bu.
Öyleyse Adana polisine kocaman bir alkış!
***
Şimdiye kadar ihtiyatı elden bırakmamaya çalışan Furkan Vakfı camiası, Kuytul´un tahliye edildikten bir gün sonra göz altına alınması ve tekrar tutuklanması üzerine hükümete ateş püskürmeye başladı. (?Yargı kararlarıyla hükümetin ne alakası var?? diye ciddi ciddi sorabileceğimiz bir durumda olmamızı ne çok isterdim.)
Havada husumet var artık.
Halbuki, bazı konferanslarının valilikler tarafından engellendiği Kasım 2014´te Alparslan Kuytul şu açıklamayı yapmıştı: ?Kanaatime göre konferanslarımıza yapılan bu engellemeden hükümetin ve siyasilerin haberi yok. Ama bürokratlara karanlık yerlerden talimat geliyor. Bu sadece bize yapılıyor gibi görünse de esasında AK Parti tüm cemaatlerle düşman edilmeye çalışılıyor. Hedeflerinin bu olduğuna inanıyorum. AK Parti uyanık olmalı. AK Parti´ye kimler düşmansa bu iş onların tezgâhı olabilir.?
İşi o noktadan şimdiki noktaya getirmeyi başaran AK Parti iktidarına da kocaman bir alkış!
Kriz, bundan daha kötü yönetilemezdi.
Hiç değilse bundan sonra akl-ı selim ile hareket edilse?
Çığırından çıkan iş, çığırına sokulsa?