Yeniden eski güzel günlerine dönmek istese AK Parti, her girdiği seçimden oylarını biraz daha artırarak çıktığı, taraftarlarının etraflarına caka satarak dolaşabildiği, seçimleri sonucuna itiraz etmesi gerekmeden açık ara kazanabildiği, kendisine oy vermeyenlerin bile icraatlarına karşı çıkarken nezaketi elden bırakamadığı, dış medyanın öve öve bitiremediği, yurtdışına çıkan vatandaşların yabancı görevlilerden takdir görecekleri beklentisiyle pasaportlarını gururla ele güne gösterdikleri günleri bir daha yaşamak ve yaşatmayı arzu etse ne/ler yapması gerekir?
Bu soru aklıma bir siyaset bilimciyle yapılmış bir televizyon mülakatını sonradan izlerken geldi.
Siyaset bilimci bilinen bir isim. Başında olduğu araştırma kurumu uzun yıllardır özellikle seçimlerde doğruya yakın anketler yapmasıyla tanınıyor. Kendisi ayrıca ekranlardan da sıkça görüş açıklıyor.
Konuşmasında dikkatimi çeken, AK Parti´nin itibar ettiği medya mensuplarından söz ederken ?karikatür yazarlar´ ve ?karikatür yorumcular´sıfatlarını kullanmasıydı. Konuşmasının sonuna doğru bir başka grup için daha ?karikatür´ sıfatını kullandı konuşmacı, ama o grubu bu ilkler kadar önemsemedim?
Galiba kullanılan sıfatların dikkatimi çekmesinin sebebi, bir akşam önce ekranına çıktığım TV5´te Mustafa Yılmaz´ın, ?Neden gazetelerde yazamıyorsunuz, daha önce çıktığınız TV kanallarında niçin sizi göremiyoruz?? anlamına gelen sorusu yüzündendi.
[Biraz uzunca programı arzu eden YouTube´dan izleyebilir.]
Milli Gazete Ankara temsilcisi ve TV5 programcısı Mustafa Yılmaz´a, ?Bu durumda olan yalnız ben değilim ki; çok sayıda yazar son yıllarda gazetelerdeki köşelerini kaybetti, televizyon ekranlarına kimlerin çağrılacağı ve kimlerin çağrılmayacağına dair birer liste var?cevabını vermiştim.
Tabii, bu derece yoğun bir dışlanmanın Türk basın tarihinde ilk kez yaşandığını da ekleyerek?
Büyükelçi atanan muhalif yazarlardan bugünlere?
Cumhuriyet´in ilk döneminde İstiklal Mahkemeleri´ne sevk edilen gazeteciler olduğu biliniyor. Bir ara Ahmet Emin Yalman´a yazı yasağı konduğu da? O dönemde, önceden destekçi iken muhalif hale gelen yazarlara reva görülen muamele, kendilerini büyükelçi olarak yurtdışına göndermek oluyordu.
Rejimin çerçevesini çizen yazılarıyla bir döneme damga vuran ?Kadro´ dergisinin en önemli yazarı Yakup Kadri Karaosmanoğlu büyükelçi olarak Arnavutluk´un başkenti Tiran´a gönderilmişti. [?Zoraki Diplomat´ adlı eserinde çeşitli başkentlerde büyükelçi olarak yaşadıklarını anlatır Karaosmanoğlu.]
Şimdi çok farklı bir ortam var.
Yabancı haber ajanslarının, televizyon ve gazetelerinin şu yakınlarda Türkiye´ye ilgilerinin arttığı göze çarpıyor. Suud gazetesi Şark´ul Avsat artık Türkçe de yayımlanıyor. İngiliz Independent gazetesi de öyle. Alman haber ajansı Deutsche Welle ile İngiliz televizyonu BBC çoktandır Türkçe haber yayınına başlamıştı, şimdi YouTube üzerinden ulaşılabilecek Türkçe ortak televizyon yayınını da devreye aldılar?
Neden bu ilgi?
Akla ilk, bu yolla bizim medyanın görmediği veya göstermek istemediği türden haberlerle yorumları Türkçe konuşulan dünyanın okurlarına iletmek sebebi geliyor. Burada bulundurdukları muhabirlere ek olarak Türkçe yayınlarında çalışan Türk muhabir ve yazarların katkılarını da orijinal dildeki yayınlarına yansıtıyorlardır.
Ancak daha önemli bir başka sebebin, evine ekmek götüremez hale gelmiş gazetecilere ekonomik imkan sağlamak olduğunu düşünmek de gerçeği fazla zorlamak sayılmaz.
İşsiz kalan kimi genç, bir bölümü de bayağı kıdemli gazeteciyle ilgilenen pek yok çünkü.
Evet, yabancıların ilgisine bu yönden mazhar olmak biraz rahatsız edici; ancak öncelikle bu yolun açılmasına sebep olanların düşünmesi gereken bir durum bu.
İlk yapılması gereken
?Karikatür yazarlar´ ve ?karikatür yorumcular´ sıfatları elbette olağanüstü rahatsız edici. Kast edilen kişilerin -özellikle ?yorumcu´ denilenlerin- ne yapıp ne söylediklerini yakından izlemediğim için bu sıfatları hak edip etmedikleri ile ilgili şahsen kanaat belirtemem.
Yazar taifesi arasında eski dostlar da bulunduğu için onlar hakkında kanaatte bulunmak da şahsen bana yakışmaz.
Tek söyleyebileceğim şu: Galiba ülkemizin bugünkünden çok daha özgür bir medyaya ihtiyacı var.
Yabancıların eline bakılması gerekmeyen, kalitenin ön planda geldiği ve saygı üzerine oturan bir meslek hiyerarşisinin korunduğu türden bir medyaya?
?Peki de, yazıya AK Parti´nin yeniden eski güzel günlerine dönmesi için ne/ler yapması gerektiğine dair bir şeyler söyleyeceğini vaat ederek başladın, o konu ne oldu?? sorunuzu işitir gibiyim.
Oysa ben bu yazıyla ilk değişimin hangi alanda yaşanması gerektiğini kayda geçirdiğimi düşünüyorum.
Bu alanda köklü bir değişim olursa arkası da gelecektir.