Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz

Aileden “bize” miras kalacak olan değerler -1

.Aile de değerler babında, kuşaklar ve değer aktarımının önemi belirginleşmekte olup bununla birlikte, kuşaklar arasına kesin bir sınır çekmenin zor olduğu kabul görmektedir;

Aileden “bize” miras kalacak olan değerler -1

Sait Alioğlu’nun, kitaphaber.com.ttr’de yayınlanan yazısı;

Bir kavram ve olgu olarak aile sözlükte, birbirine yakın ifadelerde karşılığını bulur. Bunlar; "a-aralarında evlilik ve kan bağı bulunan, koca, karı, çocuklar, kardeşler vb.nin oluşturduğu, toplum içindeki en küçük bütün, b- koca, karı ve çocuklardan oluşan topluluk." Şeklinde tarif edilir.

Aile kelimesinin etimolojisine gelince, "Arapça ˁwl kökünden gelen ˁāˀilat عائلة "bir kişinin bakmakla yükümlü olduğu hane halkı, bağımlılar" sözcüğünden alıntıdır.

Arapça sözcük Arapça ˁawl veya ˁiyālat عول/عيالة "geçimini sağlama, besleme, bakma" sözcüğünün sıfat dişil (müennes, feminine) hali" olarak karşılık bulur. (*)

Aile kelimesinin birden çok eş anlamlı karşılığı bulunmaktadır. Örnek olarak; eş, ocak, ev bark, çocuklar, evld-ı iyâl vb.

İnsan hayatıyla yaşıt, o hayata anlam kazandıran, buna bağlı olarak değerli hükmünde bulunan dinin yerine, aydınlanma felsefesi ile dimi düşünce ve eylemi yerine ikame edilen modern anlayış, "eskiye dair" birçok şeyi yok etmeye yeltenirken, bu işe aile kurumunu yok etmekle başladı dersek abartılı bir cümle kurmamış oluruz. Zaten, ondan istenen şey, ailenin belkemiği sayılan ve eşlerden biri olan kadını, sözde özgürlüğüne kavuşturmak için, aile kurumuna savaş açılmıştı.

Bu savaş, günümüzde de çeşitli ideolojik formasyon, anlayış ve kavrayışlar üzeriden, özellikle de fıtrata uygunluğu söz konusu olan "doğal" kadınlık değerlerinin istismarı sonucu devam etmektedir. Ör. Feminizmin yıkıcı etkileri…

Ona yönelik olarak süren savaş, her şeyden önce, aile büyüklerinin, o da geçmişten tevarüsen gelen maddi-manevi değerleri, el'an yaşayan ve gelecekte yaşayacak olan aile yakınlarına aktarımını sekteye uğratmayı amaçlamaktadır.

Onun üzerinden böyle bir şiddetli savaş verilirken, "işin esprisine" bakıldığında ise, aile bazında çok boyutlu tahribatların yanında, adeta "düşman – hız" zıtlığı üzerinden verilen savaşa karşı, insan kalabilenler tarafından da karşı bir mücadelenin verildiğini de unutmamak gerekir.

Bu da büyük oranda, anne, babalardan (ebeveyn) ziyade, onlara da değer aktarımında bulunan büyükanne ve büyükbabaların, elde olan değerleri bir miras kabilinden torunlara aktarması yoluyla gerçekleş(tiril)mektedir.

Var olan değerlerin büyük ebeveynler tarafından çocuklara ve ilerisi için genç sayılacak büyük çocuklara verilmek istenmesinin esas esprisi; gencin içinde bulunduğu topluma karşı kendini yabancılaştırmamak ve değerlerin tuttuğu ışığa ihtiyaçtan dolayıdır.

Bir miras olarak aile değerlerinin elde kalması, çocuklara ve gençlere aktarılmasına yönelik olarak Demet Tezcan'ın TDV Yayınları tarafından yayınlanan "Bir Miras Olarak Aile Değerleri" adlı eserin kıssa ve maksadı vermesi açısından bir öneme haiz şu ifadeleri, bizim yukarıda değindiğimiz gerçeğe ışık tutmaktadır; "Bir gencin, içinde bulunduğu topluma ve kendine yabancılaşmamak için değerlerin tuttuğu ışığa ihtiyacı vardır. Gençler, değerlerin rehberliğinde, küreselleşmenin genelin içinde yereli yok etme etkisine karşı bir koruma kalkanı oluştururken küreselleşmeyi bir imkâna çevirebilmenin yollarını da bulabilecektir. Tam burada kadim toplumsal yapıyı ayakta tutan değerler manzumesinin taşıyıcı sütunları olan büyükanne ve büyükbabaların değer aktarımındaki rolünün önemi açığa çıkmaktadır." (**)

Yazar, konu teferruatlı bir şekilde ele alırken, değere miras kabilinden yaklaşmakta, konuyu dikte ederken mes'elenin tüm boyutlarıyla anlaşılması için kavramsal çerçeve, aile değerlerinin kuşaklara aktarımına yer vermekte ve daha sonra ise sonuç ve önerilere temas etmektedir.

Yazar, konuyu ele alırken, akademi çerçevesinde konu ile ilgili okuma, araştırma, çalışma ortaya koyma ve değerlendirmede bulunan yerli-yabancı bilim insanlarından önemli oranda aktarımlarda bulunmaktadır.

Yazar, "kavramsal çerçeve" bazında önce küreselleşme olgusuna yer vermiş bulunmaktadır.

"Küreselleşmenin, kitle iletişim araçlarının gelişimi ve yaygınlığıyla birlikte bilgiye ulaşımı hızlandırdığı gibi kültürel etkileşimi ve değişimi de kolaylaştırdığı; başta aile olmak üzere toplumun genelini etkisi altına alarak sancılı geçişlere yol açtığı görülmektedir." (3)

Bu sancılı geçişleri, her şeyden önce, o da, modern anlayışın dayattığı Kapitalizme ayarlı olup salt ekonomiden ibaret sayılan günlük hayat içerisinde ancak kendine zaman ayırabilen, çocuklarını ise büyük ebeveynlere teslim eden anne ve babaların, çocuklarına yönelik yetmezliğini büyüklerin izale etmesi, edebilmesi esprisi üzerinden somutlaştırabiliriz. Değerler, salt birey üzerinden de okunabileceği gibi, maksat açısından bakıldığında, toplumda, özellikle de aile içerisinde büyüklerden küçüklere aktarıldığında anlamına kavuşmuş olacaktır.

"Modern dünyanın bireyselliğe sunduğu haklar silsilesi bireyi bireye karşı konumlandırırken çektiği sınır hatlarıyla aynı zamanda da yalnızlaştırmaktadır." (4)

Toplumları, dünden bugüne kadar geçirmiş olduğu aşamalarla ele aldığımızda, karşımıza ilkel, feodal, sanayi ve bugünde varit olan bilgi toplumu olarak not edebiliriz.

Bilgi toplumu, hem içerisinde bulunduğumuz ve hem de bilgiye olanca bir hızla ulaşabildiğimiz oranda faydalı bulmakla birlikte, ulaşan bilginin mahiyeti dikkate alındığında olumsuz taraflarının da bulunduğunu söyleyebiliriz; "Geleneksel toplumlarda çocuklar, toplumsal ve geleneksel değerleri kuşaktan kuşağa aktarırlar. Bu aktarım toplumsal değişmenin yavaşlamasına yol açar. … Küreselleşmenin kaçınılmaz etkileşimine açık genç kuşaklar içine doğdukları bu etkileşimin yarar ya da zararlarının kıyaslamasını ancak yerel değerlerine sahip olduklarında yapabileceklerdir." (5)

Küreselleşme ve değerler derken, yukarıda da "önemine binaen" temas ettiğimiz gençlik olgusu da göze çarpmakta…

"Gençler dönüşümün öznesi aynı zamanda hedef kitlesidir…. tarihin her döneminde gençlerin nasıl yetişeceğine yanıt arandığını ve buna rağmen toplumda toplumsal değerlerin genç bireylere yeterince aktarılamadığından yakındığı belirtilmektedir." (6)

İşin "değerler" kısmına geldiğimizde, konunun önemli olduğunu izah etmek akıldan varestedir.

"Değerler, doğru ve yanlışı bulmamızda yol göstericidir. (7)

Değerlerle ilgili olarak; onun işlevlerinden, onundan sadır olan tutum'dan ve sınıflandırılmasından bahsedebiliriz. Değerler kendi içinde; a-Amaç Değerler ve b-Araç Değerler olarak iki gruba ayrılırlar.

Bir miras olarak aileye geldiğimizde; "Aile, evlilik ve kan bağına dayanan karı, koca, çocuklar, kardeşler arasındaki ilişkilerin oluşturduğu toplum içindeki en küçük birlik; aynı soydan gelen ve aralarında akrabalık ilişkileri bulunan kimselerin tümü; birlikte oturan hısım ve yakınların tümüdür. … Aile insanlıkla birlikte var olan toplumsal bir kurumdur. Aile çocuğun değer eğitimindeki en önemli yapıdır. … çocuk "iletişim kurmayı, iletişimin pozitif ve negatif yönlerini keşfetmeyi, bu keşfe göre insan ilişkilerinde yön seçmeyi ve sürdürmeyi tecrübe ederek aile içinde edinir." (32, 34)

Burada ailenin, kendiliğinden sadır olan işlevi ile türlerine işaret etmiş olalım.

Ailenin işlevi konusunda birçok uzmanın, aynılaştığı ve farklılaştığı noktalar itibarıyla birçok görüş söz konusu… Ör, ekolojik, feminist, Marksist tarihsel sistemlerin yaklaşımları.

"Tüm dünyada tarih boyu yaşanan gelişmelerde, coğrafyalara göre aile formları ne kadar değişiklik arz ederse etsin kurumsal bir yapı özelliğini hep taşımayı sürdürmektedir. Bu yapı kültürlere, coğrafyalara göre çeşitli türlere ayrılmakla birlikte kadim, evrensel, kurumsal özelliğini kaybetmemektedir." (38)

Aile türlerine gelince, alışıldık üzere iki aile türü öne çıkar; bunlar, a-Geniş Aile ve b-Çekirdek Aile…

Bu iki türle birlikte yapısı ve işlevi açısından birkaç tür söz konusu. Bunlar; Kök aile, Birleşik aile, Geleneksel geniş aile, Küçük aile, Çekirdek aile, Parçalanmış aile ve "tanımlanmamış aile" olarak sayılabilir.

Geniş aile, büyük ebeveynlerin torunlarına, küçük ebeveynlerinin, bazı sebeplerden dolayı aktaramadıkları değerleri aktarma konusunda önemli bir mevkide olduğu bilinmektedir.

Burada, esas olması gereke şey, istisnasız, büyük ebeveynlerle torunların birbirlerini anlamak olduğu aşikârdır.

"Gençlerin yaşlıları anlamaları kadar yaşlılarında gençleri anlaması açısından önem taşıdığı görülmektedir. Bu iletişim sayesinde kurumsal olarak aile dinamiklerinin de gelecek kuşaklara aktarım imkânı bulacağı düşünülmektedir." (40)

Aile ve Değerler

Genellikle büyük ebeveynler tarafından torunlara aktarılan ve kuşaktan kuşağa intikali istenen değerler, kendine özgülüne halel getirmeden, kendi içerisinde birkaç gruba ayrılır.

"Değerleri kurumsal yapılarına ya da alanlarına göre sınıflandırdığımızda aile kurumumuzu düzenleyen değeri "ailevi değerler " olarak adlandırırız." (42)

Aile değerlerinin yanında, değerler birkaç gruba ayrılır; a-Evlilik değerleri, b-terbiye değerleri, c-Geçim değerleri, d-Saygı değerleri ve e-görgü değerleri…

Buna bağlı olarak ailenin olası değişimine bağlı olarak, bu saydığımız değerlerin, aile içerisinde kuşaktan kuşağa aktarılma suretiyle devam etiği de söz konusu; "Zaman içerisinde toplumsal yapı, aile değişse de değerler kuşaklara aktarım sayesinde toplumsal normlara kaynaklık etmeye devam edecektir." (43)

Aile de değerler babında, kuşaklar ve değer aktarımının önemi belirginleşmekte olup bununla birlikte, kuşaklar arasına kesin bir sınır çekmenin zor olduğu kabul görmektedir; "Kuşaklar karşılaştıkları pek çok değişim ve dönüşümün özellikleriyle şekillenirken, bu değişimler ne kadar büyük, hızlı olursa olsun kuşaklar arasına kesin sınırlar çekememektedir." (45)

Değer aktarımının önemi inkâr edilemez ve ihmale gelmez. Aksi durumda ise, sosyal değişme süreci içerisinde temel değerlerini kaybeden toplumların durumunun parmak izini kaybetmeye benzetilebileceği söylenmektedir. (46)

Burada, konu ile ilgilenen uzmanların hemen hepsi, ortak kanaat babında; değerlerim kaynağı ve onların kuşaklara aktarılması konusunda ailenin rolünün önemine vurgu yapmaktadırlar.

Dünya genelinde ve Türkiye'de yaş olarak altmış beşten gün almış kişiler "yaşlı" olarak kabul edilip tanımlanıyor.

Yaşlılar ile gençlerin, konumlarından dolayı, belirgin bir ayrımcılığa uğradıkları da bilinmektedir. Ki, bu da onları paydaş kılmaktadır. (50)

Büyük ebeveynler, gençlerle birlikte kesin bir ayrımcılığa maruz kalmakla birlikte; "…genel olarak hafıza, rehber, denge, rol model, kültür ve gelenek aktarımcısı, sevgi ve şefkat kaynağı olarak betimlenmektedirler." (53)

Büyük ebeveynlerin, gençlere ve küçüklere yönelik sevgi ve şefkati söz konusu olduğunda, akla ilk gelen kişinin Hz. Muhammed(s) olduğu izahtan varestedir;

Yazar bu konuda, G. Şenyayla'ya atfen; "Hz. Peygamberin bir dede olarak rol modelliğini araştırdığı çalışmasında insanın kendi için gerekli olan bilgileri öğrenip uygulamaktansa uygulayan örneklerle bütünleşmeyi daha çok sevdiğini ifade etmek…" olduğunu belirtmektedir. (60)

***

NOT: Bundan sonra, konunun devamı sadedinde, esere bağlı kalarak "Aile değerlerinin kuşaklara aktarımı" ile "sonuç ve öneriler" bölümünden elde ettiğimiz bilgileri ikinci bir yazının konusu olarak düşünüyoruz.

 

Dipnotlar:

*)https://www.etimolojiturkce.com/kelime/aile

**)https://www.kitapyurdu.com/kitap/bir-miras-olarak-aile-degerleri

Demet Tezcan, "Bir Miras Olarak Aile Değerleri", TDV Yayınları, Ağustos 2023, 1.Baskı Ankara



Anahtar Kelimeler: Aileden “” miras kalacak değerler -

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


YAZARLAR

Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

HABERLER