Gazetecilikte geçmiş dönemime, yani başlangıç ve acemilik dönemine bakıyorum da, biz gerçekten iyi yetiştirilmiş son nesiliz. Yaşadığımız bütün faşizme ve diktatörlüğe karşın biz 78’liler esasında Türkiye’nin şanslı olan son nesliyiz. İlk olarak eğitimden bahsedersek, bütün öğretmenlerimiz fakültelerden mezundu, bizim nesil, Türkiye’nin hiçbir yerinde 2 yıllık okullardan mezun olup öğretmen olan kişiler tarafından eğitilmedi. Aralarında kötü, hatta faşist olanlar yok muydu, elbette vardı ama ingilizce öğretmeni ise ingilizceyi neredeyse ana dili gibi biliyordu. Benim ve Ali’nin (Ayrı okullara karşın aynı öğretmendi) resim öğretmenimiz Ferruh Durukan, Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun öğrencisiydi. Daha sonra adı Kenan Evren Lisesi olarak değiştirilen Kadıköy Ortaokulu’nun resim öğretmenleri Saynur İyison ile Ali Rıza amca da aynı sınıfın öğrencileriydi.
Kendi mesleğimle ilgili de aynı şeyi söyleyebilirim, bütün patronlarımız gazeteciydi ve ne istediklerini biliyorlardı, belki de tek kusurları fazla gelen kâğıdı piyasaya satmaktı, ihale neyim kovalamazlardı. Şimdi bilhassa TV programlarına çıkan gazetecilere ve uzman bozuntularına bakıyorum da, o patronlar zamanında bu kişiler bırakın kovulmayı, gazete yada TV’nin kapısından içeri giremezdi. Anayasa değişikliği ile ilgili bir soruyu Hıfzı Veldet Velidedeoğlu ve Bahri Savcı’ya sormuştum, onlar da yanıtlamak için benden 2 gün istediler, öyle günümüzde olduğu gibi 30 yaşında hukukçuya soramazdım, sorsam bile gazeteye girmezdi, hem de magazin ağırlıklı olduğu iddia edilen Günaydın Gazetesi’ne…
Bugünlerde hem yazı yazan, hem de programlara katılan Erdoğan kalemşörleri yeni bir kahraman buldular, o da Tümamiral Cihat Yaycı. Nasıl anlatıyorlar, nasıl kahraman ilan ediyorlar anlatamam, sanırsınız ki Cihat Yaycı askeriyenin dışında bir kuvvet ve kendisine emir verebilecek rütbede kimse yok.
Cihat Yaycı’nın marifetlerinden birisi “Fetömetre” sistemi. 15 Temmuz darbe girişimine karşı yapılan darbe gecesi silahlı kuvvetlerin 358 generalinden 240’ının Fethullah Gülen ekibinden olduğu söylenip, ona göre tutuklama ve görevden el çektirmeler yapılınca esasında bu “Fetömetre” sistemini fazla tartışmaya değer bulmuyorum.
Tümamiral Cihat Yaycı’nın esas marifeti “Libya Türkiye’nin Denizden Komşusudur” adlı kitabı. Böylece Yaycı sayesinde Afrika’da bile bir komşumuz olduğunu öğrendik. Deniz vasıtasıyla komşuyuz, ancak deniz vesilesiyle komşuları saymaya devam etsek bitmiyor ki, sonuçta Türkiye 4 denizli bir yarımada.
Bugünlerde Erdoğan’ın Libya’ya asker gönderme hevesi tartışılıyor ya, yalaka takımı da Cihat Yaycı’yı yere göğe sığdıramıyorlar. İşte benim sorularım da burada başlıyor.