Tarih: 19.01.2021 16:49

AHMET DEMİREL: OKUMAYI SEVDİRMEK İÇİN ÇABALIYORUZ!

Facebook Twitter Linked-in

Diyanet İşleri Başkanımız Prof. Dr. Ali Erbaş, “Eğer biz, okuma alışkanlığı edinir ve okuma planlaması ile kendimiz iyi yetiştirirsek medeniyetimizi temsil eden insanlar olarak etrafımıza ışık saçarız” diyor. İşte bu ışığın bir parçası olan Denizli Çardak İlçe Müftüsü Ahmet Demirel hocamız ile okuma faaliyetleri üzerine konuştuk. Ahmet Demirel, “Biz kitaba inanıyoruz. O yüzden çalışmaların eksenine okuma, okutma ve okumayı sevdirmeyi koydum. Bunu başarırsak birçok şey kendiliğinden düzelecektir” dedi.

Röportaj: Ziya Gündüz

 

Hocam öncelikle şu sorudan başlayalım. Okumanın üzerinde çok duruyorsunuz. Okumak neden önemlidir?

Öncelikle bu fırsatı bana verdiğiniz için teşekkür ederim.

Mühtedi Alman doktorun ifadesiyle “Okumamak Allah’a isyandır.” Allah’ın ilk Emri de ortada henüz yazılı metin anlamında bir materyal yokken “OKU” olunca, okumak hayatımızda en öncelikli konulardan biri olmalı diye düşünüyorum. “Okumazsak canımızı okuyorlar.” Şu anda her alanda ilerlemiş milletlere baktığımızda hepsi toplumu da okuyan toplumlar. Bunu biz de tarihimizde daha önce gerçekleştirdik. Şimdi onu yeniden başarmamız gerekiyor. Bu da okumayı ve kitabı sürekli gündemde tutmakla ve ortamlar oluşturmakla gerçekleşecek. Allah, Kur’an’da birçok yerde “Düşünen, akleden, tefekkür eden, tezekkür eden vb. bir toplum için ayetleri açıkladık.” Okumayan biri bunları nasıl gerçekleştirecek ki?

 

OKUMAMAK ALLAH’A İSYANDIR

Müftülük yaptığınız yerlerde şu zamana kadar kaç farklı proje uyguladınız? Bu projelerden nasıl dönüşler aldınız?

Her ilçenin farklı bir yapısı ve ortamı var. Bir ilçede gerçekleştirdiğiniz bir güzelliği bir başka ilçede gerçekleştiremeyebiliyorsunuz. Bir ilçede olan imkan ve ortam bir başka ilçede olmayabiliyor. İnsanların ilgileri de ilçeden ilçeye değişebiliyor. O yüzden bu anlamda her ilçenin ilmihali ayrı ayrı ortaya konulmaya çalışılmalıdır. Mesela kültürel çalışma yapmak istiyorsunuz fiziki imkanlar yetersiz olabiliyor yapamıyorsunuz? Ama o hayalinizi kurmak ve canlı tutmak gerekiyor. Bir yerde mutlaka hayat buluyor. Mesela Iğdır Karakoyunlu’da bir “Okuma Salonu” hayali kurmuştuk. Mekan oluşmadı. Konya Taşkent’te denedik. Kısa süre kaldığım için orada da olmadı ama Aksaray Ağaçören’de nasip oldu. Tabi diğer ilçelerde de müftülüğü imkanın elvermesine göre kitabın ulaşıldığı ve okunduğu mekanlara dönüştürdük. “İman varsa, imkan vardır.” diye güzel bir söz var ya yeter ki isteyin.

Rutin faaliyetler her ilçede yapılır. Onları zikretmeye gerek yok. Melih ARAT’ın ifadesiyle “Sıradışı Yaşam Becerileri” ortaya koymak gerekiyor. Bu da herkesin yapabileceği ama yapmayıp sadece sizlerin yaptığı faaliyetler anlamına geliyor.

“Biz Kitap’a inanıyoruz.” O yüzden çalışmaların eksenine okuma, okutma ve okumayı sevdirmeyi koydum. Bunu başarırsak birçok şey kendiliğinden düzelecektir.

Konya Hadim’de “İYİLİKLERDE YARIŞIYORUZ” diye bir hayatı kuşatan bir yarışma yapmıştık. En güzel sonuç aldığımız ve faydalı olduğunu düşündüğüm projelerden biri olmuştur.

“Ağaçlar kitap açtı.” Projemiz çocuklar için çok ilginç gelmiştir.

Konferans ve seminerleri çok önemserim ve okumanın farklı bir yöntemi olarak düşünürüm. Bir yazar veya konuşmacı uzun süre araştırdığı ve çalıştığı bir konuda sizlere bir saat boyunca bilgi verir. Siz de ondan faydalanırsınız. Konya’nın hadim ilçesi Konya’ya 125 km uzaklıkta küçük bir ilçesi olmasına rağmen görev yaptığım 5 yıl süresince Konya’nın en çok konferans gerçekleştirilen ilçesi olmuştur. Çocuklarımızı eğitimci, yazar ve şairlerle buluşturup kitap imzalatma ve hatıra resmi çektirme fırsatı sağladık.

İz bırakan proje de bir Ramazan sadece çocukların davet edildiği her mahallemizde iftarlar düzenledik Buda özgün bir çalışma oldu.

Cenaze yakınlarına bir hayır yöntemi olarak kitap dağıtmalarını tavsiye ettik. Onlarda olumlu karşıladılar ve 5 yılda 5 000’den fazla kitabın dağıtılmasına vesile olduk.

 

 

‘AĞAÇLAR KİTAP AÇTI’ PROJEMİZ ÇOCUKLAR İÇİN ÇOK İLGİNÇ GELMİŞTİR

Bir müftü olarak sizce ideal bir imam nasıl olmalı?

Mahallenin kaderini değiştiren bir imam olmalıdır. Her insanın ayrı bir özelliği ve yeteneği vardır. Bunların tespit edilmesi önemlidir. Rutin olan, minimum yapılması gerekenler ortak olarak yapıldıktan sonra her bir Din Görevlisi hangi yönden topluma faydalı olabilir. Hangi yönden topluma öncülük ve önderlik edebilir bunlar özenle ortaya konulmalı ve toplumun istifadesine sunulmalıdır. Her Din Görevlisi mesaisini en az 8 saat olarak düşünmeli geri kalan zamanları okuyarak ve tebliğ ederek değerlendirmelidir. Her adem, bir alemdir.

 

MAHALLENİN KADERİNİ DEĞİŞTİREN BİR İMAM OLMALIDIR

Son zamanlarda gençlerin deizme yöneldiği konusunda bazı söylemler var. Siz bu söylemlere katılıyor musunuz? Neden?

Katılmıyorum. Normal süreç devam ediyor. Sadece medya reel olmayan veriler üzerinden böyle bir şeyi olmasını arzu eder şekilde gündeme getiriyor ve konuşuluyor.

Deizm’i Allah’ın yarattıktan sonra yeryüzüne karışmaması şeklinde anlayacaksak uzun yıllardır toplumda böyle bir algı ve pratik var. Allah her şeyi yaratsın, yağmuru, karı yağdırsın ama benim hayatıma karışmasın, hayatıma kurallar koymasın, yasaklar koymasın. Bu yanlış anlayış geniş bir toplum kesiminde maalesef var. Salih amel ve eylem yapmadan Cennet’e gidilemeyeceğini her fırsatta ve en güzel yöntemlerle anlatmalıyız.

 

OKUMAK ZOR BİR İŞTİR. NEFSE AĞIR GELİR

Ne okumalıyız, nasıl okumalıyız?

Okumak zor bir iştir. Nefse ağır gelir. Faydası da hemen görülmez. Günümüzde haz ve hız veren bu teknolojik cihazların olduğu ortamda daha zordur.

Her insanın ayrı bir damak zevki olduğu gibi bir de her insanın “Okuma Damak Zevki” olduğunu düşünüyorum. “Okuma Dimağ Zevki” de diyebileceğimiz bu husus özenle erken çağlarda tespit edilmeli ve ona göre kitaplar seçilerek çocukların kitap okuması sağlanmalıdır. Rastgele bir kitap vererek veya kitap listesi verilerek çocuklardan bunları zorunlu okuması istenmemelidir. Mesele ben bilim kurguyu sevmem. Bana bununla ilgili Harry Potter setini hediye etseniz dahi okuyamam. Ama sevdiğim kısa hikâyeler, nükte,  anı ve kişisel gelişim kitaplarını siz demeden hem alırım hem de okurum. Okuma damak Zevkini tespitte sınıf, Türkçe, edebiyat ve Din kültürü öğretmenlerine büyük sorumluluk düşüyor.

 

EN BÜYÜK TEHLİKE ÜÇÜ BİR ARADA OLAMAMAKTIR

Size göre toplumu tehdit eden en büyük tehlike ya da tehlikeler nelerdir?

En büyük tehlike üçü bir arada olamamaktır. Fransa’ya din görevlisi olarak gittiğimde orada şunu gözlemlemiştim. Devletin yaklaşımı, halkın tercihleri ve halkın inançları aynı yöne doğru yönelmiştir. Devlet ve ordu halkla ve halkın inançlarıyla çatışmamaktadır. Biz de bu birliği yakalayabilirsek bize kimse bir şey yapamaz.

 

YENİ DÖNEMİN İLMİHALİNİ ÜRETMEK GEREKİYOR

Hocam, Bildiğim kadarıyla “Yazar – Okur” buluşmaları düzenliyorsunuz bu konunda da bize bilgi verir misiniz?

Evet, salgın süreci başlar başlamaz insanlarımızla irtibatımızın yeni dönemde sosyal medya üzerinden olacağını düşünerek o mecralarını aktif bir şekilde kullanmaya başladık. Yeni dönemin ilmihalini üretmek gerekiyordu. Biz de bunu yaptık ve Ramazan’dan önce Hadis sohbetleriyle sosyal medyadan canlı yayınlara başladık. Ramazan’da her gün yatsı vaktinde “Kur’an’’dan Seçme Ayetler” anlattık. İlgi güzel olunca Ramazan’dan sonra da her Çarşamba “VAHYİN AYDINLIĞINDA” ismiyle facebook’ta canlı yayınlara devam ediyoruz.

18 Ocak’ta 34.sünü gerçekleştirdiğimiz “YAZARIYLA KİTAP SÖYLEŞİLERİ” programına 1 Haziran’da facebook’ta canlı olarak başladık. Güzel bir şekilde devam ediyor. Hedefimiz 100 ve üzeri inşallah.

 24 Eylül’de başladığımız ve 21 Ocak’ta da 18. sini gerçekleştireceğimiz “OKURUYLA KİTAP SÖYLEŞİLERİ” instagramda devam ediyor. Burada da hedefimiz 100’ün üzerinde söyleşi yapmak.

Her iki programın da bir özelliği canlı yayında yorum yapan izleyicilerden bazen 5 bazen 10 ar kişiye kitap hediye etmek. Bu da izleyicilerimizle aramızda bir gönül bağına vesile oluyor.

Cuma günleri 12.00-12.20 arası “CUMA SEVİNCİ”, Cuma akşamları da “PEYGAMBERİMİZİN ÖRNEKLİĞİNDE”  ismiyle hadis sohbetlerimiz facebook üzerinden canlı olarak devam ediyor.

 

HER GÜN KUR’AN’DAN SEVE SEVE OKUMALIYIZ

Kitap okumak önemli bir konu bunların başında da bize bir rehber olan Kur’an-ı Kerim gelmektedir.  Kur’an’ı anlama ve yaşama konusunda nasıl bir yol izlenmelidir?

Kur’an, büyük bir bölümü hepimiz tarafından anlaşılacak şekilde ve –anlaşılmak ve yaşanmak için- indirilmiş bir kitaptır. Bundan dolayı hepimiz mir miktar her gün Kitabımızdan seve seve okumalıyız. Orada belirtilen güzellikleri hayatımızda uygulayarak hayatımızı güzelleştirmeliyiz. Bir sonraki aşamada da Başta Kur’an Yolu tefsiri olmak üzere bir tefsirden daha güzel anlayacak şekilde okumalıyız.

 

SOSYAL MEDYA İKİ TARAFI DA KESKİN BİR BIÇAK GİBİDİR

Sosyal medyayı nasıl kullanmalıyız? Sosyal medyada nitelikli okumalar yapmak mümkün mü?

Sosyal medya iki tarafı da keskin bir bıçak gibidir. Dikkatli kullanmak gerekir. Sosyal medyayı yemekteki tuz gibi kullanmak gerekir kıvamınca, yeteri kadar. Çünkü bağımlılık yapar fazlası faydalı değildir zaman israfıdır. Sizin üretmediğiniz bir teknolojiyi tamamen kendinize hizmette kullanamazsınız üretenlerin objesi olursunuz.

Ben okumada kitabı tercih ediyorum. Kitaba ulaşmak ve tanımak için sosyal medya vesile olabilir.

 

KİTAP TAVSİYESİ RİSKLİDİR

Tavsiye etmek istediğiniz kitaplar var mı?

Kitap tavsiyesi risklidir. Her tavsiye kişiseldir, subjektiftir. Bana göredir. Bunu bilerek yine de birkaç tane zikretmek istiyorum

 

ÇARDAK MÜFTÜLÜĞÜNE GELEN HERKESİN BİR KİTAP HAKKI VARDIR

Son olarak konumuzla ilgili neler söylemek istersiniz?

Teşekkür ederim böyle bir fırsatı verdiğiniz için. Okumaya ve okumayı sevdirmek için çabalamaya son nefese kadar devam inşallah.

Muhabbetlerimle

Ahmet Demirel kimdir?

1973 Konya Derbent doğumluyum.

1999 Selçuk İlahiyat Fakültesi Mezunuyum.

2003’ten beri ilçe müftüsüyüm. Şu anda Denizli Çardak’ta göreve devam ediyorum. Okumayı ve okutmayı severim. Kitap hediye etmeyi ve almayı da severim. Çardak müftülüğüne gelen herkesin bir kitap hakkı vardır. Geçerseniz nasibinizi almayı unutmayın.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —