Ahlaka Dair

Veysi DÜNDAR

Ahlaka Dair

Elhamdülillah Müslümanım.

Lakin Hz.İsa´nın bir sözünü hayatta düstur edinmeyen kimse ile de çok hoşlaşmam: ?İlk Taşı Günahsız Olan Atsın.? Son derece net bir talimat aslında. Atmayın diyor. Atacaksanız da önce kendinizi bir yoklayın.

Aslında bu kurgu içinde kimse kimseye taş atamaz. Hatta kimse kimseye bir laf dahi edemez. Nerede o pirupak. Ara ki bulasın. Ya da dağbaşındaki evliyadan ibaret bir püriten duruş.

Aslında sorunun ahlakla alakası olmadığı o kadar açık ki.

Kavramları tekrar metafizik bir sergüzeşt olmaktan çıkarıp soruyoruz. Çekinizi ödemezseniz size kimse ahlaksız diyebilir mi? Diyemez? Peki ne der? Müflis. Çek parasal bir kavramdır ve ödenmediğinde yasal yaptırımlar ile mukabele bulur. Çekin ahlak katsayısı 0´dır. Dünyanın en ahlaklı insanı sizsinizdir ama döviz artmış ve faiz patlamıştır. Çeki ödemeye de para kalmamıştır.

Demek ki neymiş? Devletleri ahlak yönetmiyormuş. Ne yönetiyormuş? Kurallar.

Kurallar ahlaklı ya da ahlaksız değildir. Kurallar amoraldır. Ahlak ötesidir.

Devleti ahlak temelli kurgulamanın naifliğine basit bir örnek size. Türkiye´de yıllardır (ki buna AKP´nin 16 yılı da dahil) yollarda enine çizgiler boyandı durdu. Yaya geçidi denilen bu çizgiler normalde trafik ışığı olmayan yollarda yayalar geçerken araçlar dursun diye çizilir. Araçlar burada durdu mu? Durmadı. Bu çizgiler üzerinde yüzlerce hayat son buldu mu? Buldu. Sonra birden bu sene içinde yaya geçidinde yaya önceliğine dair ilave bir yasa çıktı. Yavaş da olsa yaya geçitleri dünyadaki benzerleri gibi bir işlev kazandı. 2065´e kadar bu gidişle tüm ülkede yaya geçitleri trafik ışığı vazifesi görecek.

İnsan öldürmek ahlaksızca bir davranıştır, kaza ise değil. Yaya geçidinde adam ezmek kaza idi. Oysa ahlaksız bir cinayetten bile daha şeytani bir tedbirsizlik, apati ve cehalet şahikasıdır yaya geçidinde durmayıp insan ezmek. Şimdi yasalarla engellenmeye çalışılıyor. Yani aslında ahlak dışılığı önlemenin yolu onu yasal çerçeveye sokabilmekten geçiyor.

Eşlerin birbirini aldatması ahlak dışıdır. Eşini aldatan tazminat ödemek zorunda kalır. Burada da hukuk devreye girmektedir. Eşini sevmeyen ya da yeterince sevmeyen ve onun moralini bozan kişi bunun bedelini yasalar karşısında madden ödemek zorundadır. Alın size ahlaka aykırı davranışa amoral bir ceza.

Akademik tezleri aşırarak yapmak ahlak dışıdır. Ama bunu kontrol etmek kural ve kaide işidir. Konunun ahlakla ilgisi yoktur. Konunun asli alanı iyi denetlenmiş tezlerdir.

Örnekleri çoğaltabiliriz? Ama işi ahlak eksenine koymak hele ki bunu subjektif dini yargıların türevi olan dinsel ahlak kaidelerine bağlamak bir toplum için hiç de çıkış noktası değildir.

Aslında ahlak kurallarını dine tabi tutmak da ayrıca mantıksız bir çabadır. Etik evrensel bir paydadır. Bunun kodlarını da tek bir dinin belirlemesini beklemek de tutarsızlıktır. Bir çok etik alan ve tartışma tarihin erken çağlarına dayalı olarak kendine zemin bulmuştur.

Toplumun ahlaklı insanların seçim kazanmasını beklemek gibi bir lüksü yoktur. Hele ki ahlaklı insanları beklerken kaybedilecek zamana hiç tahammülü yoktur.
Ahlaka dair tartışmayı ne kadar uzatırsak uzatalım kuyruğumuzu kovaladığımızı görürüz.

Bu ülkede yıllarca insanlar ?NATO´ya ya da Amerika´ya Hayır? dedikleri için koğuşturuldu. Bugün bunu savunanlar zamanında koğuşturanlarla aynı safta idi. Ne değişti? Tabii ki şartlar.
Ne değişmedi ? Tabii ki doğrular.

Bu tablo bize ahlakın boş bir safsata ve laf ebeliğinden öte olmadığını ifade ediyor. Ahlak diye anlaşılan aslında kurallara olan bakış. Toplumun bütününü düzenleyen kararlar manzumesi ne kadar tutarlı ve işlevsel? Verilmesi gereken cevap tam da buna dair.

Hele ki soyut değerler üzerinden ahlak ölçümü yapmak? Neredeyse arabaların kendini süreceği, fabrikaların kendi kendini yöneteceği bir çağa geldik. Endüstri 4.0 çağında ahlaka dayalı bir sistemi dikte ettiğinizde karşınıza çıkacak ilk soru da şu olacak: Robotlar için ahlak kodları ne olmalı? Adam öldürebilen robotlar yapılabilir mi?

Bu distopik sorunun yanıtını ahlaki olarak verseniz tabii ki ?kötü adamları robotlar öldürsün? dersiniz. Peki bir gün silahı başkasına çevirmeyeceğinden emin olamadığınız bir kararı nasıl verebilirsiniz? İşte orada ahlak devreden çıkar. Kural gelir.
Kural robotlara bu hakkın verilemeyeceğidir.

Fütürist bir duruşa da gerek yok aslında. Ahlak kuralları modern toplum için en fazla yemek masasında tabakların rengi ne olsun kadar değer taşır. Modernite yemek masasına gelen yemek GDO´lumu değil mi, fiyatları serbest rekabette belirlenmiş mi? Üretim süreci verimli mi? Besleyici ve sağlıklı mı? Herkese yeterince yemek var mı? Herkes bu yemeği alabilecek kadar çalışma şansına sahip mi? vb soruları sorar cevapları alır ve buna göre devam eder gider.

Türkiyeyi çeyrek yüzyıldır idare eden ve aslında belki de ideolojik iktidar örneğinin son temsilcilerinden olan AKP ve onun siyasete alışkın üyeleri yakın ve uzak tutumlarında hep o ashab-ı kiram kadrosunu teşekkül etme hayali ile kendilerini avutmaktalar. Bunun sonucunda kuralları kendilerine göre esnetip gevşetirken çıkış noktalarındaki dinsel siyasete yakın duran ahlak siyaseti ile de yol almaya gayret ediyorlar.

Teorik bir tartışma değil, ülke idare edildiğini unutmamak gerekiyor.
Hayaller güzel ve umutludur.
Gerçekler ise katı ve kararlıdır.
Ahlak kuralları bana göre ve sana göredir.
Kurallar ise herkese göredir.