Ocak Medya’dan Aysun Saygı Köknar Yazdı;
Oscar töreninde saçkıran hastalığı ile mücadele eden eşi Jada Smith hakkında espri yapan Chris Rock’a attığı tokatla gündeme oturan Hollywood yıldızı Will Smith, 10 yıl boyunca Oscar galalarından ve diğer Akademi etkinliklerinden menedildi.
Gündeme düşen her olay gibi günlerce, gecelerce Smith’in tokadının haklı mı haksız mı olduğunu konuştuk durduk.
Akademi Will Smith’in ödülünü geri almasa da gösterdiği bu şiddetin bir yaptırımı olacağını açıkladı. Karısı ile empati kurup gösterdiği tepkide haklı olduğunu savunanlar da oldu şiddetin her türlüsüne kararlılıkla karşı çıkanlar da.
Tüm bu kargaşayı izlerken benim beynim yıllar yıllaar öncesine kaydı, gitti.
Sene: 1999 Mekân: Magazin Gazetecileri Ödül Töreni.
Ahmet Kaya “Dosta düşmana karşı” adlı albümünü çıkarmış ve müzik listelerinde başköşeye yerleşmişti. O sene ödül almaya hak kazandığı için kendisi ile birlikte eşi Gülten Kaya’da davetliler arasında idi. Yalnız salonda tuhaf bir gerginlik hissediliyordu.
Ahmet Kaya ismi anons edilince kalktı, kısa bir konuşma yaptı.
‘Ben bu ödül için İnsan Hakları Derneği’ne, Cumartesi Anneleri’ne, tüm basın emekçileri ve tüm Türkiye halkına teşekkür ediyorum. Bir de bir açıklamam var: Şu anda hazırladığım ve önümüzdeki günlerde yayımlayacağım albümde bir Kürtçe şarkı söyleyeceğim ve bu şarkıya bir klip çekeceğim. Aramızda bu klibi yayınlayacak yürekli televizyoncular olduğunu biliyorum, yayınlamazlarsa Türkiye halkıyla nasıl hesaplaşacaklarını bilmiyorum.‘ dedi.
Bugün söylense hiçbir olumsuz duygu uyandırmayacak cümleler anlamsız bir biçimde insanları huzursuz etmiş, salonun galeyana gelmesine neden olmuştu. Şarkısını söyleyip bitirdiğinde ise ortalık iyice karışmıştı. Sahneye çatal fırlatanlar mı dersiniz, hakaretamiz cümleler sarf edenler mi salon iyice gerilmiş, ayaklanmıştı.
Bu olayın ardından o yılların amiral gemisi olan bir gazetede Ahmet Kaya’nın PKK bayrağı önünde çekildiği iddia edilen, sonradan fotomontaj olduğu anlaşılacak bir fotoğrafı yayınlanmış altına da “Vay Şerefsiz!” diye manşet atmıştı. Törende yaşanan gerginlik, ardından da bu olay her şeye tuz biber olmuş Ahmet Kaya artık tam olarak hedef tahtasına oturtulmuştu.
Hakkında haksız yere sürdürülen linç kampanyasına daha fazla direnemeyen sanatçı yaşananların ardından kendi ülkesinden kaçıp Fransa’da yaşamak zorunda kaldı. Ve yaşadığı üzüntüye daha fazla dayanamayarak bir yıl sonra kalp krizi geçirerek aramızdan ayrıldı.
Bu hikâyede şiddet gören Ahmet Kaya idi. Hakkında sürdürülen manipülasyonla PKK’lı bir terörist damgası yiyerek, sürgünde sessiz sedasız bir biçimde hayata gözlerini kapadı. Birilerinin kışkırtması ile gündem yaratmak adına ona hak etmediği şekilde davranan insanlarsa ceza almak şöyle dursun neredeyse halk kahramanı olarak göklere çıkarıldılar.
Gelelim günümüze bugün Will Smith’in bir tokadı kendisinin on yılına mal oldu. Bir anlık öfkesine kapılıp attığı tokat nedeniyle hâlâ zor günler yaşamakta. Adı, kariyerinde yeni bir sıçrama yaratacak olan ‘I am Legend’in devam filminden kaldırıldı. Geçen yıl yayınladığı otobiyografi kitabının film haklarını satın almak isteyen iki dev şirket açık artırmadan geri çekildi. Ayrıca eşi Jada Smith’te “Hiçbir zaman korunmaya ihtiyacım olduğunu söylemedim” diyerek, Will Smith’in törendeki abartılı tavrını onaylamadığını belirtti. Hem eşinin hem ailesinin yalnız bıraktığı Smith’in profesyonel destek almak için uzmanlardan yardım aldığı konuşuluyor.
Ahmet Kaya’ya kendisini hedef göstererek mobbing uygulayan gazetenin genel yayın yönetmeni ve sahneye çatal attığı iddia edilen şarkıcı ve onun gibiler ancak on yıllar sonra lütfen, günah çıkarıp af dilediler. Sanatçıyı linç etmeye çalışan kişiler bugün hâlâ hiçbir şey olmamış gibi hayatlarına devam ediyor ve elini kolunu sallayarak hala ortalıkta dolanıyor. Ne kamuoyu bilinci, ne genel ahlak kuralları onlara hak ettiği cezayı vermedi ama inanıyorum ki bu konu gündeme geldiğinde yoklasak yerinde var mı yok mu tartışılan vicdanları onları asla rahat bırakmayacak…
Olan Ahmet müzikalitesi ile milyonları ardından sürükleyen eşşiz bir sanatçıya, olağanüstü bir yeteneğe, kıymetli gibi bir cana oldu…
Ahh Ahmet’im Ah! Çok erken gittin… Olmasaydı sonumuz böyle.