Tarih: 06.02.2020 16:16

Afrika'da Fransa kâbusu: Yeni sömürgecilik

Facebook Twitter Linked-in

Afrika, Fransızca Konuşan Ülkeler Topluluğu içinde en fazla Fransızca konuşan kişinin bulunduğu kıtadır. Kara kıtada 100 milyona yakın kişi Fransızca konuşmaktadır. Afrika’da 54 ülkenin 27’sinini resmî dili Fransızcadır - Fransız eski sömürgesi olan ülkeler, kamu alımları ve kamu ihalelerinde Fransız çıkarlarını korumak ve Fransız şirketlerine öncelik vermek zorundadırlar. Hükümet ihalelerinin verilmesinde Fransız şirketleri önceliğe sahiptir - Fransa Cumhurbaşkanı Macron sömürgeciliğin “ağır bir hata” olduğunu söyleyerek tarihte bir sayfayı kapatma çağrısında bulundu. Macron Afrikalıları kandırarak, yeni sömürgecilik modelinin çareleri tükendikten sonra kullandığı en son argümanını kullanıyor - Macron'un kullandığı argüman yanlışı kabul ederek “yeni bir sayfa açma” çağrısıdır. Yeni sayfa açıldıktan sonra eskiler unutturularak, sömürmeye devam edecekler - Macron’un Afrikalı genç nesli ülkesiyle yeni bir “dostluk ilişkisi” kurmaya davet etmesinin altında yatan diğer bir niyet ise Afrika kıtasının gençlerini sömürmektir. Fransa asker kontenjanını Kamerunlu gençlerle takviye etmek için bir program başlattı - Fransa 1961’den beri 14 Afrika ülkesinin ulusal rezervlerini elinde tutuyor. Fransız hazinesi, Afrika’dan yıllık 500 milyar dolar kazanç ve getiri elde ediyor. Bundan dolayı sömürgeci para sistemini bırakmak istemeyen Fransa, sisteme karşı gelen Afrikalı liderleri ya öldürüyor ya da darbeyle görevden uzaklaştırıyor - Fransa’da bugün 59 nükleer santral bulunuyor. Bu nükleer santrallerin uranyumu Nijer’in Agadez bölgesinden ve son yıllarda da Mali’den gelmekte.

 

Afrika'da Fransa kâbusu – I: Tarihsel arkaplan

Fransa Afrika’daki sömürgelerden çekilirken iki konuyu zorunlu tutmuştu: Birincisi Fransızcanın ülkenin resmî dili ve eğitim dili olması, ikincisi ise zorunlu resmî eğitim. Elbette bu eğitim de Fransızca yapılacaktı. Eğitim kurumları ilköğretimden üniversiteye kadar Fransa’nın istediği biçimde şekillendirildi. Mesela Çad’a bağımsızlık verildiği zaman, Çad’da Fransızca bilenlerin oranı yüzde 2 civarındaydı.

Fransa “Fransızca Konuşan Ülkeler Topluluğu”nu kurarak eski sömürgelerinin Fransa ile bağlarının kopmasına engel olmuştur. Fransızca konuşan ülkeler topluluğu La Francophonie’nin merkezi başkent Paris’tedir. Afrika, Fransızca Konuşan Ülkeler Topluluğu içinde en fazla Fransızca konuşan kişinin bulunduğu kıtadır. Kara kıtada 100 milyona yakın kişi Fransızca konuşmaktadır. Afrika’da 54 ülkenin 27’sinini resmî dili Fransızcadır. Fransa Dışişleri Bakanlığı tarafından denetlenen çeşitli uydular ve bağlı kuruluşlarla “Francophonie” adlı bir Fransız dili ve kültürü yayma organizasyonu oluşturulmuştur. Fransa Afrika’ya yönelik yayın yapan basın ve yayın kuruluşlarına sahiptir. Bu gazete, dergi, TV ve radyo istasyonlarından Fransız çıkarlarını korumak için yönlendirmeler yapmaktadır.

Fransız eski sömürgesi olan ülkeler, kamu alımları ve kamu ihalelerinde Fransız çıkarlarını korumak ve Fransız şirketlerine öncelik vermek zorundadırlar. Hükümet ihalelerinin verilmesinde Fransız şirketleri önceliğe sahiptir. Ancak bundan sonra ihtiyaç olursa bu ülkeler başka kaynaklara yönelebilirler.

Afrikalılar, yıllarca dünyanın diğer ülkelerine gitmek istedikleri zaman Air France’la veya British Airways’le gitmek zorundalardı. Fransız eski sömürgelerinden birisi bir başka ülkeye gitmek istediği zaman bile, oraya Paris üzerinden gitmek zorundaydı. Farklı ülkelerin havayolu şirketlerinin filolarını güçlendirmeleriyle birlikte, Afrikalılar farklı güzergâhlar kullanabilmeye başlamış, Fransa’dan başka ülkelerin de varlığını keşfetmişlerdir. Bugün Türk Havayolları Afrika kıtasında 53 destinasyona uçuyor. Artık bütün aktarmalar İstanbul üzerinden gerçekleşiyor. Fransa’nın Türkiye’ye zaman zaman şiddetli bir şekilde saldırmasının sebeplerinden biri de budur.

Fransız eski sömürgelerinin çoğunda, ülkelerin büyük ekonomik varlıklarının tümü Fransızların elindedir. Örneğin Fildişi Sahili’nde Fransız şirketleri su, elektrik, telefon, ulaşım, limanlar ve büyük bankalar gibi büyük hizmetlerin tümünü bunların sahibi olarak kontrol etmektedir. Ticaret, inşaat ve tarımda da aynı şey geçerlidir.

Fransız yeni sömürgecilik metotlarından biri olarak kullanılan “Batılılaşma”, “çağdaşlaşma” ve “modernleşme” adı altındaki akımlar, söz konusu toplumlarda sadece bir dejenerasyona yol açmıştır. Fransa ayrıca Müslümanların direnişini kırmak için, dinî düşünceyi şekillendirmek adına, kendi kontrolünde olacak İslami okullar kurdurmuştur. Afrika toplumlarını dejenere etmek için müstehcen yayınlar yapan pop müzik kanalları kurulmuş ve bu kanallar 7/24 yayın yapmaktadır. Yerel yönetimlerin eliyle içki kullanımı, moda adı altında Afrikalı kadınların tesettürden çıkarılması ve pop kültürü özendirilerek Müslüman toplum çökertilmeye çalışılmıştır. Neticede artık çok rahat bir şekilde “Castel” birasını içen ve domuz etli sandviçini yiyen, Kurban Bayramı’nı bar ve kulüplerde kutlayan ve bu durumu normal gören bir toplum ortaya çıkmıştır. Kurban Bayramı kutlamaları çerçevesinde, büyük stadyumlara getirilen pop sanatçıları konserler vermektedir. Yaşanan kültürel dejenerasyon, İslam ve Afrika kültüründeki yozlaşma, normal bir durum olarak görülüyor.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron sömürgeciliğin “ağır bir hata” olduğunu söyleyerek tarihte bir sayfayı kapatma çağrısında bulundu. Uzun yıllar Fransa’nın himayesi altında kalan Fildişi Sahili’ni ziyaret eden Macron burada yaptığı konuşmada, ülkesinin hegemon olarak algılandığını, ülkesinin sömürgeciliğin tuzaklarına düşmesinin bir hata olduğunu söyledi. Afrika’nın nüfusu açısından genç bir kıta olduğunu belirten Fransa Cumhurbaşkanı, “Ülkenizin üçte ikisi sömürgeciliğin ne olduğunu asla bilmedi” dedi. Macron Afrikalı genç nesli ülkesiyle yeni bir dostluk ilişkisi kurmaya davet etti.

Macron Afrikalıları kandırarak, yeni sömürgecilik modelinin çareleri tükendikten sonra kullandığı en son argümanını kullanıyor. Bu argüman ise yanlışı kabul ederek “yeni bir sayfa açma” çağrısıdır. Yeni sayfa açıldıktan sonra eskiler unutturularak sömürmeye devam edeceklerdir. Fransa tarafından köleleştirilen milyonlar, yağmalanan yeraltı kaynakları ve tarihi eserler ise artık konuşulmayacaktır.

Macron’un Afrikalı genç nesli ülkesiyle yeni bir “dostluk ilişkisi” kurmaya davet etmesinin altında yatan diğer bir niyet ise Afrika kıtasının gençlerini sömürmektir. Fransa asker kontenjanını Kamerunlu gençlerle takviye etmek için bir program başlattı. Bu program Kamerun halkının tepkisini topladı. Programın müracaat şartlarına göre bekâr, askeri bir doktor tarafından zinde raporu verilen, Fransızcaya hâkim kadın ve erkek Kamerunlu gençler, yapılacak seçmelerin ardından programa katılabilecek. Fransa Subay Eğitim Okulu’nun bu girişimi ülkede, “Fransa’nın kendisi için ölecek gençleri bile Afrika’dan seçtiği” şeklinde yorumlandı. Kamerunlular ülkenin kalkınmak için mühendislere ve iyi eğitimli teknisyenlere ihtiyacı olduğunu, Kamerun’un “gençleri Fransa’nın hizmetine vermekle” gelişmeyeceği gerçeğini haykırdılar. Kamerunlular “Fransa’da ölmek için yeterince genç Fransız yok mu? Macron, ordusunu beslemek için daha fazla çocuğa sahip olmalı. Afrika’nın çocukları, Afrikalılar, Fransızların kendi çocuklarını saklayıp Kamerunluları ölüme göndermeyi tercih ettiğini göremeyecek kadar aptal olmadığı sürece Afrika için çalışacaktır” diye sesleniyorlar.

Devamı >>>




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —