23. 09. 2018 Pazar
Enis Berberoğlu´na cezayı kestiler, sonra "Ya sen milletvekili seçildin. Hadi git, TBMM´de otur!" dediler. (Enis geçmiş olsun!)
Enis Berberoğlu´nun, MİT TIR´ları Davası´ndan aldığı ceza önce 25 yıldı. Hâkimlerin de endazesi yok! Bir başka mahkeme, "Ne bu böyle! Biraz ölçülü olmak lâzım, 19 yıl 2 ayı atıyorum." demiş, basmış 5 yıl 10 ayı.
MİT´in Suriye´ye taşıdığı maddeleri, sonra darbeye kalkışan örgüt, sırf hükûmeti dünya kamuoyunda suçlu göstermek için ortalığa saçıyor.
Daha önce yazdım: Devlet, Suriye´de, Türkiye´nin işine yarayacak gruplara silâh göndermelidir. Meselâ; bizden başka kapısı olmayan Türkmenler savaşıyorlarsa onları yalnız bırakabilir miyiz?
MİT TIR´ları çok tartışıldığında hiç yazmadım. "Devlet" haklıydı.
Yalnız, TIR´larda, "Yiyecek gönderiyoruz." denildiği hâlde, silah çıkmışsa bu haberdir. Kim olsa üzerine atlar. Bir "örgüt"ün bunu planladığı nasıl bilinebilir ki... "Örgüt" sonradan ortaya çıktı. Nitekim ilk yayınlayan bir gazete kovuşturulmamış ama sonra yayınlayan gazete yönetimine ve haberin fotoğraflarını verdiği iddia edilen Enis Berberoğlu´na dava açılmıştır. Muhalif partiden olunca tavır değişiyor.
İçeride o kadar gazeteci yatıyor. Bu gazeteciler darbeye kalkışan örgütle bağlantılı gösteriliyor. Bağlantı nasıl olabilir? Örgüt hiyerarşisi içinde yer almışsa, emir alıp emir vermişse, eylemlere katılmışsa mümkün. Onların gazetesinde yazdı, hükûmete muhalefet etti, dersen, olmaz; "adalet" zedelenir.
Yeni bir haber: Bir Avusturyalı gazeteci... Türkiye´de ODTÜ´de okumuş. Ülkemizde yaşıyor. Adı Max Zirngast. Habere göre; evinde Hikmet Kıvılcımlı´nın kitapları bulunmuş. Hâlbuki Kıvılcımlı´nın kitapları serbest satılıyor. Bir de "Toplumsal Özgürlük" diye bir dergi varmış; o dergide yazıyormuş. Bu dergi TKP/Kıvılcım örgütünün yayın organıymış. TKP (Türkiye Komünist Partisi.) Kıvılcımcılar, Aynü´l-Arab´ı PKK ile birlikte savunmuşlar. (Aynü´l-Arab, PKK ve bilumum bölücü yıkıcı örgütlerin "Kobani" diye kutsadıkları yer.) Bu Max, TKP/Kıvılcım´ın üyesi diye tutuklanmış. "Gazeteci" olarak, "papaz" olarak, birtakım yabancı vakıfların gönüllüsü olarak ülkemizde faaliyet gösterenlerin Türkiye aleyhine çalıştıkları bilinir. Dediğim gibi, sadece yazı yazıyor, konuşuyorsa, tutuklayıp başımızı ağrıtmayalım. "Zararlı faaliyetleri"inden dolayı sınır dışı edelim. Max, "Ben sosyalistim ve yazı yazıyorum sadece, terörle ilgim yok." diyor. Reis, bir kararnameyle meseleyi halleder.
Yeri geldi... Hikmet Kıvılcımlı (1902-1971), "Hazreti Muhammed" diye yazan ender komünistlerden. Üstelik Peygamberimizi "büyük devrimci" görür. Ama ardından Ho Şi Minh´i öne çıkarır.
Kıvılcımlı, "Hazreti Muhammed´in çığlığı şu idi: ´Mâ ene (Ben hiçbir şey değilim) illâ (meğer ki) beşerün misliküm (sizin gibi insan olayım)!´" diye yazar. ("Ho Amcanın Düşündürdükleri", Aydınlık Sosyalist Dergi, S. 1-15, Ocak 1970. Doğu Perinçek ve arkadaşlarının çıkardığı dergi. Perinçek, Hz. Muhmmed´i "devrimci" gördüğünü bir tarihte bana söylemişti.)
Hz. Peygamber´in sözü gibi yazılmış ama ayet-i kerimeden alınmalıdır: "Kul innemâ ene beşerun mislukum" (Fussilet, 6/6). ("De ki: "Ben de ancak sizin gibi bir insanım").
"Adalet"i bir türlü dengeleyemiyoruz. En iyisi, adalet terazisini tutan hanımın gözünü açalım da bir görsün, neyi yanlış tarttığını!