Açlık ve yoksulluk sınırı sürekli yükseliyor

Abdülkadir Özkan yazdı;

Açlık ve yoksulluk sınırı sürekli yükseliyor

Ülkemizde her yıl işçi, işveren ve hükümetin temsilcilerinin belirlediği bir asgari ücret var. Yani, çalışan bir kimsenin kazanması gereken en az ücret belirleniyor. Böylece, söz konusu rakamın altında insanların çalıştırılması engellenmeye çalışılıyor. Bu hususta kesin bir sonuç alındığını söylemek mümkün olmasa da uygulama devam ediyor. Ancak, özellikle devletin temsilcilerinin de oyları ile belirlenen asgari ücret altında gelire sahip çalışanlar ve aileler bulunduğu da bir gerçek. Böyle olunca ister istemez mademki, devletin de kabul ettiği asgari ücrete rağmen bunun altında ücrete insanlar çalıştırılıyor ve çalışmak zorunda kalıyorlar o zaman böyle bir ücretin belirlenip ilan edilmemesi gerekmez mi sorusu akla geliyor.

Bunun yanında okulunu bitirmiş, asgari ücretle bir iş bulmuş gençlerimizin gündemine ilk planda evlenmek geliyor. Ancak, asgari ücretle eğer evleneceği eşi de çalışmayacak olursa bırakın evlenme masraflarını karşılamayı evlerini döndürmeleri mümkün değil. Çünkü sadece ev kiraları ücretlerinin yüzde 30’unu götürüyor. Buna bir de yol, elektrik, su gaz giderleri eklendiğinde elde bir şey kalmıyor. Buna rağmen hayat devam ediyor. Devam ediyor ama hayata yoksul olarak atılıyor gençlerimiz. Böyle olunca da ülkemizde evlenme yaşı giderek yükseliyor. Çünkü ayakta durabilecek rakama ulaşmaları için gelirlerini belli bir seviyeye çıkarmaları gerekiyor. Evlilik yaşının giderek yükselmesi ister istemez beraberinde gençleri çocuk yapma hususunda da zorluyor. Öyle olunca da genç nüfus sayımızın yüksekliği ile övünürken giderek nüfusumuzun yaşlandığı resmi kurumlarca ilan ediliyor. Maksadım gençlerin evlilik yaşlarının yükselmesi ve genç nüfusumuzun azalarak yaşlı nüfusun artması ve bunun sonuçları üzerinde durmak değil. Ancak, her ay bazı kurumlarca yapılan araştırma sonuçlarına göre ülkemizde 4 kişilik bir ailenin açlık ve yoksulluk sınırı rakamlarının her ay yükseliyor oluşuna dikkat çekmek istiyorum.

Son olarak Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu’nun yaptığı araştırmaya göre dört kişilik bir ailenin, dengeli ve sağlıklı beslenebilmesi için tüketmesi gereken gıda miktarını esas alarak belirlediği açlık sınırı Mart ayı itibariyle yaklaşık 3 bin 400 liraya çıkmış. Yani, üç ay önce belirlenen asgari ücretin üzerinde bir gelire ihtiyaç var dengeli beslenebilmek için. Aynı araştırmaya göre gıda dışı ihtiyaçların karşılanması için gereken para 8 bin 179 liraya ulaşmış. Bu ise yoksulluk sınırı rakamının 11 bin 576 lira olduğunu gösteriyor. Konfederasyonun araştırmasında gıda maddelerinin her birinde bir aylık süre içinde ortaya çıkan artış rakamları da tek tek veriliyor. Sonuç olarak açlık ve yoksulluk sınırı rakamları toplumun büyük bir kesiminin açlık sınırının altında, bunun da ötesinde yoksulluk sınırının da atında gelire sahip olduğunu gösteriyor. Böyle olunca toplumun büyük bir kesiminin hayatını sürdürebilmek için büyük bir fedakârlık gösterdiğini söylemek yanlış olmaz.

Bu arada özellikle de her yıl belirlenen asgari ücret rakamının altında bir gelire sahip olan çalışanın kalmamasını sağlamak devletin görevi olmalıdır. Ya da bir yandan en az kazanılması gereken rakam diye bir asgari ücret belirleyip ilan ettikten sonra insanlar belirlenen bu ücretin altında gelirle evlerini geçindirmek, ayakta kalabilmek için mücadele vermek zorunda olmamaları gerekir. Eğer bu sağlanamıyorsa hiç olmazsa asgari ücret diye bir rakam ilan etmekten vazgeçmek doğru olmaz mı? Özellikle de her ay ilan edilen açlık ve yoksulluk sınırını belirleyen rakamlar eğer bu ülkeyi yönetenleri ilgilendirmiyorsa toplumu bu rakamların altında kalmaktan kurtaramıyorsa o zaman yapılan iş belki bir gerçeğin ifadesi olsa da ekonomik olarak ülkemizin içine yuvarlandığı derin kuyunun görülmesi gerekiyor.